ST.PETERSBURG

  Ünlü Rus Çarı Deli Petro tarafından kurulan şehir, tarih boyunca Rusya’nın Batı’ya açılan kapısı olmuştur. Rusya’nın Moskova’dan sonra ikinci büyük şehridir.Dünyanın en çok müze bulunduran şehri St. Petersburg şehridir. St.Petersburg sınırları içerisinde yaklaşık 306 müze bulunmaktadır.Kanalları ve köprüleri, Venedik'i andırdığı bilgisi ile gitmemize rağmen, aslında burasının yanında Venedik'in adını bile anmamak gerektiğini söylemek isterim.

  Petersburg'da 4 tam gün kalınca, arka sokaklarını bile gezdiğimizi sanabilirsiniz ama hiçte öyle bir şehir değil. hele ki eski Rus mimarisinin ihtişamı sizin ilginizi çekiyor sa, ayrıca çekmemesi mümkün değil, gez gez bitmeyecek bir şehir. Burası tam bir tezatlar şehri. İhtişamlı yapılar, lüks araçlar, lüks mağazalar şaşırtıcı sayıda çokluğu yanında halkın büyük çoğunluğunun fakirlik içerisinde yaşadığı her hallerinden belli oluyor.

St Petersburg Aziz Isaak Katedrali

Her yapının ayrı bir ihtişamı olan Petersburg'da donanma binası

St Petersburg'da gezilecek yerler arasında bulunan Hermitage Sarayı Rus mimarisinin en görkemli yapılarından bir tanesi, gördüğünüzde etkilenmemeniz mümkün değil. Çariçe Katerina’nın kışlık sarayı olarak Neva Nehri’nin kıyısında yapılmış. Hermitage kelime anlamı küçük inziva yeri (ibadet yeri) anlamına geliyormuş. Çariçe Katerina 16 sevgilisi olması ile çok ünlü, bunu da belirteyim. İlk olarak 1764 yılında Berlin’den 205 adet tablo saraya getirtilmiş. Bugün sarayda bulunan eserlerin sayısı 3.000.000’u geçmiş. Rusya’nın en büyük, Dünya’nında en büyük 5 müzesinden bir tanesi olarak kabul ediliyor.

Ne kadar büyük olduğunu sayılarla ifade edersek: Müzede 1886 kapı, 1945 pencere, 1057 oda bulunuyor, cephesinin uzunluğu 2 km, 322 resim galerisini gezmek isterseniz 25 km yol yürümeniz gerekiyor. Eğer her esere 1 dk. ayırmak isterseniz 11 yılda müzeden çıkabilirsiniz.

Müzeye girebilmek için uzunca kuyrukta beklemeyi göze almak gerekiyor.Ben 4 saat kadar gezmeye ancak dayanabildim. Yürümekten, kronikleşen bel ağrılarım daha fazla gezmeme imkan tanımadı.

Bence Petersbug'un en şirin,en süslü yapısı "Petersburg Kan Kilisesi" . Her tarafı o kadar renkli, cıvıl cıvıl, insan baka kalıyor.

Tanıdık bir isim.. Çok az da olsa Türk izleri burada da mevcut. Türk lokantası " Kemer"..Yurt dışı gezilerinde Türk lokantaları yerine yerel tatları tercih ettiğimde dolayı içeri girmedim ama temiz bir lokanta görüntüsü vardı.

Matruşka lardan Matruşka beğen. Hediyelik eşya mağazalarının vazgeçilmezi

Şehirden farklı görüntüler

Bu da bizim olmazsa olmaz, Petersburg selfimiz

Rostral sütunlar ve benim farklı denemem

Eee ruhumuzda çocukluk var ne de olsa. Hiç kaybolmaması dileğimle

Valla bu resmi kızımın isteği ile çektim. Baba o nasıl şey öyle dedi..ne için söylediğini anlamasam da :)

Dünyanın başka hiç bir yerinde bu kadar limuzini aynı şehirde görmedim. O kadar sık karşınıza çıkıyorlar ki, ne oluyor yaa diyorsunuz.

Öğle yemeği yediğimiz şirin rus lokantası. Bu arada anlatmam lazım,başka bir yerde yemek yemeğe girdik. Self servis lokanta imiş. Yemekleri seçerken eşimle kızım ünlü Borç çorbası aldılar,ben onlara içinde ne eti var,durduk yere midenizi bozmayın falan dedim. Kasaya geldik,kasadaki 40 yaşlarında ki bayan,çorbaları tepsiden geri aldı ve Türkçe siz bunları yemezsiniz dedi. Biz şaşkınlıkla neden ki ve Türkçe konuşuyorsunuz deyince, kırık dili ile ben Azeriyam  ve bunlarda domuz eti var dedi. Gülüştük ve kardeşiz " iki devlet,tek milletiz" dedik..
Bu arada Petersburg'da, ingilizce bilen sayısı çok fazla değil. Hele ki gittiğiniz Restaurantta İngilizce menü yoksa, menü size bakıyor siz menüye. Akıcı dilde İngilizce bilen kızıma, ilk defa yurt dışında eşitlendik,senin İngilizcenin burada bir faydası yok artık demiştim.

Dünyanın en büyük metrolarından olan Petersburg metrosunun girişi. Yukarıdan yürüyen merdivene binince ucu gözükmüyor.

Her yerde olduğu gibi,burada da bacaklarını açıp, bayanları sıkıştıran kıro magandalar maalesef mevcut

Petersburg sokaklarına 

Minibüsün nereye gittiğini bilene ödül var

hava bize göre soğuk olsa da nehir kenarında güneşlenen Rusları görmek mümkün. Antalya'da buz gibi hava bile olsa, denize giren Ruslara artık şaşırmıyorum

Ellerinde bira şişeleri ile Petersburg sokaklarında at sırtında dolaşan güzeller.Bu resmi gönderdiğim sevgili eniştem Osman Güngör, ee alkollü araba kullanmak yasak, at sürmekte yasak değil ki, ne yapsınlar diyerek, tipik Karadenizli hazır cevaplılığını bir kez daha göstermişti. 

Sonuç olarak yolunuzu Petersburg'a düşürürseniz asla pişman olmazsınız. Heleki bizim gibi Haziran Temmuz aylarına denk getirebilirseniz, Beyaz gecelerin güzelliği, gece olmadan sabah olmasının farklı duyguları, sizleri de büyüleyecektir.

Son olarak sizi pazara giderken Arya söyleyen abla ile başbaşa bırakıyorum :)