" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

23- ULANBATUR / MOĞOLİSTAN

 

Karakurum'dan 5 saatlik bir yolculuktan sonra 23 mayıs günü artık Moğolistan'ın başkenti Ulanbatur'dayız. Moğolcada “Kızıl Bahadır” anlamına gelen Ulan Batur, Moğolistan’ın tek sanayi şehri. Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan Çin ve Rus demiryollarının güzergâhı üzerinde bulunmasının etkisi ile diğer şehirlerine göre oldukça gelişmiş. Ayrıca Ulan Batur dünyanın en soğuk başkenti unvanına sahip. 1,3 milyonu geçen nüfusu ile Ulanbatur, 3 milyon Moğolistan nüfusunun yarıya yakınına ev sahipliği yapıyor. Şöyle düşünün, devasa bir coğrafya, biz Rusya'dan Ulanbatur'a 1800 km yol yaparak geldik ki, burası beredeyse ülkenin ortası ve ülke nüfusunun yarısına yakını bu şehirde yaşıyor.
Açıkçası bu kadar kalabalık bir şehir bizi gerçekten şaşırttı. İnanılmaz bir trafik yoğunluğu var. Yollar 3-4 şerit olmasına rağmen trafik kilitlenmiş gibi duruyor. Karavanları park ettiğimiz Budist tapınağının parkından bizi kovmadıkları sürece kıpırdatmaya niyetimiz yok.
Burası şimdiye kadar gezdiğimiz başkentler arasında en kalabalık olması yanında en gelişmemiş olanı. Yeni yeni modern yapılar yapılmış olsa da şehir genel olarak eski binalar, kirli sokaklar ile dolu. Bu kadar kalabalık olunca normal artık herhalde.






Karavanları Gandantegchinlen Budist manastırının otoparkına yerleştirip, orada geceledik. Sabah erken baktık sağımız solumuz araba dolmuş, herkes koşa koşa manastıra geliyor. Manastırdan gelen ilahi gibi ses de zaten orada bir atraksiyon olduğunu gösteriyor. Kalktık biz de gittik. Biz saat 8 gibi gittik, oradan ayrılırken saat 10.30 olmuştu ve ibadetleri devam ediyordu. İnsanların işi gücü yok mu? Bilemedim.
Kocaman manastırın içi hınca hınç dolu. Oturacak yer bulamayıp ayakta duranlarda var. Baştan söyleyeyim ben bu din işlerinden pek anlamam. O yüzden gördüklerimden yola çıkarak yapacağım kıyaslama beni bağlar
İbadet ritüellerine bakınca Budizm ile İslam arasındaki benzerlik gerçekten çok şaşırttı. Namaz kılar gibi eylemleri yapıyorlar. Bazıları çektiğim videoda görüldüğü gibi işi biraz abartıyor bile. Tespih çekiyorlar. Dua ederken ellerini biraz farklı olsa da bağlayıp açıyorlar. Yanımdaki adam o bağlama şeklini bana öğretmeye çalıştı ama sanırım pek başarılı olamadım. Kürsüdeki din adamı sürekli bir şeyler okuyor. İnsanlar arada amin der gibi sesler çıkartıp, ellerini yalvarır gibi yapıyorlar. Din adamları kolları açıkta olacak şekilde uzun parça şallar giyiyorlar. Müslümanların haçta giydikleri kıyafetleri anımsatıyor. Budizm'in İslam'dan çok daha eski bir din olduğunu söylememe gerek yok herhalde.
Gelelim artı iyi taraflarına. Poşet içerisinde sıcak pilav dağıtıldı. Yanında bardak, kupa vs getirenlere büyük çaydanlıklardan beyaz süt yada çorba gibi bir şey dağıtıldı. Yetmedi para dağıtıldı. Payıma önce 5000, ikinci turda 10 000 Moğolistan tuğriği düştü.15 000 tugrik yaklaşık 75 lira yapıyor. Ömrümde ilk defa para istenmeyip, tam tersine para dağıtılan bir ibadet yeri görmüş oldum. Budizm iyiymiş, ben bu işi biraz düşüneyim ))..





