" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

18- ASTANA / KAZAKİSTAN

 

Sonunda en büyük hedeflerimizden birisi olan Astana'ya 6 mayıs günü gelmiş bulunuyoruz. Kazakistan çok büyük bir coğrafya, yollar git git bitmiyor desek de bitiyor işte.. ilk izlenimimi söylemem gerekirse, burası çok yeni, neredeyse sıfırdan inşa edilmiş bir başkent olduğu için, çok geniş bir alana yayılmış yüksek binalar şehri. O yüzden burasını yürüyerek gezmek biraz zor olacak. Ama zaten bina gezmekten pek keyif almadığım için, köşe bucak gezeceğimi de sanmıyorum. İlk izlenim olarak bir kaç fotoğraf ve asıl neden başkent Alma ata idiydi de burası başkent yapıldı? isim değişikliği neydi? Biraz genel kültür bilgileri paylaşayım. Sonrasına sonra bakarız ..
1998 yılıydı… Kazakistan Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olan Nur Sultan Nazarbayev, ülkenin başkentini 70 yıldır başkent olan Almatı’dan Astana’ya taşımıştı. Peki, neden? Nazarbayev, başkenti Astana’ya taşıyıp burada bir şehir inşa ederek neyi amaçlıyordu?
Bu sebeplerden biri ülkenin başkentini daha merkezi bir yere taşımaktı. Eski başkent olan Almatı, ülkenin doğusunda bulunuyordu ve Kırgızistan sınırına yalnızca 20 kilometre uzaklıktaydı. Astana ise doğu ve batıya nispeten eşit uzaklıktaydı. Yalnızca kuzeye biraz daha yakındı. Rus sınırına olan uzaklığı 280 kilometreydi.
Eski Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti döneminde yıllarca süren yokluk, savaş ve kızgınlık yüzünden bölgede Kazak nüfusu azınlık haline gelmişti. 1959 yılında Kazaklar nüfusun sadece %30’unu oluştururken Ruslar %43’ünü oluşturuyordu. Ve Rus çoğunluk daha çok ülkenin Rus sınırına yakın olan kuzey kesiminde varlık gösteriyordu. Sonraları Kazaklar ve Ruslar arasındaki nüfus uçurumu azalsa da yine de ülke sınırları içerisinde özellikle kuzey bölgesinde çok fazla Rus vardı. Nazarbayev, ilerleyen zamanlarda bu kesimde ayrılıkçı hareketler görülebileceğini düşünüyordu. Aynı bugün Ukrayna’daki Luhansk ve Donetsk’te olduğu gibi. İşte bu yüzden Kazak nüfusu bir şekilde kuzeye kaydırarak Rusların buralarda ayrılıkçı hareketlerde bulunmasına mani olmak istiyordu.
Başkentin taşınmasının bir diğer amacı da ülke nüfusunun tek bir merkezde toplanmasını engellemekti. Aynı Türkiye’deki İstanbul ve Ankara, ABD’deki Washington ve New York, Almanya’daki Berlin ve Hamburg, İspanya’daki Madrid ve Barselona, Rusya’daki Moskova ve St. Petersburg gibi. Bugün Almatı’nın 2 milyon Astana’nın ise 1 milyon nüfusu var. Yani Kazakistan’ın başkenti en kalabalık şehri değil. Bu aynı zamanda yeni tarım ve sanayi alanı oluşturacak ve ülke ekonomisi tek bir şehirde toplanmayacaktı.

2019 yılında 28 yıl devlet başkanlığı yapan Nur Sultan Nazarbayev’in görevden çekilmesini takiben kendisinin onuruna şehrin adı Nur-Sultan olarak değiştirildi. Eylül 2022 tarihinde Kazakistan’ın mevcut cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, başkentin adının tekrar Astana olarak değiştirilmesini onayladı.













