" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

BALKANLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BALKANLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

KARADAĞ ( MONTENEGRO )

karadağ montenegro
Araba ile balkanlar gezisinde artık Adriyatik denizi ile buluşma zamanı. Üsküp'ten yola çıktıktan sonra yemek molası hariç, durmadan Karadağ'a doğru yol aldık. Bu yolu eski gezi yazılarında hep çok kötü yazdıkları için, içimde hep bir tedirginlikle başladık ama hiçte öyle çıkmadı. Kosova ile Arnavutluk arası yolun çoğu otoban ile olmuş. Karadağ'ın Arnavutluk sınırında Adriyatikle ilk buluştuğu şehri Ulcinj ve biz 2 gece burada konaklamak ve artık deniz tatiline de başlamak istiyoruz.
Ulcinj zaten küçük bir yer ve biz oranın daha da küçük olan deniz kenarında bir bölgesinde kaldık. Kaldığımız yer ve tam önümüzde ki Adriyatik denizinin görüntüleri yukarıda. Bu plajın adı Velika Plaza ve aslında burası karadağ'ın en büyü plajı imiş. Kumu çok güzel ama kum o kadar ince ki, şezlongda yatarken hafif bir rüzgar estiğinde bile sanki çölde kum fırtınası içinde kalmış gibi rahatsız edici. Ayrıca denize 100m. giriyorsunuz, seviye hala belinize ancak geliyor. Yüzmeyi bilen, sevenler için sıkıcı bir deniz ama alan geniş olduğu için kalabalığa rağmen ferah bir havası var.


Akşam olunca hem yemek yemek, hemde Old Town denilen eski şehri gezmek için Ulcinj merkezdeyiz. Burası uzun bir çarşısında deniz kenarında kısa bir gezinti alanı olan bir kasaba havasında. Öyle ki ezan sesleri arasında, bizim Ege sahil kasabalarına benziyor. Saatler ilerledikçe sahilde yürümek bile sıkıntılı, o derece kalabalık. Sahilin sonunda kale var ve manzarası çok güzel. Akşam yemeğimizi oradaki en güzel manzaraya sahip, Restaurant Antigona'da yedik. Yediğimiz balıklarda gerçek balık tadı vardı, bizdekiler gibi balık görünümlü saman değillerdi.

İkinci akşam yemeği için Tripadvisor listesinde bu bölgedeki en iyi restoran olarak gözüken, Misko balık restoranına gittik. İyiki de gitmişiz çünkü manzara, sunum, yemek kaliteleri çok güzeldi. Burası Karadağ'ın ünlü çıplaklar adası, Bojana adasını ayıran nehrin tam kenarında. Buralarda fiyatlar zaten uygun olduğu için,güzel yerleri tercih etmekte fayda var. Yani güzel yer demek pahalı yer demek olmadığını bu bölgeye gelince anlıyor insan.


2 günlük Ulcinj tatili sonrası rotamızda asıl merak ettiğimiz Budva bölgesine doğru yoldayız. Bu yol 60 km kadar ama 3 saatte ancak gidebildik. Sürekli sahil boyu güzel manzara eşliğinde gidildiğinden arada durup yol üstü manastırlara da bakıyoruz, manzara da seyrediyoruz. aralarda gördüğümüz cami ve kiliselerin yakınlığı, bu bölgenin ne kadar kültürel zenginliğe sahip olduğunun işareti gibi dikkati çekiyor. sahillerde ki yapılaşma ayrıca dikkat çekici. belli ki çok yakın zamanda buralar değil Avrupa'nın,Dünyanın sayılı  turistik merkezleri olacak.














Budva'nın şehir olarak öyle abartılacak bir yanı yok. Burada ki asıl güzel olanın sahil ve deniz olduğunu baştan söylemek lazım. Sahilde Old Town denilen bölge temiz ve gezilesi bir bölge, gerisi bildiğiniz şehir yapılaşmasında. Hele ki akşam yürürken sahilde bir pazarın içine düştük ki, bizim sahil bölgelerimizdeki semt pazarlarından hiç bir farkı yok. Başka yazılarda Budva için Avrupa'nın jet sosyetesi buraya akın ediyormuş, her taraf Ruslarla doluymuş yorumlarını çok görmüştüm. Ben öyle bir durum görmedim. Rusları bilmem ama bizim Türklerin akın akın bu bölgeye geldiklerini rahatlıkla söyleyebilirim. 
Budva'da çok fazla plaj seçeneği var. Biz hemen Old Towna 300 metre mesafedeki Mogren plajına gittik. Plaja giderken yol üstünde ünlü dans eden kız heykelini de görmüş olduk. Bunun Budva’da boğulan bir kızın heykeli olduğu söylenmektedir. Kimilerine göreyse sadece sıradan bir heykeldir. Old Town manzarası ile fotoğraflanması ve görülesi bir heykeldir. Heykele dokunmanın uğur getireceği yolunda söylentiler de vardır. Deniz ve plaj çok temizdi, burada kocaman kayalıkların gölgesi de olduğundan, şezlong kiralamaya  gerek bile yok.
Budva'da kaldığımız ikinci günü ne kadar maceracı bir aile olduğumuzun kanıtı olarak geçiriyoruz. akşam gezilecek yerleri gözden geçirirken. Karadağ lovcen National Park dikkatimi çekiyor. Şehrin yakıcı sıcaklığından kaçıp, kendimizi doğaya salmaya karar veriyoruz. Budva manzarasını aşağıda bırakarak kıvrıla kıvrıla yoldan devam edip, 50 km lik Ulusal park yolculuğuna başladık.
Orman içerisinden, daracık ama asfalt yoldan kıvrıla kıvrıla ilerledik. Bir süre sonra artık ağaçların olmadığı yüksekliğe çıktık. Manzara çok güzel. Tıpkı bizim Karadeniz yaylaları gibi yerlere geldik. O kadar benziyor ki, sis bile geldi bir ara yolumuzu kesti. Kızım bana , baba artık bu yıl Karadeniz'e gitmene gerek yok, geldik işte bile dedi. Aslında daha da gidecektik ama asfalt yol bitti ve kötü taşlık bir yol başlayınca, bu kadar yeter deyip geri döndük.
Dönüşte madem Karadağ'ın başkenti Podgorica'ya yaklaştık orayı da görelim dedik. hava çok sıcak ve  insan arabadan dışarı çıkmak istemiyor. Podgorica'yı araba ile biraz turladık, inip gezecek özellikte bir şey göremeyince, hemen 10 km yakınında ki Niagara denilen şelalenin olduğu yere gittik. Burası çok şirin güzel bir yermiş. Çok büyük şelale değil ama, suyun debisi yüksek ve su pırıl pırıl temiz. Oradaki güzel restoranda yemek yedikten sonra, şelalenin soğuk suyunda yüzmek, bu gezi boyunca en keyif aldığım işlerden birisi oldu diyebilirim.