Sonrası Ulusal müze ve Cengiz han müzesini gezdik. Burada müzede fotoğraf çekmek için neredeyse müze giriş ücretinin iki katı kadar daha ücret ödemek gerekiyor. O yüzden müze fotoğrafları yok. Cengiz Han müzesi 9 katlı devasa bir müze. Müzede her hatta Moğolistan'ın ne kadar büyüdüğünün videosu dönüp duruyor. Dedim herkes büyüdüğünü anlatıyor, sonrasını anlatan yok.






Yerel müzik ve dans gösterileri yapılan bir yere gittik. Gırtlak sesi ile şarkı söylenmesi ilginçti. Müzik eşliğinde akrobasi gösterisi yapan kızlar da gerçekten güzeldi.







Dağlar tepeler, çöller nehirler aşarak Türkiye'den 12 000 km yolun sonunda geldiğimiz Ulanbatur'da Türk Büyükelçiliğine mesaj yazdım. Dedim Türkiye'den Karavan ile geldik ve uygun olursanız sizleri ziyaret etmek istiyoruz. Kısa sürede geri aradılar ve Türkiye Büyükelçiliğimizi ziyaret ettik. Büyükelçi Sn. Zafer Ateş bey sağ olsunlar, bize uzun vakit ayırarak Moğolistan hakkında ve Türkiye - Moğolistan ilişkileri hakkında değerli bilgiler verdi. Moğolistan'da ilk defa bizim gibi karavan ile gelenleri duymanın, görmenin şaşkınlığını yaşadılar. Bizler de bu yolu açmış olmanın başka karavancılara cesaret vereceğini anlatmaya çalıştık.
Ulanbatur bize çok uzak olsa da arada bir Türk izlerini görmek mümkün. Hele ki bir okulun adında Atatürk adını görmek çok hoştu . daha ne olsun..





Günlerden 26 Mayıs oldu ve bugün Asya yolculuğumuzun en uç noktasındayız. Bugün Asya'daki en önemli Türk izlerinden Orhun Anıtlarını ziyaret ettik. Vezir Tonyukuk, Kültekin ve Bilge Kaan Karakum'daki yazıtlarında kendisine yer verilmediği için oradan 350 km uzaklıkta, doğduğu bu yere kendisine yazıt yaptırmış. Kaanlarının başarılarının kendisine ait olduğunun yazmış. Daha fazlası için tarih kitaplarına başvurunuz please )).. Bölge hakkındaki bilgileri kısa videolarda görebilirsiniz.











