Avrupa'da Ortaçağ ruhunu en iyi korumuş şehir neresi sorusunun direkt yanıtı Prag 'dır. Prag Çek Cumhuriyeti'nin başkenti ve en büyük şehri. II. Dünya Savaşı yıllarında çok fazla zarara görmediği için bir çok tarihi ev ve mekanı görmek mümkün oluyor. Prag için birçok sıfat kullanılmış "Altın şehir, Masal Şehri, Avrupa'nın kalbi, Şehirlerin anası" Bence bu sıfatların hepsini fazlasıyla hak ediyor.
Prag gezisine başlamanın en iyi noktası Prag Kalesi. Guinness Rekorlar Kitabı’na göre dünyanın en büyük antik kalesiymiş. Şehrin ortasından akan nehir, eski evler ve Charles Köprüsü muhteşem gözüküyor.
Prag bu kadar tarihi ve Ortaçağ şehri olunca da haliyle her taraf turist kafileleri ile dolu. Hemen her müze,kilise yada tarihi binaya girmek için uzun kuyruklarda beklemek gerekiyor.
Saint Vitus Katedrali
Kalenin içinde Saint Vitus Katedrali, bir manastır ve bir kaç kule ve müze var.Gotik mimarisinin başarılı örneklerinden olan katedral, Prag'ın simgelerinden biri. Katedralin ilk kısmını gezmek ücretsiz.
Katedralin bulunduğu avlu St. George Meydanı’na açılıyor ve burada St. George Bazilikası bulunuyor.Bazilikanın arka tarafına geçerseniz karşınızda Golden Lane.
Şehrin bu en eski bölgelerinde kızımla ve kendi fotoğraflarımı koyarak, gezimize devam ediyoruz :)
Kentin en önemli simgelerinden olan Charles Köprüsü. Vltava Nehri üzerinediki köprü 14. yüzyılda inşa edilmiş. Üzerinde 30 yakın heykel var.
Köprü o kadar kalabalık ki fotoğraf çekmekte ve yürümekte zorlandık. Müzisyenler ve satıcılar buraya ayrı bir renk katıyor.
Bu da bize Prag sürprizi. Podyumda salına salına defile sunan mankenlere denk gelmemiz de ayrı bir güzellik oldu.Arkaya Prag köprüsünü alarak fotoğraf çektirmeden olmaz tabii ki..
Dünyanın her yerinde olduğu gibi burada da Türk lokantası ile karşılaşmak artık şaşırtmıyor.
Ünlü edebiyatçı Kafka, Prag'da doğmuş. Müze Charles Köprüsü'nden de gözüküyor.
Prag'ın ara sokaklarında biraz gezip rotamızı Astronomik Saat'e çevirdik. Bu saat te şehrin simgelerinden. Ortaçağdan kalma bir saat. Hanuş usta tarafından yapılmış. Saatin önü turist dolu. Her saat başı, İsa'nın 12 havarisi pencerenin önünden geçerek ufak bir gösteri yapıyor. 3-4 dakika süren gösteri horozun ötmesiyle son buluyor. Biz de gösteriyi izleyebilmek için saat başını bekledik.
Nazım Hikmet de 1956-58 yılları arasında Prag’da yaşamış ve memleket özlemini mısralara şöyle dökmüş...
Şair memleketten uzak,
hasretten delik deşik
Eski Kent'te duruyordu.
Meydanlıkta yapayalnız
Gotik duvar üstünde
Hanuş ustanın saati
On ikiyi vuruyordu.
Ve çanları çalan ölüm
Ve yukarda öttü horoz
Şair memleketten uzak,
Hasretten delik deşik
Etrafına dalgın baktı
Köprünün üzerinde canlı müzik dinletisi yapan başka bir gurup...
Bizde olsa ağacı yaşatmak için,balkonu ona uydururlar mı idi acaba :)
Prag'da değişik sanat eserleri....
Old Town da faytonla şehir turu atmak modası buralarda hala var. Biz binmedik ama,güzel görünüyordu. Ayrıca Prag'da yapılabilecek aktivitelerden birisi de tekne ile nehir turu yapmaktır. size ufak bir tüyo vereyim. Eğer tur ile gittiyseniz,turlar bu tekne turunu en az iki katı fiyata satıyorlar. Hiç gerek yok, Köprülerin ayaklarında sürekli tekne turu reklamları ve turları var,onlardan birisi ile rahatlıkla gezebilirsiniz.
Her şehirde dikkatimi çeken ve fotoğraflamaya çalıştığım,sokak dilencilerinin, Prag versiyonu..
Son olarak Prag gezisi için 2 günü ayırmak yeterli. Gittiğinize kesinlikle pişman olmayacağınız, iyi ki gelmişim diyeceğiniz bu şehri, mutlaka görmenizi öneririm..