" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

MEKSİKA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MEKSİKA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

MEXİCO CİTY


Amerika ziyaretimiz Noel ve yılbaşı tatillerine denk gelince 10 günlüğüne Meksiko City ye gidelim dedik. Nasılsa koca Mexico City de gezecek, yapacak bir şeyler buluruz diyerek Orlando'dan Mexico City gidiş dönüş uçak biletlerimizi aldık. Kalacak yer ve gezi planımızı daha sonra yaparız, önce uçak biletlerimizi halledelim  diyerek planlamaya başladık. Aslında her zaman gitmek istediğimiz yer hakkında ufak bir araştırma yaptıktan sonra rezervasyonları yapardık ama bu defa biraz da seçenek azlığından ve koca Meksika'da  nasılsa vakit yetmez bile diyerek önce ekonomik bulduğumuz uçak biletlerini aldık.

Mexico City'de ne yaparız,nereleri gezeriz diye araştırmaya,daha önce gidenlerin yazılarını okumaya başlayınca içim ürpermeye başladı. Yahu biz nereye gidiyoruz oldum. Gidenlerden bir tanesinde bile gönül rahatlığı ile gidin, gezin dolaşın gelin diyen görmedim. Dünyanın her tarafında hırsızlık,kaptıkaçtı hikayeleri olur. Örneğin en fazla hırsızlık uyarısını İtalya gezilerimizde aldığımızı hatırladığım için, bu uyarılar konusunda deneyimli turist olduğumuza inanırım. Ama gel gör ki Meksika gezisi için uyarılar öyle böyle değil. Gece sokağa çıkmayın öldürülürsünüz, ıssız sokağa girmeyin soyulursunuz, duraklar haricinde yoldan geçen taksiye binmeyin kaçırılırsınız, metroya binmeyin kesin soyulursunuz, kenar mahallelere gitmeyin uyuşturucu kartellerinin ağına düşer soyulur öldürülürsünüz, şehirler arası yollarda araba ya da otobüs ile seyahat etmeyin uçakla gidin yoksa  kesin soyulursunuz, polise sakın güvenmeyin üstelik polis kıyafeti giyen ama aslında polis olmayan çok sahtekar var aman dikkat edin, en çok hırsızlık otellerde oluyor odada bir şey bırakmayın, organ mafyası kaçırmak için turist avında dolaşıyor aman dikkatli olun, sokakta hiçbir şey yemeyin, açıkta su içmeyin..... uyarılar böyle uzayıp gidiyor. İnternet başına gelen olumsuz hikayeleri anlatanlarla dolu.

Ben yazıları okudukça kızıma tekrar tekrar soruyorum, eminmiyiz Meksika'ya gitme konusunda diye. O da bana kızıyor, yaa baba nereden okuyorsun onları, boşver rahat ol, milyonlarca insan  Meksika'ya gezmeye gidiyor, bir şey olmaz filan diyor. Gerçekten de Meksika dünyada en çok turist çeken 10. ülke olarak görünüyor. Meksika'da her yıl ortalama 200 Amerika'lı turist öldürülüyormuş. Bu bilgi bile kendi başına ürkütücü ama Amerika'nın yakınlığı, giden turist sayısının çokluğuna Meksika'nın o bölgenin uyuşturucu bölgesi olduğu bilgisi eklenince aslında çokta şaşırmamak gerekir. Bence bir yerde uyuşturucu varsa her şey var demektir. Sigara bile içmediğimiz için uyuşturucu nedir, uyuşturucu kartelleri ne demektir, onlara bulaşmak nasıl oluyor ya da ne demek ki bu zaten bilmediğimiz için  bu konuda çok kafa yormuyoruz.

Sonunda aklımız karışık, endişe, merak ve heyecan ile saat 18 de Orlando havaalanından Mexico City'ye gitmek üzere Aeromexico uçağındaki koltuklarımıza yerleştik. Uçak gayet temiz, nezih hizmet güzel. İlk imaj olarak kötü, geri kalmış bir yere gitmediğimiz hissini verdiği için biraz rahatlıyoruz. 3.30 saatlik bir uçuş sonrası Mexico Cit'deyiz. Yolculuğun son yarım saate yakını uçsuz bucaksız gibi görünen şehir ışıklarının üzerinde geçtiği için daha ilk anda yahu burası için dünyanın ilk 10 lardaki en büyük şehirlerinden olduğunu söylemişlerdi ama bu kadar da büyük beklemiyordum hissini yaşatıyor.



Meksika’nın başkentinde bulunan Mexico City Uluslararası Havalimanı, diğer adıyla Benito Juarez Uluslararası Havalimanındayız. Burası yolcu trafiği bakımından Meksika’nın büyük havalimanı olmasına rağmen çok fazla sıra beklemeden pasaport polisinin karşısına geçtik. Burada polisler  büro masaları gibi küçük masaların başında oturuyorlar. Öyle yüksekte yada camla kapalı odacıklarda değiller.  Öyle neden geldiniz, ne yapacaksınız, ne kadar nerede kalacaksınız gibi sorular sormadı. Pasaportları aldı, bilgisayarına kaydetti, küçük bir forma adımızı filan yazıp bu kağıdı çıkışta geri alacağız, buyrun geçin dedi. Burada kısa bir bilgi.. Meksika aslında yeşil pasaport bile olsa Türklerden vize istiyor. Vize internetten kolay şekilde alınabiliyormuş. Yalnız geçerli Amerika vizesi olanlardan vize istemiyor. 

