Tiflis gezime Kars'da yaşayan sevgili kuzenim Berna Demirci ile başladık. Onun arabası ile Kars'dan Posof sınır kapısından geçerek Gürcistan'a girdik.Posof sınır kapısı yakın zamanda inşa edilmiş,düzgün bir sınır kapısı. Kapıda bizim gümrükçüler Gürcistan'a kesinlikle ilaç sokmayın, haftalarca tutuklu kalabilirsiniz uyarısı ile karşılandık.Bende riske atmamak için,3 günde tansiyon krizine girmemya diyerek,tansiyon ilaçlarımı görevlilere teslim ederek,ilk şaşkınlığımı yaşadım.
Bizim gümrükçülerin kesinlikle hatalı sollama yapmayın,kemer bağlamadan gitmeyin,ceza yazmak için bahane arıyorlar uyarıları dikkatimizi çekti.İlaçlarımı görevlilere teslim ettim ve 20 m ilerideki Gürcü polisinin kontrol noktasına gittik. Polis işlemleri yaparken bir taraftan da kamar kamar ceza falan diyor anlamak ne mümkün. Epey uğraştıktan sonra,ara bölgedeki o 20 metreyi kemersiz geldiğimiz için ceza keseceklerini anladım. daha ülkenize bile girmedik,ne cezası desekte hiç bir işe yaramadı. Bir saat kadar bekledikten sonra ,2 tane büyük boy kağıda rur alfabesi ile yazılmış bir sürü şeyler yazılmış kağıdı elimize tutuşturdular. 50 tl tutan cezayı hemen ödeyelim dedik ama olmaz çıkarken ödeyeceksiniz diye kabul etmediler. Daha kapıda canımızı sıkmayalım diyerek, Gürcistan topraklarına girişimizi yaptık.
Kars-Tiflis arası 320 km olarak görüldüğünden yaklaşık 4 saatte Tiflis'te oluruz diye düşünüyoruz ama ne mümkün. Yollar o kadar bozuk ve trafik o kadar yavaş ilerliyor ki, yaklaşık 8 saatte Tiflis'te olabildik.Yollarda o kadar geri kalmış kasabalar köyler görerek ilerledik ki, bizim doğu kasabalarından farkı yok.
Tiflis çok rahatlıkla yaya olarak gezilebilecek bir şehir.Gezerken de aynı zamanda size keyif veren bir dokuya sahip.Bir yandan o eski havasını korurken, diğer yandan da yeni yüzyıla ayak uydurma konusunda kendisini göstermeye başlamış.Tiflis'te ya çok fakir ya da çok zengin bir kesim var.Ortası yok gibi.Şehrin ön tarafları güzel mimari evlere, çağdaş binalara, turistik yerlere sahip olmaya çalışırken hemen bir kaç arka sokağı ise eskide kalmak istiyor gibi.Sovyetlerin izlerini hala taşıyor bu şehir.Bu etkiyi insanlarda görmek de mümkün.
Şehrin içinden geçen Kura Nehri üzerinde üç adet köprü göreceksiniz.İkisi eski taş köprü, tam ortasında ise 2010 yılında yapılmış olan, barışı simgeleyen The Bridge of Peace yani diğer adıyla Barış Köprüsü bulunuyor.
Hemen Barış Köprüsü bitiminde yeni açılan kafeleri ve barlar sokağını göreceksiniz.Burada çok şirin kafeler var. Kafeler çok lüks sayılabilecek tarzda dekore edilmiş, özellikle akşamları şehrin kalbi burada atıyor.Bizde Berna ile bu kafelerde gündüz dinlendik,akşam demlendik...
Sokaklarda yürürken böyle ilginç,güzel duvarlar da dikkatimizi çekiyor..
Mc Donald's her yerde olduğu gibi burada da çok güzel bir yapıyı ele geçirmiş. Zaten Gürcistan'ın genel olarak batının hızla egemenliğine girdiğini çok şeyden anlayabiliyorsunuz. Bu günkü fakirlikleri öyle görünüyor ki hızla düzelecek ve kısa zamanda Türkiye'yi de sollayacak.
Tiflis'te ihtişamlı eski Rus yapılarından bolca görmek mümkün. Yukarıda ki Özgürlük meydanına Rustavalli caddesi bizim istiklal caddesi gibi, temiz ve kaliteli mağazalarla dolu.
Sanata düşkün Rus kültürünün izlerini sokaklarda bile görmek mümkün.
Yukarıda ki Fotoğraflarda var olan, şehrin Yukarıdan görülebildiği bir tepe var. Tv vericisini olduğu bu tepeye teleferikle çıkılıyor. Yolu düşenler buraya mutlaka çıkmalılar. Şehrin manzarası,özellikle akşam olduktan sonra çok güzel görülüyor. Buradan yürüyerek inerken,dilek ağacı burada da önümüze çıktı. Burada farklı şeylerde takmışlar :)
Tiflis'te damak tadımıza uygun,lezzetli yemekler yeme şansımızda oldu.Tabii ki ünlü Gürcü şarapları başta geliyor. Şarap sevmeyen kuzenim,tadına bakarım dedi ve sadece tadına baktı zaten. Bir sürahi şarabı ben keyifle içtim. Gürcü mantısı sayılabilecek Hinkal'ın içerisine neli isterseniz onunla pişiriyorlar. Görünüşü çiğ gibi dursa da aslında çok iyi pişmiş ve çok lezzetli.Soğuk çay yada başka kahve istediğinizde yanında böyle şeker olarak şerbet getiriyorlar.
Tiflis'te son günümüzde şehrin bit pazarına gittik. Bu pazar Rustavelli Caddesi'ni kesen sokakların birinden Kura Nehri tarafında. Gürcüler, evlerindeki antika ve Rus döneminden kalma eşyalarını bu pazarda satıyorlar. Ayrıca bu pazarda çok güzel yağlı boya tablolar satılıyor. Bit pazarını, turistlerin ilgisi popüler hale getirmiş. Görülmeye değer bir pazar.Bizde ufak tefek hediyelikler alarak, Türkiye'ye doğru yola koyulduk..