" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

ASHEVİLLE / NC

Asheville,Kuzey Karolina eyaletinin  Blue Ridge Dağları ve Büyük Smoky Dağları arasında kalmış,bölgenin ilginç şehirlerinden birisi. Etrafı Amerika kıtasının bile en güzel dağları ile çevrili olunca kalacak yer bulmak hayli zor. Her taraf otel dolu ama özellikle bizim gibi hafta sonu gitmek isteyenler için,son dakika yer bulmak mümkün değil. Biz o yüzdendir burayı gezdikten sonra,gece gece 100 km daha yol yaparak,Greeneville diye bir yerde konakladık.
Baştan söyleyeyim de bilenler nasıl gezdiniz siz arkadaş demesinler. Amerika'nın bir aileye ait en büyük Şato Malikahanesi burada bulunuyor. Bizde önce orayı görmeye gittik. Çok büyükmüş,bütün günümüzü bir şatoda harcayarak geçirmeyelim dedik desem de inanmayın. Girişi kişi başı 75 dolarcık. 3 kişi toplam 225 dolar verip,büyüktür,güzeldir de bir Şato gezmeyelim dedik..
Burası çok büyük bir şehir değil ama, şirin bir merkezi var. Böyle küçük küçük, hediyelik eşyalar satan bir çok dükkan var. Özellikle dağları gezmek için gelenlerin hediyelik ürünler alabileceği yerler. Ashenville'nin en büyük ünlerinden birisi de,sokaklarında çok sayıda hippilerin olması imiş. İzin almadan fotoğraflarını çekmek sıkıntı olabilir diye,fotoğraflamadım ama, gerçekten hippi dolu. Bunlar dünya umurunda olmayan, üst baş dökülen ama dilencilik yapmayan tipler. Daha çok sokakta bir köşede müzik,resim,el işi gibi sanatsal hünerlerini sergileyerek, para kazanmaya çalışıyorlar.



Biz gittiğimizde meydanda sergiler açılmış,daha çok yöresel ürünler satmaya çalışıyorlardı. Burada da sokaklarda sanatsal tasarımlar sergileniyordu. Bunlardan birisi beni çocukluğuma götürmedi değil. Aşağı kısımlarında ayak basacak yeri olan, uzun iki tane sopayı alır, boyumuzu uzatmış olarak biz de böyle sokaklarda yürürdük. Sanki köyde sokak vardı, ama olsun siz sokak olarak düşünün :)... Farkında olmadan biz mi bunlardan esinlenmişiz, bunlar mı bizden kim bilir ?
Her şehrin bir ana meydan dikili taşı olması mı gerekiyor acaba ?.  Buda Asheville'nin dikilitaşı..

Toplu taşıma araçları bir birinden ilginç. Çok basit bir şey ama,otobüsün önüne şirinlik yaparak,şehri ve sokaklarını sevimli hale getirmişler. Alttakinde ise insanlar bir birine gaz vererek,eğlence eşliğinde pedal çeviriyorlar. Pedal çevirdikçe de elektrik üreterek sokaklarda dolaşıyorlar.

Yüksek bir binanı yanına sokağa böyle bir dekor yapmışlar. Yanında ki bilgi yazısında, binayı yapan ustanın anısına yapıldığı yazıyordu.


Sokaklardan seçmecelere devam edersek. Terk edilmiş görüntüsü veren bir araba ama burası şehrin en işlek caddesi,pek öyle değil galiba..Altta her gazetenin ayrı bir satış kiosku var. Bazıları bedava,bazılarına para atarak gazete alınabiliyor. Kime göre,neye göre desem de Ashenville'lilere göre tabii ki..
Şehrin en popüler chokolate-dondurma dükkanı. İlk gittik uzun kuyruk vardı, biraz dolaşınca tekrar geliriz,kuyruk bitmiş olur dedik. Dolaştık geldik nerdee,kuyruk daha da uzamış. Eda'nın zoru ile bir dondurma için yarım saat kuyrukta bekledik.Beklediğimize değdi doğrusu, pasta ve dondurmaları gerçekten güzeldi.
İnsanoğlu yaratıcılıkta sınır tanımıyor. Eski bir otobüsü alıp dekore etmişler, dışarısın da böyle süsleyerek güzel bir kafe haline getirmişler. Doğal olarak da insanların dikkatini çekiyor ve müşteri daha çok buluyorlar.

Böyle şirin bir bölgede insanın içini "cız" eden bir duvar. Kocaman bir duvar ve notta "ben ölmeden önce..." yazıyor. Gerisini gelip,geçenler içlerinden geldiği gibi duvara yazıyorlar. Ölmeden önce ne yapmak istersiniz...Ölüm kaçınılmaz, siz de bir düşünün.....