" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

ZAGREB

zagreb

Akşam olur mektuplar hasretlik söyler
Zagrep radyosunda Lili Marlen türküsü
Siperden sipere ateş tokuşturanlar
Karanlıkta dem tutan ishak kuşu

Akşam olur mektuplar hasretlik söyler
Zagrep radyosunda Lili Marlen türküsü
Dost ağlar karanfilim dost ağlar karanfilim
Marş söylemeden ölmek bize yakışmaz

Zagreb gezimin bu türkü ile ilgisi yok ama nedense Zagreb aklıma geldikçe, dilimden bu türkü de dökülüveriyor. Zagreb Hırvatistan'ın başkenti ve tipik bir Avrupa kenti. Merkezde bir meydan,onun etrafında tarihi binalar ve çember genişledikçe yeni yapılar. Eğer Zagreb'e bizim gibi dalmaçya sahillerinden gelirseniz,hayal kırıklığı yaşama ihtimaliniz çok yüksek.Çünkü muhteşem güzellikte ki Dalmaçya sahillerinden sonra, burası sıradan bir Avrupa kenti havası vermekte..
zagreb
zagreb

zagreb

zagreb

Hemen her şehrin bir simge yapısı vardır. Zagreb'inki de Aziz Stephen Katedralidir.1899 yılında yapılmış olan bu katedralin iki gotik kulesi bulunuyor.
zagreb
zagreb

  Zagreb Ulusal Tiyatrosu.. Çok görkemli bir bina... Tabii ki Tiyatro manzaralı kızımda ayrı güzellikte :)..1895 yılında yapılmış ve Avusturya İmparatoru I. Franz Joseph tarafından açılmıştır. Şehrin en önemli tiyatro merkezidir. Bu güzel mekanda: muhteşem bir dekorla desteklenen, her türlü sahne etkinlikleri, kongreler ve oturumlar düzenlenmektedir.

zagreb
  Zagreb'de çok güzel parklarda var. İnsanlar güneşli havalarda buraları güneşlenmek için de kullanıyorlar..Bunlardan en büyüğü olan Maksimir Park,  şehir merkezine biraz uzak bulunuyor. Avrupa’nın en büyük doğal parkı olarak biliniyor.

zagrebzagreb
  Dünyanın her tarafında olduğu gibi burada da Türk izlerini görmek mümkün ve artık şaşırtmıyor. Zagreb'in en güzel restoranlarından ama biz gittiğimiz yerlerde yerel yiyecekler tercih ettiğimizden, içeriye girmedik.
   Son olarak Zagreb,mutlaka görülmesi gereken yerler listesinde olmasa da, Türkiye'ye yakınlığı, çok pahalı olmaması ile değerlendirilebilecek bir yer. Arada bir hafta sonu için kontrol edilip,ucuz uçak denk getirilebilirse, 2 gün yeter de artar bile...

BUDAPEŞTE

budapeşte
Macaristan'ın başkenti Budapeşte. Berlin'den sonra Orta Avrupa'nın en büyük şehri.Tuna Nehri'nin batı yakası "Buda" ; doğu yakası ise "Peşte" diye adlandırılıyor.Buda kısmı dağlık ve gezmesi daha zor fakat çoğu tarihi yer orada. Peşte ise düz ve genellikle şehrin günlük yaşam alanı. Bu iki bölgeyi ayıran nehir ise adına nice şarkılar yazılmış olan Tuna nehri. 
budapeşte
budapeşte
budapeşte
  Buda bölgesindeki kalenin olduğu yüksek tepeye çıktığımızda, sanırım en güzel Tuna ve Peşte manzarasını buradan izleme şansımız olduğunu gördük.Tepe de ayrıca Matthias Kilisesini gezmenizi öneririm.