Astana'nın simgesi sayılan Bayterek kulesi ve çevresini gezdik. İnsana "ah para sen nelere kadirsin" dedirten bir şehir burası. Şunun şurasında geçmişi 30 yılı bulmayan, çölün ortasında bir kasabadan resmen vaha yaratılmış bir yer Astana.
Metal bölümünün 97 metre olduğu kule, en üstte yer alan gözlemeviyle 105 metreyi buluyor. 97 metrenin anlamı 1997 yılında başkentin Astana'ya taşınmasını ifade ediyormuş.
"Hayat ağacı" anlamına gelen Bayterek Kulesinin yapım fikrinin, burada her şeyin ona atfedildiği gibi, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nur Sultan Nazarbayev'e ait olduğunu söyleniyor.
Kulenin üstünde top şeklindeki gözlemevinin ağırlığı 300 ton. Yumurta şeklinde yapılan bu top hayatın başlangıcını simgeliyormuş. Kulede, Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in sağ elinin şekli yer alıyor. Ziyaretçiler, sembolik olarak Cumhurbaşkanı'na selam verebiliyor, kısmını videolarda gösterdim.
Astana'ya "küçük Dubai' yakıştırması yapıyorlarmış. Dubai'yi görmedim ama şehir dediğin Almaty gibi olacak. Parkları, ormanları, yeşil alanları olacak. Beton yığınları bana hiç iç açıcı gelmiyor. Yaşlanıyorum galiba ...









Astana gerçekten sıcakmış. Daha 2 hafta önce buralarda kar fırtına varmış ve insanın inanası gelmiyor. İklim geçişleri böyleymiş buralarda. Ara mevsimler yok, direk yazdan kışa, kıştan yaza geçiş.
Karavanı park ettiğimiz yerin yakınında yürüyüş yaparken gördüğümüz, sevgilisini güneşten korumak için kendisini ve tişörtünü siper eden delikanlıya alkışşş. Umarım bu centilmenlik imzayı atana kadar değildir ))

Türk Büyükelçiliğine Yakınındaki Atatürk parkını dolaştık . Akşama da Hazret Sultan camisini ziyaret ettik.


Buranın en ünlü alış veriş ve eğlence merkezi han çadır olarak bilinen Khan Shatyr. Devasa bir çadırdan yapılmış. yapanlar ve işletenler bizim Türkler. Astana halkını Kuzey Kazakistan'ın sert kış ikliminden kurtarmak için özel olarak inşa edilmiş, 150 m yüksekliğinde ve 140.000 m²'lik devasa şeffaf bir çadır . Khan Shatyr, aynı zamanda Astana'nın mimari harikalarından biri olan piramit şeklindeki Barış ve Uzlaşma Sarayı'ndan da sorumlu olan İngiliz mimar Norman Foster tarafından tasarlanmış.

Khan Shatyr'in devasa yapısının içinde park, kayıkla gezilen nehir, mini golf sahası, alışveriş merkezi ve hatta bir kapalı plaj tesisi gibi bir dizi eğlence seçeneği bulunmakta. Aşırı dış hava sıcaklığından bağımsız olarak, iç sıcaklık 15 ila 30°C arasında değişen, yıl boyunca orta düzeydedir ve bu, içeri sızan güneş ışığının yanı sıra hava ısıtma ve soğutma sistemlerinin kullanılmasıyla elde edilir.

Khan Shatyr, 2010 yılında Nazarbayev'in 70. doğum gününde açılmış. Yine de Avm gezmek bize göre olmadığı için yarım saat dolaşmadan çıktık. Bildiğiniz lüks bir Avm nin görüntüsünü çadır şeklinde yapmışlar. Tek farklı tarafı bu. Bize pek enteresan gelmedi.