Budva'ya dönerken uğradığımız Stevi Stefan adası. Daha doğrusu adanın yakınına kadar  ancak gidebiliniyor. Budva’ya 5 km uzaklıkta bulunan bu ada,15. yüzyılda balıkçı köyü olarak kurulmuş olup dar bir kıyı şeridi ile karaya bağlıdır.2009 yılında lüks oteller zinciri Aman Resorts tarafından 30 yıllığına kiralanmış ve taş yapılar ile restore edilmiş.3 günden az rezervasyon kabul etmeyen ve geceliği 1000-2000 Euro arası değişen fiyatlara müşterilerini ağırladığı söylenmektedir.. Adaya sadece otel müşterileri girebilmektedir ama kıyı şeridindeki plajlara giriş serbesttir. Adanın hemen solundaki plajın şezlong fiyatları dikkati çekti. 5 sıra şezlong var ve denize en yakın sıra 30 Euro, kademeli olarak azalıyor ve en arka sıra 15 Euro. Yani Stevi stefan adasının hemen yanında denize girmek isterseniz, ücretler bunlar.

Oradaki parkta artık satılık tabelası da asılmış, eski bir Rus kamyonu dikkati çekiyor. Orak çekicin muhabbetini yaparak oradan ayrılıyoruz.






3. gün rotamız da Kotor var. Budva'dan Kotor çok yakın zaten,30 km kadar ve yol çok düzgün. Yolda bir ara öyle bir gürültü oldu ki, üzerimize kamyon devriliyor sandım. Meğer havaalanı yola çok yakınmış ve uçak o kadar başımızın üzerinden geçti ki, yüksek arabada olsak bize vururdu diye bile düşündük. Kotor'a girince burasının ne kadar popüler bir yer olduğunu kalabalıktan anlıyoruz. Her taraf insan dolu, arabayı park etmek bile sorun oldu. Limandaki devasa yolcu gemisinin yolcuları zaten burayı doldurup, taşırmaya yeter zaten. Kotor Old Towna girince kendimizi biraz Dubrownik'e gelmiş hissettik. Burası orasının biraz minyatürü havasında. Dar sokaklar, küçük dükkanlar ve insanlar, insanlar..
Kotor'a girişteki turizm bürosunda ki Türk bayrağı dikkatimi çekince, gittim Turkiş map please dedim :).. Çıkartı ve verdi..İlk defa yurt dışında bir turizm ofisinde Türkçe şehir haritası almış oldum. Bundan da anlaşılacağı üzere, biz Türkler Kotor'u çoktan feth etmişiz. O sıcağa rağmen, o daracık sokaklarda 2 saat kadar geziyoruz ve artık asıl merak ettiğimiz Kotor körfezini dolaşmaya çıkma zamanı.

Kotor körfezi manzara olarak çok güzel. Burası biraz iç deniz olduğundan olsa gerek, pek yüzmek için temiz ve uygun görünmüyor. Araba ile bütün körfezi dolaşmak için yola koyulduk. Aralarda durup manzaranın ve soğuk bir şeyler içmenin tadını çıkarıyoruz. Hatta bir yerde araba ile fotoğrafımızı da çekiyoruz ki, araba ile buralara geldiğimizin delili olsun.



karadağ montenegro
30 km kadar körfez etrafında dolaştıkdan sonra aynı yolu geriye gelmeye gerek yokmuş. Kamenari denen yerden karşıya tivat-budva tarafına yukarıdaki feribotlarla 10 dk.da ve 4.5 Euro ücretle geçiliyor. Bizde Yeniden Budva'ya gelip, güneş batana kadar yeniden deniz keyfi yapmaya devam ediyoruz.

Sabah kalktığımızda toplamda 5 gecelik Karadağ gezimizin sonuna gelmiş oluyoruz. Yol bizi Tiran'a götürecek.. Orada görüşmek üzere :)