" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

10- TAŞKENT - KOKAND / ÖZBEKİSTAN

Semerkant -  Taşkent arası 300 km.nin üzerinde ve buralardaki yolların kötülüğünü düşününce epey yorucu oluyor. O yüzden Gülistan'da bir gece konaklamalı mola verdik. Gülistan oldukça eski ve bir o kadar kirli bir şehir. Karavanı park ettiğimiz çay parkın yanındaki kafenin sahibi Türkiye'den geldiğimizi öğrenince çok şaşırdı. Bursa'da bir arkadaşı varmış, yanımdan onu aradı, beni de görüştürdü. Bursa'daki genç arkadaşı "topraaam nasılsın?" diye sordu, "iyiyim topraaam" dedim )).. Etrafı biraz gezindik ama açıkçası içimize sinmeyip, pek görmeye değer yerde olmayınca akşamı dinlenerek geçirip, sabah Taşkent yoluna devam ettik.



Taşkent'e öğleden sonra geldik. Güneşli sıcak bir hava var. Lay lay lom yürüyüşe çıktık. Yarım saat yürüdük yürümedik, Türk dondurmacısına denk geldik. Tam dondurmaları yerken bir yağmur, dolu başladı ki çok fena.. 1 saattir bir tentenin altına sıkışıp bekledik. Taşkent havası böyle ise işimiz var!.





Eski Sovyetler Birliği’ndeki şehirler arasında Moskova, Leningrad ve Kiev’den sonra nüfus bakımından dördüncü sırada yer alan Taşkent, şaşırtıcı derecede modern bir şehirmiş. İki milyonu aşkın bir nüfusa sahip ama geniş yolları, bir yerde 5 gidiş 5 geliş saydık, sayesinde trafik karmaşası çok fazla yok. Ama korna çalmayı çok seviyorlar. En ufak bir durumda korna sesleri ortalığı inletiyor. Yani daha yemeleri gereken çok fazla fırın ekmeği var.











Şehrin her tarafında geniş, bol ağaçlı parklar var. Herhalde her üç kişiden birisi ya Türkiye'de gidip gelmiş yada anlaşılır şekilde Türkçe konuşuyor. Biz gezmekten yorulduk ama şehir o kadar büyük ki gezmeyle bitecek gibi değil.




Taşkent'in geniş bulvarları yanında yol kenarlarında büyük, uzun ağaçları ile çok güzel bir şehir havası var. Çok fazla ve büyük büyük parklar var. Burada gezilecek tarihi yapılar, hanlar, medreseler yanında şehrin merkezi, hele ki akşam ışıklandırılmış hali bizi hayrete düşürdü. Açıkçası bu kadar güzel bir şehir beklemiyorduk. Her yer inanılamaz temiz ve bir o kadar da güzel. 
Doğa müzesi gerçekten güzel eserlere ev sahipliği yapıyor. Dinozorlardan başlayarak günümüze kadar biriken çok sayıda eser var. Burada öğrendiğimiz bir bilgi.. Yezidiler ölen kişileri kuşların yada etçil hayvanların yiyebileceği alanlara atıyorlarmış. Etleri yendikten sonra kemiklerini küçük sandıklara koyup saklıyorlarmış. Suya kesinlikle ceset atılmıyormuş.


Taşkent akşamından çektiğim bu fotoğraf buranın ne kadar güzel olduğunu anlatmaya yeter sanıyorum)).. 

Taşkent'te 3 gün boyunca sanırım gezip görülebilecek her yeri gördük. Artık yola çıkalım. Daha çok görülecek yer ve yolumuz var..

