" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

13- BİŞKEK / KIRGIZİSTAN

 

Toktogul'dan yola çıkarken niyetimiz bir gece Susamry vadisinde konaklamaktı. Bugün tam vahşi doğada yolculuk yaptık. Önce karlı dağların oluşturduğu vadilerde buz gibi sulara baktık. Sonrasında asıl yolculuk başladı. Çık çık bitmeyen dağların zirvesi 3200 m. Sonra 1500m rakımlı bir vadiye indik. İndiğimiz vadi Susamry vadisiydi ancak konaklamayı düşündüğümüz yerde hiç insan yoktu. Hava buz gibi soğuk, her yer kar olunca mecburen yola devam ettik. Susamry vadisi yayla ve göçebe hayatını merak edenlerin görmesi gereken bir yer. Kış sezonun hariç kullanılan oteller ve otağlar var. Buraya Kırgızistan'ın Alpleri deniyormuş.



Sonrası çok fena oldu. Yarım saatte yine 3300 m rakıma çıkıp, iki saatte normal seviyeye indik. İnerken iki yerde mola vererek frenlerin soğumasını bekledik. Kırgızistan doğası gerçekten vahşi güzellikte ama bir o kadar da yorucu.

Şimdi Kara Balta denil bir şehirde koyunların dibinde uzun bir mola verdik. Akşam olunca da Yakındaki Manas kasabasına geçip, orada geceledik. Ertesi gün yağmurlu bir güne uyanıp, Bişkek yoluna sürmeye devam ettik.





"İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez." demiş Kırgız yazar Cengiz Aytmatov. O yüzden buraları anlatmakta kelimelerimiz yetersiz kalıyor ise kusura bakmayınız. Bugün onun memleketindeyiz ve onun güzel heykelini de ziyaret ettik. Kendisi hepinizin filmini izlediği "Selvi Boylum Al Yazmalım" romanının da yazarı olur.
Bişkek'e yoğun bir trafik ile girdik. Yollar dar ve araç sayısı fazla olmasının keşmekeşi hakimdi. Taşkent'in zenginliğinden sonra burasının fakir olduğu çok belli oluyor. Binalar genellikle çok eski ve sanırım çoğu Sovyet zamanından kalma. Çok sayıda Türk restoranı ve mağazası var. Biz yine de Kırgız restoranına gittik )).. Meydanlar çok temiz ama ara sokaklar için aynı şeyi söyleyemem. Bir başkent havasından çok gelişmeye çalışan bir eski kent havası var. Herkes Rusça biliyor, ama Rus olanlar hariç yani Kırgız ve Özbek asıllı olanlar ile bir şekilde Türkçe anlaşılabiliyor.


Bişkek'te denk geldiğimiz asker nöbet değişimini izledik. 1878 yılında kurulan şehrin adı Bişkek imiş. daha sonra Lenin, arkadaşının adı olan Firuze adını şehrin adı olarak değiştirmiş. 1990 larda şehrin adı yeniden Bişkek olarak değiştirilmiş. Karavanı şehrin en büyük meydanı Ala Tao meydanındaki park ettik. Öyle olunca da her yeri çoğunlukla yürüyerek gezdik. Şansımıza hava çok soğuk ve yağmurlu., gece kar yağacak görünüyordu ama yağmadı. rotamızda ki Issık gölü çok daha yüksekte olduğu için daha soğuk görünüyor. O yüzden bugün de Bişkek'te kalmaya karar verdik.
Buradan iki küçük bilgi. Burada teşekkür ediyorum demek için rahmat yada rahmet diyorlar. Bizdeki ölülere rahmet yada geçmişine rahmet demenin rahmeti gibi. Birisine teşekkür için rahmet deyip geçiyorsun. İnsana biraz tuhaf geliyor ama böyle.
Geçen gün yol üstünde, göl kenarında bir balıkçı lokantası parkında konaklamayı düşündük. Mekan sahibi kadına gece burada kalabilir miyiz? diye sordum. Düşünmedim dedi. Neyi düşünmedin, şimdi soruyorum işte filan dedim ama anlaşamadık. Zaten orada da kalmadık. Sonra neden öyle dedi diye araştırınca öğrendik ki, düşünmedim demek bilmiyorum demekmiş.
Dün bir taksiye bindik, pazar yerine gideceğiz. Şoföre Türkçe biliyor musun diye sordum. Adam "Düşünmedim" dedi. Ben de biraz düşün bakalım, belki biliyorsundur dedim. Adam anlamadı ama bizimkiler epey güldü..





Hava muhalefeti nedeniyle Bişkek'te planladığımızdan bir gün fazla kalınca buranın meşhur denilen Oş pazarına gittik. Nesi meşhur anlamadım. Bu memleketlerde pazar bizdeki gibi belli günlerde değil her gün oluyor ve her pazar şaşırtıcı derece kalabalık. İnsanlar sürekli hareket halinde ve bir şeyler alma telaşında. Bu söylediğim sadece pazarlar için geçerli değil, her yerde böyle. Öyle parklarda, bahçelerde miskin miskin oturan insan görmek pek olası değil. Muhtemelen inanmazsınız ama gittiğimiz Uygur camisinde hepiniz için dua ettim ))

Yarın yollarda görüşmek dileğiyle, Bişkek'ten bu kadar..