Karavanın bakımı, kocaman Moskova şehrinin gezmesi derken, Moskova'da bir hafta kalmış olduk. Artık günlerden 11 Temmuz oldu ve Batıya yolculuğumuz devam ediyor. Bugün Hopa'dan çıkış yapıp tee Moğolistan'a kadar gidip buraya gelene kadar tam 4 ay olmuş durumda. Sabah Moskova'da 4 karavanlık ekip ikiye bölündük. Ben 3 Ağustos'ta Oslo'da kızım ile buluşup, 15 gün Norveç gezisini birlikte yapacağımız için rotamı ona göre planladım. Canberk bey Nordkamp'a çıkmak yerine Finlandiya, İsveç gezmek istediği için rotamızın ortak kısmına beraber devam edeceğiz. Diğer arkadaşlar Moskova gezisini tamamladıktan sonra devam edecekler. Apayrı kişilikte, farklı dünya görüşünde, farklı alışkanlıkları olan insanların beraber seyahat etmeleri gerçekten zordur. 4 ay beraber seyahat için uzun bir süre ve iyisiyle, kötüsüyle zorlu bir coğrafyada bile bunu başardık sanıyorum.
Şimdi Moskova Petersburg arasındaki Tver şehrinde mola verdik. Yarın yola devam edeceğiz. St Petersburg'un kuruluşunun ardından Tver, Rus İmparatorluğu'nun eski ve yeni başkentleri arasında seyahat edenler için önemli bir durak noktası haline gelmiş . Rus kraliyet ailesi genellikle Moskova'ya gelirken veya Moskova'dan giderken Tver'de kalırmış. Eee, bizim neyimiz eksik deyip, Tver'de kalmaya karar verdik.
Günün sazanı olarak başıma geleni yazayım. Moskova çıkışında paralı yola girdik. Zaten Moskova'dan çıkmak dertli oldu. Navigasyon uyduya bağlanmadı, Yandex de, Google map'de bir bağlandı, bir koptu. Öyle olunca yolu bulup çıkmak sıkıntı oldu. Sanıyorum Moskova'da belli yerlerde uydu bağlantısını kesmişler. Otobana girişte bilet alma yerine girince baktım makinada fiş hazır duruyor. Ne güzel uygulama, fiş hazırda bekliyor dedim. Fişi aldım, bariyer açıldı ve geçtim. 150 km kadar yol geldik, çıkışta fişi makineye taktım, 2860 ruble.. Ohaa dedim ama yapacak bir şey yok. Ortalıkta hiç bir görevli yok zaten. 2860 ruble yaklaşık 900 tl demek. Mecburen ödedim, Sonra Canberk beye sordum, 1600 ruble ödemiş. Konuşunca anladık ki benim hazır diye aldığım fiş 3. sınıf araç fişiydi, ben sazan gibi, butona basıp kendi fişimi almamışım..
Tver sessiz ,sakin nispeten ufak bir şehir. Daha önce gördüğümüz büyük Rus şehirlerine göre gelişmişlikten yeterince nasiplenememiş bir şehir. Biz zaten burada dinlenme molası amaçlı durduğumuz için bir beklentimiz yoktu ama gezilecek yerleri olsa iyi de olurdu tabi ki..
Rusya'da genel olarak sokak çeşmesi sayılacak sular yukarıdaki fotoğraftaki gibi tulumba. Bunların suyu genellikle içilebilir temizlikte oluyor. Sağında solunda içilir yada içilemez yazısı yok. Bizim taktiğim, bunlardan görünce yerel halkı gözlemliyoruz. Eğer içme suyu alıyorlar ise biz de Karavana içme suyu olarak da aldık. Bu tulumbaları sürekli basıp bırakmak gerekmiyor. Aşağıda nasıl bir sistem yapmışlar işe, tulumbayı basılı tuttuğun sürece su akıyor. Biz basılı tutmayı bile pratik hale getirdik. Yukarıdaki gibi dolu bir bidonu takınca su akmaya devam ediyor. Bu kadarlık Laz aklı olsun artık ))
Aslında prensip kararı almıştım. Uzun süre Kilise, Cami, Müze gezisi yapmayacaktım. Arkadaş çok gezince hepsi birbirine benziyor ve artık gençlerin tabiri ile bööğğ geldi..
Tver'den ayrılıp Petersburg yoluna devam ederken 200 km yol alınca, güzel manzaralı yerde mola verelim dedik. ve aslında manzarası için buraya uğradık. Uğrayınca da Manastır'da gezmiş olduk. Burası ormanın içinde, etrafı göllerle çevrili bir yarımada. Manzara gerçekten güzel. 1650 lerde yapılmış Manastır mimarisi de güzel. Madem durup dinlendik, fotoğraflar da çektik. Bazılarını paylaşmış olayım. Buraların ünlü Iveron Valdai Manastırı böylesi bir yer..
St. Petersburg'dan önceki son durağımız Veliki Novgorod..
Önce bir hikaye anlatayım.
Rus vatandaşının birisi gittiği Avrupa'dan evine dönmek için uçağa binmiş ve Rusya'da havaalanında uçaktan inmiş. Havaalanında bir değişiklik yok. Taksi çağırmış ve gideceği adresi söylemiş. Taksi ile giderken geçtiği caddeler, meydanlarda değişiklik yok. Evinin sokağına girmiş, sokak aynı. Taksiden inmiş, evine girerken zili çalıp beklemiş. vee kapıyı açan kadın eşi değil. Sen kimsin diye sormuş, kadın "ben burada oturuyorum, evin sahibiyim, Asıl sen kimsin" demiş. Konuşmaya başlayınca anlaşılmış ki adam yanlış uçağa binmiş ve dolayısıyla yanlış şehirde, yanlış eve gelmiş.
Bu bir filmin kısa öyküsü. Arkadaşım anlattı. Filmin ana mesajı bütün Rus şehirlerinin bir birbirine benzediğini anlatmak.
Bugün geldiğimiz şehir de diğerlerinden pek farklı değil. Nehir kenarında, gezi tekneleri, Kremlin ve aynı stil binalar ve olmazsa olmaz Kiliseler. Allah'tan güzel fotoğraflar çekiyorum da ilginizi çekiyor))
Burası Volhov nehri kenarında kurulmuş bir şehir. Karavanı Novgorod Kremlininin tam karşısına, nehir kenarında güzel manzaralı bir yere park ettik. Yürüyerek nehir kenarını gezdik, köprüden Kremlin tarafına geçtik. Buradaki Kilisenin büyük çanları ilginçti. Nehirde tekne turları da vardı ama bu defa onlara binmedik. Milenyum heykeli güzel yapılmış, biraz onun etrafında dolaştık filan.. Görüldüğü üzere artık enerjimiz azalmış durumda. Yollar, yollar, bitmeyen yollar ve her gün yeni yerler görmek sanırım yormaya başladı.