Bugün 9 Mayıs.. Buralar için özel bir gün.
1939 yılında başlayan İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanya'sının mutlak teslimiyet anlaşması Berlin yakınlarında 8 Mayıs 1945'te imzalandı. Almanya güçleri yerel saatle 23.01'de tüm operasyonları durdurdu. Rusya'da saat gece yarısını geçtiğinden dolayı İkinci Dünya Savaşı'nın bitişini 9 Mayıs'ta kutlanıyor. Savaşın bitişinden çok Sovyetler Birliği'nin İkinci Dünya Savaşı'ndaki zaferini, özellikle de Nazi Almanya'sı karşısındaki başarısını kutluyorlar.
Aslında 9 Mayıs tarihi savaşın bitiminden hemen sonra "Zafer Günü" ilan edilmemişti. Savaş sona erdikten yaklaşık 20 yıl sonrasına kadar 9 Mayıs Sovyetler Birliği'nde ulusal bayram değildi. 1963'te dönemin SSCB lideri Leonid Brejnev'in başkanlığı sırasında güne atfedilen önem arttı. 9 Mayıs'ta tüm ülkede kutlamalar ve Kızıl Meydan'da askeri tören yapılmaya başlandı. 9 Mayıs resmi tatil ilan edildi.
Rusya'nın Nazizm'i yenilgiye uğratma konusunda oynadığı "kilit role" ilişkin resmi söylem 2020'de yapılan bir dizi değişiklikle anayasaya da geçirildi. Muhafazakar değerler ve milliyetçiliğe vurgu yapan bu değişikliklerle Rusyalı yurttaşların zafer konusundaki tarihi resmi söylemi sorgulaması yasaklandı.
Bu kutlamaların asıl merkezi Rusya olsa da buralarda da resmi tatil ve kutlamalar yapılıyor. Biz de bugün Astana'daki Anavatan Savunucuları anıtı önündeki anmaları izledik. Oranın havası için çektiğim fotoğraflardan bazıları..



O kadar kötü yollardan gelince Astana'da karavanları kontrol ettirelim dedik. Bu arada sanki bugünü beklermiş gibi dün dikkatimi çekti. Benim karavan sağ yan tarafa eğik duruyor. Yoldandır, parkın eğimindendir filan dedim ama yok, karavan arkadan bakınca resmen sağa yatık duruyor.
Astana'da tanıştığımız Türklere bize tamirci tavsiye edin dedik. Hepsi de tamam, araştırıp dönelim dediler ama sağ olsunlar hiç birisinden ses çıkmadı. Biz de mecburen yol üstünde rastgele bir tamirciye girdik. Karavanın altına yatıp baktım ki... ohooo, benim makas kırılmış. Al başına iş.. Ustalar geldi, sökeriz ama yenisini bulamayız ki diyorlar. Azeri bir ustayı gazlayıp, söktürdüm. Yenisini oraya buraya soruyorlar, yok. Sipariş verip Alma Ata'dan getirtiriz, 2-3 günde gelir diyor. Sen bu parçaya kaynak yap, üstüne kısa parçada kaynat, Türkiye'ye kadar gider diyorum. Buralarda öyle kaynakçı yok ki diyor. Yaw diyorum bizim memlekette adamı bile kaynatırlar, ne demek kaynakçı yok..
Olurdu olmazdı derken dediğimizi yapmayı kabul etti. Tam işleme başlayacakken bir yerden haber geldi. Yeni makas bulmuşlar. Fiyatı 150 dolar. Yapacak bir şey yok. 550 dolar deseler yine de almak zorundayım. Makas geldi ve montaj ettiler. İşçilik 30 000 Tenge, yani 1400 tl gibi bir şey.
Bugün 440 km kadar yol alıp, Pavlodar'a gidecektik. Yorgunluk ve akşama kalma durumundan dolayı 100 km kadar gelip, Turgay diye bir köy gibi yerde kalmaya karar verdik. Devamı devam yazısında artık..
Son not. Öyle oturduğunuz yerden Asya gezmenin bir bedeli olmalı. Bu beklenmedik masraflar için herkesin elini cebine atacağı bir sandık hesabı mı açsam acaba??