KARS
Kaleden şehrin genel görünümü hakkında fikir sahibi olduktan sonra şehrin sokaklarını gezmeye başlamak daha anlamlı olacaktır. Kars'ın her köşe başında Rus eserlerini ve izlerini göreceksiniz. Bir çoğu harabeye dönmüş olsa da, bizimkilerin her türlü tahribatına rağmen hala ayakta kalmayı başarmış, çok sayıda Rus binası göreceksiniz. Kars sokakları geniş ve bir birine dik sokaklar olarak, şehircilik açısından dikkati çekmektedir. Tabii ki buda Rus mimarisinin ürünü. Sokakların düzgünlüğü Ruslardan, yolların köstebek yuvası gibi çukurlarla dolu olması maalesef bizimkilerden..
Bazılarınca ucube olarak nitelendirilen, "İnsanlık Anıtı" Heykelini, dünya barışına ve hümanizmine katkı sağlamak için heykeltıraş Mehmet Aksoy Ermenistan'dan da görülecek biçimde tasarlamıştı. Heykel 2000 m²lik bir alanda 35 metre genişlik ve 30 metre yüksekliğe sahipti. Maalesef şimdilerde yerinde yeller esmektedir.
Kalenin şehir tarafına değil de arka tarafında, şimdilerde Kafkas Üniversitesince kullanılan, Rus yapımı çok güzel binalar var. Kars'ın ünlü soğuğuna meydan okuyan çok kalın taş duvarlı bu binalar hala çok güzel görüntüleri ile ayakta duruyorlar.
Eski kilise olan Fethiye Camisi
Kars’ın kurtarıcısı 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşaya 13 Ekim 1921 Kars Antlaşması için şehrimize gelen Rus Generalleri tarafından hediye edilen Beyaz Vagonda Müze bahçesindedir. Kazım Karabekir Paşa Kolordu Komutanlığı yaptığı yıllarda Kars – Erzurum arasına özel vagonu olarak kullanılmıştır. Müze içerisinde arkeolojik kazı eserleri yanında, dikkatimi çeken çok güzel ahşap bir kapıda bulunmaktadır.
Kars'ın ilçelerinden bazılarını ve anlatmaya başlamadan önce temel bilgiler vermeye çalışayım. Burası peyniri, kazı ve balı ile ünlü bölgemiz. Çeşitli kaşar peynirleri yanında Kars gravyer ini tatmanızı isterim. Farklı değişik bir aroması var. Kırmızı şarap ile iyi gidiyor. Merkezde Kars Store diye bir cafe var, şarap ve peynir tabağı güzel, rakı bulunmuyor ve şansınız varsa akşamları canlı müziğe denk gelirseniz, güzel türkülerde dinleyebilirsiniz.
Eski Hekimevi restore edilerek, Cheltikov otel olarak hizmet veriyor. Çok güzel bir binası var. Otelde konaklamasanız bile gidip görün, bahçesinde veya restoranında bir şeyler için derim. Şehirde Kaz eti pişiren çok sayıda lokanta var. Özellikle kışın giderseniz mutlaka tadına bakmalısınız. Ayrıca kışın dondurulmuş olarak bütün kaz da satılmaktadır. 100-150 tl arası olan bunlardan satın alarak, yanınızda götürebilirsiniz.
Ani antik kentine vardığınızda, önce karşınıza kale ve surlar çıkıyor. Antik kent kalıntılarına, aslanlı kapı denilen, surların içinden geçerek gireceksiniz. Antik bölgede, kalıntılar nispeten araziye dağılmış vaziyette. Zaten 1912 yılındaki arkeolojik kazılar yapılmadan önce, bölge üç-dört tane toprak tepesinden oluşuyormuş. Çünkü: yüzyıllar önce muhteşem bir uygarlık ve insan kalabalığına ulaşan ve dönemin, gerek Bağdat, gerek İstanbul ve gerekse İskenderiye şehirleri ile benzer uygarlığa ulaşan şehir, yüzyıllar önce terk edilmiş. Çünkü: gerek depremler ve gerekse istilalar, şehri ve şehrin insanlarını yıldırmış.
Manuçehr camii ( Ani Ulu Cami) ,Türklerin bölgede egemenlik kurmalarından hemen sonra yapılmıştır ve bu özelliği ile de, Anadolu’da ki en eski cami olma özelliğini taşır. İçerisindeki dar merdivenden tepesine çıkarak, manzarayı seyretme başarısı da göstermiştim.
Üsttekinde teyzem, alttakinde ise kızıma, arada Aras nehri olan ve karşıda Ermeni köyü olan manzara eşliğinde fotoğraflar çekip, Ani'den ayrılıyoruz.
Kars'a değişik zamanlarda gitme fırsatım oldu. Bunlardan birisinde de kalabalık bir aile grubumuz ile dolaştık. Bu grubun bir kısmı, Çıldır gölü kenarında bulunan O zamanki Beden Terbiyesinin tesislerinin önünde dinlenirken. Neden böyle oturmuşuz anlamadım ama :)
Çıldır gölü Kars merkeze yaklaşık 80 km mesafededir, Etrafında yerleşim yeri azlığı nedeniyle dünyanın en temiz göllerinden birisi olarak kabul edilmektedir.
Gölde balık çok olduğundan olsa gerek, denizleri aratmayacak kadar martı var. Çıldır gölünün donması ve üzerinde yürünmesi, delik açılıp balık tutulması ile ünlü olmasına rağmen, ben aslında yazını sanki daha çok sevdim. Çok doğal bir ortam var, her taraf çiçeklerle dolu, huzur veren bir havası var.