Vezir Tonyukuk abidesini gördükten sonra oraya çok yakın olan ünlü Cengiz Han atlı heykelini görmeye gittik. 1162 yılında dünyaya gelen Cengizhan, doğum adı olarak “Temuçin” (anlamı demirci demektir) ismiyle ve Moğolca ismi olan “Tengiz” (anlamı deniz demektir) ismiyle de anılmaktadır. Moğol asıllı kabileleri kendi buyruğu altına alıp birleştirdikten sonra Moğol imparatorluğunu kuran isim olmuştur.
Dünya tarihinde, tüm dünyaca acımasız bir lider olarak gösterilen Cengizhan, Moğolistan’da aksine bugün dahi çok sevilen bir hükümdar olarak anılmaktadır. Moğolistan’ın babası olarak Cengizhan gösterilmektedir. Kendisi bir kağan olmadan önce Orta Asya’daki ve Doğu Asya’daki göçebe topluluklarla savaşarak onları kendi aralarına katmış ardından kendi içlerinde birleştirerek sosyal olarak Moğol kimliğine bürünmelerini sağlamıştır. Cengizhan, askeri olarak yetkisi olmaya başladığı süreçten itibaren hiç durmadan savaş ve fetih çalışmalarına devam etmiş ve Moğol devleti sınırlarını çok fazla genişletmiştir.
Bu imparatorluğu günümüzdeki uluslar açısından değerlendirirsek o zamanlar Moğol İmparatorluğu Moğolistan, Çin, Rusya, Kore, Ukrayna, Ermenistan, İran, Azerbaycan, Irak, Gürcistan, Kazakistan, Türkiye, Özbekistan, Polonya, Kırgızistan, Pakistan, Tacikistan, Macaristan, Afganistan, Kuveyt, Türkmenistan ve Moldova’nın hepsini kapsayacak çok geniş bir alandır. Bunun dışında Kuzey Çin’de yer alan Jin Hanedanlığı’nı ve Batı Xia Hanedanlığı’nı, İran’daki Harzemşahlar Devleti’ni ve Orta Asya’daki Kara Hıtay devletini de ele geçiren Cengizhan, sınırları genişletmekte ve hükmetmekte ne kadar başarılı olduğunu yaptığı bu fetihlerle çok daha net göstermiştir.
Bu tarihi özetten sonra bugünümüze gelirsek. Bugün Ulanbatur yakınlarında yapılan ve insan eliyle yapılan 100 harika eser arasında sayılan atlı Cengiz han heykelini de gezdik. Tamamen paslanmaz çelikten yapılan heykelin üzerine asansör ile çıkarak manzarayı izledik Rivayete göre Cengiz Han'ın bir savaş sonrasında altın kırbaç bulduğu tepeye yapılan heykel, 40 m yüksekliğindeymiş. Alt katında müzesi, giriş katında alışveriş yerleri ve cafesi bile var.


Ulanbatur'da birileri dedi ki, buralar hep çöl değil, yakında Treje diye bir yer var. Orada ağaçlar, nehirler var, orayı mutlaka görmelisiniz. Cengiz Han heykelinden sonra oraya gidelim dedik. Manzaralar fotoğraftakiler gibi. Yolu çok kötüydü, bence değmezmiş. Yeni yapılan otel, tatil köyü gibi yerlerin çokluğu dikkat çekici. Sanırım gelecekte bölgenin turizm merkezi olmaya aday bir bölge.

Bir insan araba ile 2 km yolu kaç dakikada alır. Siz düşünürken ben yaşadığımızı yazayım. Bugün 2 km yolu tam 90 dakika yani, 1.5 saatte aldık. Ulanbatur bu kadar iğrenç trafikli bir yer . İstanbul trafiği buranın yanında otoyol sayılır.


Moğolistan para birimi Tugrik. 27 Mayıs artık Moğolistan'da son günümüz. sabah Ulanbatur'dan yola çıktık, Rusya sınırına 25 km kala Sühbatur şehrinde kalacağız. Rusya'ya girince 30 gün içinde çıkış yapmak gerektiği için bir gün de bir gündür hesabı yapıp, Ulanbatur'dan 360 km yol geldik madem, burada dinlenelim dedik.
Paralar neden öyle ortalıkta duruyor?. 100 dolar verip 345 000 alınca para böyle bol oluyor. Yakında bizim memlekette de olacak gibi ya, neyse. Yollarda arada bir deli Dumrul hesabı, bazen 1000, bazen 2000 tuğrik alıyorlar. Karavanı hangi sınıfa sokacaklarını karıştırıyorlar. Bazen fiş veriyorlar, bazen vermiyorlar. Artık son gün, elimizdeki paraları bitirmek de istiyoruz. Sonra elimde kalan Moğol parasını ne yapayım. Bugün yolda para isteyen görevliye bozukları vermek için saymaya başladım. Bozuklar da 50'lik 100'lük filan. Burada metal para yok. Adam nasıl bağırıyor, bozukları verme bütün ver diye.. Memleketin parası pul olmaya görsün, çok fena!..

yine, yeniden Rusya'da görüşmek üzere...