5 Nisan sabahı Taşkent'ten ayrılıp ünlü Fergana vadisine doğru yol aldık. Yaklaşık 200 km. lik yolu 5 saatte ancak aldık. Yol düzgündü ancak bir ara 2300 m rakımı aşan dağlara tırmanıp indik. Bugün Fergana vadisindeki ilk durağımız Kokand şehrindeyiz.
Fergana bölgesi haritada görüldüğü üzere bölge ülkelerinin ortak sınır bölgesi. Bereketli, bol sulu geniş bir vadi olduğu için gözlerin de üzerinde olduğu bir bölge.
1944 yılında Sovyetler Birliği tarafından tehdit olarak algılanan Ahıska Türkleri öz vatanları olan Gürcistan'ın Mesheti bölgesinden Stalin'in emriyle çıkarılmış ve başta Özbekistan üzere Kazakistan, Azerbaycan ve Kırgızistan gibi ülkelere göç ettirilmişlerdir. Zorunlu göç sonrası çoğunluğu Özbekistan'ın Fergana Vadisi bölgesinde yaşayan Ahıska Türkleri burada 1-5 Haziran 1989 tarihleri arasında yaşanan olaylar sonrasında ikinci bir darbe yemiş ve sürgün edildikleri topraklardan da çevre ülkelere gitmek zorunda kalmışlardır. Olayların çıkış nedeni günümüzde hâlen tartışılmaktadır. Ancak kimliği belirlenemeyen kişiler ve gruplar tarafından Ahıska Türkleri hakkında başlatılan karalama kampanyasının, bölgenin yerli halkını ve özellikle de gençlerini oldukça etkilediği bilinmektedir. Ayrıca Türklerin Özbeklere eziyet ettikleri, Özbeklerle alay ettikleri, Özbek kadınlara tecavüz ettikleri dedikodularının bilinçli bir şekilde yayılması da Ahıska Türkleri'ni hedef haline getirmiştir. Dedikoduları yayan grupların kimliği bugün hâlâ belirlenememiştir. Dönemin sovyet istihbarat örgütü KGB 'nin olayların çıkışında etkili olduğu ileri sürülen iddialar arasındadır.
Çıkan olaylar sonucunda yaklaşık 100.000 Ahıska Türkü Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya ve Ukrayna'ya göç etmek zorunda kalmıştır. Fergana Olayları sonrası Ahıska Türklerinin en fazla göç ettiği ülke Azerbaycan olmuştur. Göçler sonucunda bugün Azerbaycan'da 135.000, Kazakistan'da 105.000, Kırgızistan'da 35.000, Rusya'da 65.000 (çoğunlukla Krasnodar, Stavropol ve Rostov bölgeleri), Ukrayna'da ise 6000 kadar Ahıska Türkü bulunduğu tahmin edilmektedir.







Bu acılı coğrafyada bugün, artık aynı mimari desenler, aynı medrese yapılarını görmekten gına gelse de, Kokand Hanlığı Sarayını gezdik. Kapılar ve tavan işlemeleri çok güzeldi.




Lagman dedikleri el yapımı makarnayı burada yemek kısmet oldu. makarna benim tabirim yoksa onlar sadece lagman diyorlar. yapıldığı ortamı görünce insanın biraz midesi bulanıyor ama lezzeti fena değildi. Taze yapılmış makarna tadında olarak tarif edebilirim.


Özbekistan'daki mezarlıklar dikkatimizi çekince gidip yakından baktık. Mezarlar kapısı olan oda şeklinde yapılmış. Oradaki görevlinin söylediğine göre eşler aynı mezara, kapısı açılıp uzunlamasına yatırılıyormuş. Erkeğin birden çok eşi varsa, diğer eşler için de yan tarafa ilave mezar odası yapılıyormuş.


Taşkent'in 230 km doğusundaki ünlü Fergana vadisi içerisinde bulunan Kokand'da 40,5387132 70,9359372 koordinatlarında konakladıktan sonra ertesi gün Hudoyar-Han'ın sarayını görmeye gittik. Burası "Kokand'ın İncisi" olarak adlandırılan son Kokand Hanı'nın ikametgahıdır. 1871 yılında inşa edilen bu kompleks, ihtişamıyla dikkat çekiyor. Saray, merkezde yükselen bir kapısı ve 4 minaresi ile Orta Asya’nın geleneksel mimarisi motiflerinde tasarlanmıştır. Palace of Khudoyar Khan Kalenin tamamı yaklaşık 4 hektarlık bir alanı kaplar ve topraklarında 7 kadar küçük saray bulunur. Orta kapıdaki Arapça yazıtta "Büyük Seyid Muhammed Hudoyar Han" yazıyor. Bu mimari mucize, yaklaşık on altı bin işçi tarafından inşa edilmiş. Bu yerin güzelliği ve zenginliği sadece Doğu efsanelerindeki hanların kaleleriyle karşılaştırılabilir deniyor.
Artık Fergana'nın kalbine gidebiliriz...