Artık resmen Meksika'dayız. İlk önce döviz bozdurmak için döviz büfelerini bulduk. Okuduğun yazılarda genellikle dövizinizi havaalanda değil de şehirde bozdurun diyorlardı. Onlar dinleyip burada acil ihtiyaçlar için yanımızda olsun diye 100 dolar bozdurdum. Burada 5-6 tane döviz bürosu var hepsinin kurları az çok birbirinden farklı görünüyor. Biz dolar 18.60 yazan yerde bozdurduk. Sonra şehirde de aslında bu civarda olduğunu gördük ve işin sıkıntılı tarafı şehirde çok az döviz bürosu var. Hatta önce döviz bürosu bulamadık, 2 ayrı bankaya gittik ama ikiside burada hesabınız yok ise döviz bozmuyoruz dediler. O yüzde havaalanında daha fazla dolar bozdurmak gerekiyormuş dedik. Meksika'nın para birimi dolar ama tabii ki Meksika doları ama işaret olarak Amerikan doları ile aynı olduğu için insan bazen şaşırıyor acaba hangisi diye ama Meksika'da tüm etiketlerdeki fiyatlar Meksika doları olarak yazıyor. Biz ayak üstü kabaca, küsuratları gözardı ederek Meksika dolarını dörde bölünce yaklaşık Türk lirası olduğunu hesapladık. Bu pratik hesap yurt dışında çok işe yarıyor.


Daha önceden aldığımız korkulu bilgiler gereği taksi ya da metro filan hiç düşünmeden Über çağırarak kalacağımız eve gittik. Ev diyorum çünkü 10 gün kalacağımız için sıkışık otel odası yerine Airbnb den ev kiralamıştık.  Gittik ki kocaman bir apartman site, güvenlik görevlileri var.  Airbnb sahibi bize içeride anahtarın yerini yazarak tarif etmişti ama bu güvenlikçilere sıfır İngilizceleri olduğu için bu durum nasıl tarif edilecek. Anlaşmamız biraz zaman aldı, sonunda kızım airbnb sahibini telefonla aradı, Allah'tan kadın az buçuk ingilizce biliyormuş, telefonla güvenlikçileri aradı, konuştular da bizi apartmana aldılar. Biz orada iletişim kurmaya çalışırken aynı anda bir Amerikalı adam daha vardı. Kızım ile biraz konuştular, meğerse adamda Airbnb den aynı apartmanda bir daire kiralamış ama sanırım aracı şirketler aracılığı ile kiralamış ve orada öyle bir ev sahibi ya da daire yokmuş. Adam gecenin 11 inde dolandırılmış bir şekilde açıkta kalmış, çözüm üretmeye çalışıyormuş.  Daha dakika bir dolandırıcılık bir karşılaşınca biraz canımız sıkıldı ama Allah'tan bizim daire internette göründüğü gibi ve sorunsuz çıktı.. İçeriye girdik ev sahibi mutfak tezgahın üzerine 3 tane markalı silikon kulak tıkacı bırakmış. Bu da niyeki dedim ama gecenin bi saati gürültüden uyuyamayınca kalkıp tıkaçlardan kulağıma takınca, ömrümde ilk defa kulak tıkacı ile uyumuş oldum. Dairenin en büyük sıkıntısı sabaha kadar polis ve ambulansların siren çalarak geçtiği ana caddenin üzerinde olmasıydı


Sabah kalkıp yanımızdaki ufak tefek atıştırmalıklarla ilk günün uyduruk kahvaltısını yaptık. Daha market nerede, neler var hiç bir fikrimiz yok. O gün üstelik 25 Aralık, Noel günü olduğu için resmi tatil.   Pasaportları, kredi kartımı ve paraları ömrümde ilk defa kullandığım boyuna asılan gömlek altında duran cüzdana yerleştirdim. Korku insana neler yaptırıyor.. Sadece akşam aldığımız Meksika dolarlarını pantolonun ön cebine koydum. Üstelik yumurtaları tek sepete koymayacaksın genel kuralı gereği  o parayı da kendi aramızda paylaştık.  Artık çevreyi keşfe ve turistik gezimize başlayabiliriz.

Ne yani Orta Amerika ve Güney Amerika’nın en popüler şehri kabul edilen, yaklaşık 22 milyon nüfusu ile dünyanın en kalabalık şehirlerinden olan ve şehir merkezinde metrekareye düşen insan sayısı olarak dünyanın en kalabalık şehri sayılan Mexico City'de 10 gün dolaşıp, hepsini destan gibi tek yazıda yazmamı beklemiyordunuz herhalde. Daha bunun Paris'ten sonra en çok müzeye sahip olan şehir olmasından dolayı müzeler yazılacak, restoranlar, insan hikayeleri, Aztekler, Mayalar yazılacak..

Merak iyidir, insana yeni bilgiler öğretir.. Merak edin azcık!