budapeşte
  Güzel manzara fotoğrafları ve tabii ki kızımın fotoğraflarını da çektikten sonra, Günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış en önemli eser olan,Gül Baba türbesine doğru yol alıyoruz.
budapeşte
 Kale’den sonra bir de Gül Baba türbesini görün diyen kimdi bilmiyorum ama görmez olaydık. Dağın başında, çık çık bitmeyen bir rampa, yerler Arnavut kaldırımı, yürümesi zor ve en sonunda ufacık bir mezar görüp dönüyorsun. Bence vakit ayırıp gitmeye değmez, yine de siz bilirsiniz.
budapeşte

budapeşte





budapeşte
budapeşte
 Budapeşte'nin dünyanın en iyi aydınlatılan şehirlerinden biri olduğuna birçok kaynakta değiniliyor.Bu kesinlikle doğru.Şehri gece keşfetmek daha cazip ve yapılar daha ihtişamlı görünüyor. Széchenyi Zincirli Köprüsü,1839 yılında yapılmış.2.Dünya Savaşında zarar görmüş ve onarılarak tekrar kullanıma açılmış.Her iki girişte de aslan heykelleri mevcut.Gece ayrı bir güzel ve üzerinde yürüyüş yolu mevcut.Tuna üzerindeki en güzel köprü de bu zaten.
budapeşte
                           Arkamdaki Opera binası 1884 yılında açılmış ve 1200 kişilik kapasiteye sahip.
budapeşte

budapeşte



budapeşte
  Kahramanlar Meydanı, Macarlar'ın Avrupa'ya gelişinin 1000. yılında yapılmış ünlü bir meydan. Etrafında müzeler, ortasında heykeller var. Meydana Milenyum Meydanı da deniyormuş.
  Meydanın en hüzünlü hikayesi,1956 yılında Ruslar’a karşı ayaklandığı için 2 gün içinde öldürülen 17 bin Macar gencine ait. Rus işgaline karşı halkın direncini kırmayı amaçlayan Rus ordusu;tüm evlerden topladığı 17 bin genci iki gün içinde öldürerek amacına ulaşır.Bu olay sadece Avrupa’nın değil, dünyanın en kanlı katliamlarından biri olarak tarihin sayfalarına yazılır
  Budapeşte gezisi için iki günlük zaman ayırmanız yeterli olur düşüncesindeyim. Fazlasına gerek yok. Şehrin ortasındaki tuna nehri nedeniyle, kendinizi İstanbul'da hissettiğinizde olabilir.
   Buraya gelmişken ünlü gulaş çorbalarından içmezseniz eksik kalır.Bu çorbayı aslında bizim tas kebabının biraz daha sulu hali gibi düşünün. Ancak çok lezzetli olduğunu söylemem gerekir.
budapeşte
   Burasını tanımış olmanız gerekir..:).. Her yorucu geziden dönerken, Uçağın alçalmaya başlayıp,Sabiha Gökçen'e inmeye hazırlandığında görüp, mutlu olduğum, bizim Adalar...Gezmeyi çok seviyor olsam da, bir süre sonunda, insanın evi gibisi yok,hissini yaşamayan yoktur sanırım...

BOLU

ALADAĞ

bolu aladağ
Bizim gibi İstanbul'da yaşayıp, sıcaktan bunaldığınızda, hafta sonu için kaçacak bir yer düşündüğünüzde, aklınıza gelmesi gereken bir yeri anlatmaya çalışacağım. Burası Bolu Merkeze 33 km mesafedeki Aladağlar...Hele ki İstanbul sıcaktan yanarken, bunu, gece üşüyerek uyumanın keyfine diyecek olmuyor. 

Burasının tek tesisi, Bolu Aladağ Kamp Eğitim Merkezi, Bolu Batı gişelerinden Kamp alanına ulaşmak için önce Gölcük'e ulaşmanız gerekiyor. Bolu'nun içerisine girdiğinizde tabelalar sizi Gölcük'e götürüyor. İstanbul'dan gelirken TEM otoyolunda Bolu Batı çıkışından çıkıyorsunuz. Çıkar çıkmaz direk karşı araya giriyorsunuz. Burada Şehir Merkezi tabelası, aynı zamanda Paşaköy, Sandallar, Kasaplar tabelaları var. Yaklaşık 3 km sonra şehir merkezine vardığınızda sağa doğru Gölcük tabelası karşınıza çıkıyor. Bundan sonra Kıbrıscık, Gölcük tabelalarını takip edin. Bu tabelaları takip ederken bir köşede Rizeliler Taş Fırın Ekmeği Marketini ve Bolu Termal Otel Tabelasını göreceksiniz. Burada sağa dönerek ana yola girmelisiniz. Bu köşede ne tarafa gitmeniz gerektiğine dair tabela bulunmuyor. Buradan sonra Gölcük tabelaları sizi Gölcük'e kadar görütüyor. Gölcük'e geldiğinizde içeri girmeden Kıbrıscık'a doğru devam edin. Yaklaşık 15 km sonra, sola doğru İzcilik ve Spor Kampüsü tabelasını göreceksiniz. Sola döndükten sonra yine tabelalar sizi kamp alanına kadar götürecek. Bu sapaktan kamp alanı 4 km sonrasında.
bolu aladağ

