Önce biraz genel bilgi
Amerika Birleşik Devletleri'nin Atlas Okyanusu sahilindeki eyaleti. ABD'nin eyaletleri arasında 8,5 milyon kişiyle nüfus açısından 12., yüzölçümü açısından 35. sırada gelir. Washington'a yakınlığından dolayı stratejik önemi yüksektir. CIA ve Pentagon'a ev sahipliği yaptığı için nüfusun yüzde yirmisinin hükumet icin calistigi, başkenti Richmond olan, nereye baksanız agac ya da orman gordugunuz amerikanin en tarihi eyaleti.
Virginia eyaleti Amerika Birleşik Devletleri'nde en çok başkan (George Washington, Thomas Jefferson, James Madison, James Monroe, Woodrow Wilson, William Henry Harrison, John Tyler ve Zachary Taylor) çıkaran eyalet olduğundan dolayı, kendisine "Mother of Presidents" (Başkanların Anası) ismi yakıştırılmıştır.
Virginia Üniversitesi
Virginia gezimizin ilk durağı burası oldu. Çünkü Charlotville'deki bu ünlü üniversite Amerika'nın en iyi Devlet Üniversitesi olma özelliği yanında UNESCO nun dünya mirası listesinde yer alıyor. ABD'nin 3. başkanı olan Thomas Jefferson tarafından 1819 yılında kurulmuş ve kurulduğu tarihte, ABD'de ilk kez yüksek öğrenimin dinsel eğitimden tamamen bağımsız tutulduğu ilk üniversite olma özelliğini kazanmış.
Üniversitenin öyle böyle değil çok büyük bir kampüsü var. Bölümlerin binaları birbirinden ayrı yerlerde ve hapsinin mimarisi çok güzel görünüyor. Özellikle öğrenci yurtlarının önündeki kocaman bahçeye bayıldım. Bizdeki üniversiteleri hele ki yeni Üniversitecikleri düşününce insan yorum yapmakta zorlanıyor.
Üniversite gezimizin ardından sırada Charlotville merkezi var. Aslında küçük bir şehir. sanırım nüfusun çoğunu üniversite öğrencileri ve akademik personel oluşturuyor. 5- 600 metrelik bir merkez ana caddesi var ama Amerika'da pek görülmeyen şekilde masaların sokak boyunca yerleştirilmiş. Burada yediğimiz akşam yemeğinde Kore restoranındaki çubukla yeme savaşım komikti.Sonrası 12 biradan oluşan, buralara özgü kendi
yaptıkları biraları tatma seansı güzeldi.
Shenandoah Ulusal Parkı
Virjinya'ya gitmemizin asıl sebebi buralar.. Blue Ridge Dağlarının sırtlarında dar ve uzun olarak kurulmuş 806 km² yüz ölçümünü kapsayan bir ulusal park. Buraya asıl sonbaharda yaprak dökümü zamanı gelmek lazımmış. Manzaralar bir harika. Çeşitli yürüyüş rotaları var. Kılavuzumuz kızım Eda olduğu için en iyilerini yürüdük ama ayaklarımıza kara sular indi..
Sondaki dağ evi geceyi geçirdiğimiz yer. Şirin bir yerdi ama ağır ahşap kokusu pek hoşuma gitmedi. Ulusal parka araba ile giriş 30 dolar. Bir haftalık giriş çıkış hakkı veriyormuş. Yüksek bir ücret ama vakti olan oralarda 3-5 gün çok rahat sıkılmadan, muhteşem doğaya doyarak vakit geçirebilir.
Artık Ricmond yolundayız.
Yol boyunca üzüm bağları ve şarap üreticilerini görünce, hadi birisine bakalım dedik.. 12 çeşit şarabı 6 dolara tattırıyorlar. Neyimiz eksik dedik.
Yandaki muhabbet
-efendim bunu beğendiniz mi?
-çok beğenmedim
-neden acaba?
-sanırım üzümler bağın kuzey yamaçlarından, üzümün kabuğu tam olgunlaşmayınca üzümün çekirdeğinin karıştığı tad ile hafif merlot red globe karışımı olmuş . biraz daha olgunlaşması bekletilmeliymiş..
Bizdeki muhabbet
-efendim bunu beğendiniz mi ?
-pek beğenmedim
-neden acaba?
-bilmem beğenmedim!
Virginia Güzel Sanatlar Müzesi
Her şeyden önce çok güzel dizayn edilmiş bir müze. İçeride daha çok Hindistan eserleri mevcut. Sanırım Hindistan'ı ne kadar çok sömürdüklerini farkında olmadan insanların gözüne sokuyorlar.
Maymont
Ricmond'da bir zengin evi.. Onlar turistik yer olarak reklamını yapsalar da ben böyle gördüm. Gezilecek yerlerin başlarında geliyor. Kocaman bir bahçe içerisinde şatovari bir malikane... Çektiklerimden bazıları bunlar..
Son olarak Aziz Ricmond'a yüksek bir tepeden bakış ve eve dönme zamanı...
Bol fotoğraflı özet bir gezi yazısı olduğunun farkındayım. Yazmayalı neredeyse 1 yıl olmuş, tekrar ısınma hareketleri olarak görmeniz ricası ile.....