Ve bu gezimizde çimlerin ve çiçeklerin üzerinde yorgunluk atarken..
Kışın Çıldır gölünün ayrı bir güzelliği var. Üzeri buz tutan gölün üzerinde, at arabalı kızakla 25 tl ye 15 dk.lık gezinti yapabiliyorsunuz. Yürüyüş yaparken insan aşağısının göl olduğunu düşününce garip bir endişeli duyguya kapılıyor. Arabası ile gölün üzerinde dolaşıp, patinaj çekenleri görünce de, manyak bu adamlar demekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz.
Çıldır'da göl kenarında bir kaç tane balık lokantası var. Bunlardan en popüler olanı, Atalayın Yeri. Burada özellikle sarı balık dedikleri göl sazanı bulabilirseniz ondan yemeniz tavsiye edilir. Göl manzarası eşliğinde rakı balık muhabbeti keyifli oluyor.
Buz üzerinde açılan deliklerden balık avlanıyor. Göl kenarında kar, buz üzerinde kalmış sandal üzerinde artistik bir fotoğraf çektirdikten sonra, güneş batmaya başlıyor. Güneşin batması havanın birden buz gibi soğuması demek. Bu da Çıldır'a veda vakti demek.
Kars gravyerinin en güzeli en doğalı Boğatepe köyünde yapılmaktadır.100 yıl kadar önce İsviçreli bir ailenin bölgenin endemik bitkileri nedeniyle, burada gravyerin güzel olacağı düşüncesi ile buraya yerleşmesi sonucu gravyer üretimi başlamış. Köyde bir peynir müzesi kurmuşlar. Ayrıca bölgeye özgü bitkilerin veya bunlardan yapılmış macunların satıldığı bir dükkanda var. Yolu yakınından geçenlerin uğraması tavsiye olunur.
Kars Sarıkamış arası yaklaşık 50 km. ve yol üzerinde Selim ilçesini geçtikten sonra, dayımların köyü olan, Karahamza köyündeki evleri hemen yolun kenarında, tüm yalnızlığı ile bizleri selamlıyor.
Sarıkamış kayak merkezi ülkemizin en önemli kayak merkezlerindendir. Kristal kar yapısı ve orman içerisindeki uzun ve güvenli pistleri nedeniyle dünyadaki sayılı kayak merkezlerinden birisidir. Bölgede ki otellerin sayısı gittikçe artmaktadır. Bunlarda hizmet kalitesi de arttıkça, gelecek yıllarda Sarıkamış hak ettiği turistik değerini daha göreceği kesindir.
Süleyman Demirel'e ait olduğu söylenen bir söz vardır. Bir şehri kalkındıracaksanız ya askeri birlik yada Üniversite kuracaksınız. Tartışmalı bir söz olsa da Sarıkamış'ta karşılığını bulmuştur. Askeri Garnizonun buradan taşınmasından sonra, eskiden kültür, ekonomi çekim merkezi olan Sarıkamış, bu günlerde hızla sıradan bir Anadolu kasabası olma yolunda ilerlemektedir.
Sarıkamış'ta mütevazi bir evin Kültür Evi ne dönüştürme çabaları bizi şaşırtmadı değil. Çok amatörce ve tamamen kişisel çabalarla, bölgede kullanılmış her türlü eski eşya toplanıp sergilenmeye çalışılmış. Ürün çeşitliliği şaşırtıcı düzeyde, keşke işi bilen birilerinden sergileme konusunda yardım alsalar, çok daha güzel olacağı kesin.
Ve son fotoğrafta Sarıkamış yakınlarında bulunan Acısu denen, doğal maden suyu da bulunan mesire alanından. Kızım Eda ve sevgili kuzenim Berna'nın dere gezmeleri ...
ANİ HARABELERİ
Ani Harabeleri Kars'a 48 km. uzaklıkta yer alıyor. Ocaklı Köyü yakınında, Türkiye-Ermenistan sınırına yakın, Arpaçay nehri kenarında konumlanan kentin kuruluşu M.Ö. 350-300 yıllarına dayanıyor. Ani, Hıristiyan ve Ermeni inanışında kutsal sayılıyor. Burada Selçuklu eserleri ile kiliseler yan yana hatta iç içe duruyor. Şehir defalarca görmüş olduğu saldırılar ve depremlerden dolayı harabe haline gelmiş. Kentin merkezindeki Ani Katedrali en büyük eserlerden birisidir. 1001 yılında Yunan haçı planında yapılmış olan katedral, 1064’de Alparslan tarafından camiye çevrilmiş.. Arpaçay’a inen kayalıkların eteğinde Prens Dikran Honents’in yaptırdığı Surp Kirkor Kilisesi bulunur. İçi fresklerle süslü kilise oldukça iyi durumdadır. 1036 yılında yapılmış Surp Pirgiç (Halaskar) Kilisesi ise yörede Keçeli Kilise diye de bilinir.
Aşağıda ki fotoğraflardaki uzun minareli yer, Menuçihr Camii, Türk fethinden sonra Türkiye topraklarında inşa edilen en eski cami olmasıyla dikkati çeker. O minarenin içerisindeki daracık merdivenden tepesine çıkmak çok zor. Ama ben o zoru başaranlardanım.
Olcay teyzemi fotoğrafladığım kemer altından karşıda görülen, Arpaçay çayının öteki tarafı ermeni köyü. Bu kadar bir birimize yakınız.
Ani, 22 medeniyete ev sahipliği yapmış taşı toprağı tarih kokan bir yerdir. Kars'ın mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerinden biridir.