bolu aladağ
bolu aladağ
Burası aslında milli takımlar için yapılmış bir kamp. Konaklama için küçük bir otel ve arkasındaki alanda, ağaçların arasına yapılmış, bungalovlar bulunuyor. Otelde yer bulmak çoğu zaman zor oluyormuş ama zaten buranın özelliği bence bungalovda kalmak. Bungalovların içerisinde 2 adet tek kişilik yatak ve wc-banyo bulunuyor. ücretleri oldukça uygun fiyata. güncel bilgiler tesisten öğrenilmeli. Zaten buraya gitmeden önce mutlaka arayıp, yer ayrıltılması gerekir. Yoksa sıkıntı yaşama ihtimali yüksek. Ayrıca bungalovların yanına çadır kurmak içinde izin veriyorlar, aklınızda bulunsun.
bolu aladağ

bolu aladağ

bolu aladağ
 Burada neler yapılır derseniz, size kalmış tabii ki. Bana göre en keyifli bölümü, bizim gibi bungalovun önünde mangalınızı yakarak, uykunuz gelene kadar serin havada yeyip-içmenin tadını çıkarırsınız. Yalnız önemli bir ayrıntı, burada öyle market, bakkal gibi bir yer yok. Bütün ihtiyaçlarınızı, Bolu'dan tamamlayarak gitmeniz gerekiyor. Otelde restoran var ama belli saatlerde açık ve çokta fonksiyone değil.
bolu aladağ
bolu aladağ
 bolu aladağ
    Kamp etrafında gece yürüyüşü yapabilirsiniz. Sizi bekleyen çoban köpeği ve karnını doyurursanız daha da güvenli hissedersiniz.Zaten kampın etrafı çok sağlam olmasa da çit tel ile çevrilmiş durumda.bolu aladağ

bolu aladağ
bolu aladağ

 Biz oraya Amsderdam'da yaşayan sevgili kuzenim Filinta ile gittik. Gece geç yatmış olsak bile, yüksek dağ havasının etkisi ile sabahleyin erkenden kalktık. Kahvaltı tabaklarını otelden aldık. Epey zengin kahvaltı tabağı doğrusu..
bolu aladağ

bolu aladağ
bolu aladağ
Gündüz için çok güzel manzarası olan bir bölge.. Kampın hemen bir göl bile bulunuyor. Hatta biz burada balık yakalamak için olta bile attık ama o gün balıklar başka yere gitmişlerdi, biz yakalayamadık. Size kısmet olabilir, kim bilir..
bolu aladağ

bolu aladağ













bolu aladağ
bolu aladağ
Benim gibi doğa fotoğrafları çekmeye merakınız var ise buralar tam size göre. Çeşitli kuş, börtü böcek fotoğrafları çekebilirsiniz.. 
bolu aladağ

bolu aladağ

bolu aladağ

bolu aladağ

bolu aladağ

 Aladağ dönüşünde, Türkiye'nin belki de en fotojenik gölü olan Gölcük gölüne mutlaka uğramalısınız. Eğer şansınıza güneşli bir hava var ise, ağaçların göldeki yansımaları, suyun maviliği sizi büyüleyecektir. Göl kenarında uzun yürüyüş yapabileceğiniz, yürüyüş yolu mevcut. Restoran ve cafe'ler de var, buralarda güzel manzara eşliğinde mola verebilirsiniz. Burada ki tek sıkıntı, günlük piknikçilerin kalabalıklığı ve onların oluşturduğu yoğun mangal dumanı..

Biz de burada olmazsa olmaz manzara fotoğraflarımızı çekip, güzel bir hafta sonunu geride bırakarak, İstanbul'a doğru yola çıkıyoruz....



