Medeniyet, insan hakları, sosyal devlet,refah yüksekliği, sosyal demokrasinin beşiği gibi kafamdaki bir çok algı nedeniyle hep merak ettiğim bir ülke olmuştur İsveç..Baltık ülkeleri gezimizde mutlaka Stockholm'de olsun istedim.
Baştan söylemek isterim ki ben turlarla gezmeyi sevmiyorum. Öyle 50 kişi koştur koştur, sürü halinde dolaşmak bana hep itici gelmekte. Çok az bilgi sahibi olduğum Baltıklar bölgesini de kendimiz planlayarak gezdik.Uçakla Helsinki'ye,oradan gemi ile Stockholm'e gittik tekrar gemi ile Helsinki'ye dönüp aynı gün Estonya'nın başkenti Talin'e gittik. Oradan otobüsle St. Petersburg'a gittik ve oradan uçakla İstanbul'a döndük. Bu gezimizin tüm uçak,otel, gemi,otobüs biletlerini Türkiye'den ayarladım ve en ufak bir sıkıntı olmadan gezimizi tamamladık. Bu konuda google ve özellikle de google translate programına teşekkür ederim :)
Helsinki'den Wıkıng Line şirketinin Mariella gemisine binerek yolculuğa başladık. Bu gemi 9 katlı, içerisinde restauranlar,cafeler, canlı müzik salonları, free shop, disco,kumarhaneler olan devasa bir gemi. 17 saat süren Helsinki-Stockholm yolculuğu için, 3 kişilik iç kamara ücreti olarak,gidiş-geliş 140 euro ücret ödedim. 3 kişi tek gecelik otel ücretlerinin ortalama 100 euro olduğu düşünülürse, 2 gece konaklama ve yolculuk için oldukça ucuz sayılır.Yolculuk boyunca sürekli bir şeyler yiyip içme ve en güzeli de muhteşem Baltık denizi manzarası seyretmeni tadına doyulmuyor.uykunuz gelince, oldukça temiz ve rahat olan kamarınıza gidip uyuyorsunuz. daha ne olsun..
İsveç’in başkenti Stockholm 2 milyon nüfuslu, refah seviyesi yüksek ve bize göre pahalı bir kent. Kent merkezinde 50 köprüyle birbirine bağlanan 14 ada var. Baltık Denizi kıyısındaki Stockholm’ün çevresindeki 24.000 ada kenti adeta bir adalar şehri haline getiriyor. Kent alanının yüzde otuzu su kanallarından, diğer bir yüzde otuzu yeşil alandan oluşuyor.
Stockholm'e yaklaştıkça yüzlerce adacıklar bizi karşılıyor ve hepsinde bir birinden güzel evler,ev demek haksızlık, malikaneler mevcut. Yukarıda bunların örnekleri var ve bunlar gibi yüzlercesi olduğunu bilmeniz de fayda var.
Biz limanda gemiden indik ve ilk süprizle karşılaştık. Dışarıda felaket yağmur yağmakta, ki burada yağmursuz gün pekte olmazmış, Gemiden aynı anda inen ikibin kişiden fazla yolcu ve onları şehir merkezine taşıyacak, 3-4 tane otobüs var. Baktık yolcuların çoğu,yağmura rağmen şehir merkezine yürüyerek gidiyor, bizde saatlerce otobüs beklemektense, sırtımızda sırt çantaları, uyduruk yağmurluklarımız la yürümeye başladık. 45 dk yürüyüş sonrası merkeze geldik ama otelimize daha 2 km yol var görünüyor. Limanda ne olur ne olmaz diye, liman, hava alanı gibi yerler de parayı ucuz bozarlar düşüncesine rağmen, 50 euro yu İsveç kronuna bozdurmuştum. Tramvay durağındaki haritalardan bizim otele yakın gittiğini sandığımız tramvaya bindik. Bu tramvay eski nostaljik tramvay mış ve ben elimdeki tüm kronları biletçiye uzattım,ne kadarsa alsın diye. O epey bir para aldı, hesapladım 20 euro civarı bir para aldı ve 2 durak sonra, üstelik otelden daha uzaklaşmış olarak,son durakta indik. Sonrası yine kızımla kavga ede ede otele yürüyerek gittik.
Türkiye dışında nereye gitseniz, her yerde Turizm ofislerini sık görme şansınız var. Bunlardan alacağınız şehir haritası ve gezilecek yerlerle ilgili broşürler hep yol gösterici ve kolaylaştırıcı olmaktadır.Bizde her gittiğimiz yerde bu kolaylıkları hep değerlendirmeyi tercih ettik.
2007 yılında dünyanın en yaşanası şehri seçilen Stocholm, sahiden çok düzgün,her şeyin çok düzenli olduğu havası vermekte. Yazın en sıcak günlerinde bile sıcaklığın 20 dereceyi geçmediği şehrin, belkide en büyük dezavantajı, Baltıklarda olması, sürekli kapalı, sık yağışlı bir yer olması. Bizim gibi güneşe alışık insanlar için,kolay depresyona sokacak bir his uyandırdı bende.
Ana caddelerinden birinde,sanırım silaha hayır temalı bir heykel
Şehir çok temiz ve düzenli. Soğuk havaya rağmen kısacık etekleri ile dolaşan İsveç kızlarının sıcaklığı dikkat çekmiyor değil. Ama Gördüğüm en pahalı şehir sanırım burası oldu. Bu bölgeye gideceklerin hesap yaparken,düşündüklerinin en az iki katını harcayacaklarını akıllarında tutmalarında fayda var. Sıradan bir restaurant ta yediğimiz incecik bir pizza,bir porsiyon İsveç köftesi ve bir biraya 165 tl ye gelen hesap ödediğimizi belirtmem lazım. Yalnız köfteleri bizdeki ikea lardaki İsveç köftesinin en az üç katı büyüklüğünde ve çok daha lezzetli olduğunu belirteyim.
Şehirden bir görüntü
Stockholm Nobel Müzesi
Stockholm resimlerimden bazıları.Şehirde en yeni bina bile sanki 200 yıllıkmış gibi görünüyor ve her bina ayrı bir sanat eseri gibi inşa edilmiş.
Şehir merkezinde dolaşırken, İran rejim muhaliflerinin, İslam adına kadın cinayetlerini protesto eden eylemlerine rastlıyoruz. Eee bizimde ruhumuzda muhaliflik var ya , göstericiler arasında yerimizi alıyoruz
Son olarak gemide çektiğimiz selfie leri ekleyeyim de eşim le kızım neden bizim resimlerimizi koymuyorsun yazılarına demesinler :)