SÜNNET GÖLÜ













Hafta sonu İstanbul'dan kaçmak isteyenler için, gittiğinize pişman olmayacağınız bir doğa gezisine gidiyoruz. Malum Bolu aynı zamanda göller bölgesi ve gezip görülebilecek çok güzel yerler var. Bunlardan birisi de Sünnet Gölü.

İstanbul'dan gidenler için, otobandan Akyazı-Mudurnu çıkışından çıktıktan sonra Kuzuluk Kaplıcalarının önünden geçiyoruz. Taşkesti beldesini geçtikten 8 km. sonra Sünnet Gölü 16 km tabelasından sağa dönüyoruz. 11 km sonra Sünnet Gölü 5 km tabelasından dönüp göle ulaşıyoruz. Toplam uzaklık 290 km. Daha önce Abant'ı görmediyseniz, Abant'ın içerisinden de gidilebiliyor ancak bu yol yaklaşık 85 km daha uzun. Biz Mudurnu'dan gidip, Abant üzerinden geri dönerek farklı yerler görmeyi tercih ettik.

1050 m. Yükseklikteki Sünnet Gölünün eşsiz manzarası ,yerleşim yerlerinden uzak ve tamamen ağaçlarla çevrili olması nedeniyle çok temiz,bol oksijenli bir havası var. Zaten bu nedenlerle de fizyolojik ve psikolojik terapi merkezi olarak tanıtılıyor. Göl kenarında yaklaşık 1.5 saatlik yürüyüş parkuru var. güzel manzara ve bol oksijen eşliğinde yürüyüşün keyfini tahmin edebilirsiniz.

Gölün yanında bulunan tek otel-restaurantta konaklamak ya da bir şeyler yiyip içmek mümkün. Otelin adı  "Doğal Yaşam Oteli", Ankara'ya daha yakın olması nedeniyle , daha çok Ankara'dan müşterileri var. Tahmin edeceğiniz üzere ,tek otel olduğundan, özellikle hafta sonu konaklama fiyatları abartılı pahalı. Ama zaten Mudurnu yada Bolu'ya çok uzak olmadığından, konaklamak istenirse oralarda da kalınabilir.

Otelin bahçesinde çok sayıda tavuk, ördek, hindi gibi hayvanlar var. Çeşitli tavuk cinslerinden var.  Hatta otelin tanıtımında Tavuk Müzesi olduğu da söyleniyor ama abartıdan başka bir şey değil.

Tavuk horoz esprileri eşliğinde bende oranın ünlü Horoz heykeli önünde klasik pozumu veriyorum. Rakım yüksek ve orman içi olduğu için yaz günü mont giyiyor olmak ta ayrı bir durum.

 Bu bölgeye gidip de tarih, doğa, mimari ve folklorik yapısı bozulmamış ender yörelerimizden olan, Göynük ilçesini görmemek olmaz. 

Kentsel SİT alanı ilan edilmiş bulunan Göynük, eski Türk evleri bakımından zengindir. Evlerin çatıları genellikle kırma çatı türünde olup, üzerleri yerli kiremitlerle örtülüdür. Evler, genellikle, zemin katlı bir veya iki katlı olarak inşa edilmiş olup, içten merdivenlidir.

Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin’in  Türbesi Göynük'tedir. Türbe 1464 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmış. 

Şimdilerde adına saat kulesi denen, ama asıl adı “Zafer Kulesi” olan ahşap yapı, tüm Göynük’e tepeden bakıyor. Bu kule, 1922’de Sakarya zaferinin anısına Kaymakam Hurşit Bey tarafından yaptırılmış. Bütün ilçeyi tepeden gördüğü içinde güzel manzarası var. Yukarıda ki fotoğrafları da oradan çektim zaten.

 Yemek yediğimiz lokantada buzdolabının üzerinde ki kabaklar. Burada her şey olabildiğince doğal havası veriyor gibi.

Eğer buralara yakın yolunuz düşerse mutlaka Göynük'te 2-3 saatinizi geçirecek kadar zaman ayırın derim. Ama bence sünnet gölü, Mudurnu, Göynük bölgesini, bir hafta sonunuzu ayırarak, gezme planlaması mutlaka yapın. Pişman olmazsınız..