" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

GÖTEBURG- MALMÖ- KOPENHAG

 

Oslo'da kızımızdan ayrıldıktan sonra artık Avrupa ana karasına doğru yolculuğumuza başladık İlk durağımız Göteburg oldu. Aslında niyetimiz bu şehirde bir gece kalıp, detaylıca gezmek idi. Kalınabilecek yerler ile ilgili yorumların hemen hepsinde karavanlar için çok güvensiz olduğu, çok fazla hırsızlık olduğu yazılıydı. Açıkçası tee Moğolistan'lara kadar gidip buraya kadar gelmişken, dünyanın en medeni denilen bölgesizde tatsızlık yaşama ihtimali canımızı sıktı. Karavanı merkezde, otobüslerin ana duraklarının yanındaki otoparka bırakıp, 3-4 saatlik bir yürüyüşle şehri tanımaya çalıştık.











Göteborg, İsveç’in ikinci büyük şehridir. Dünyaca ünlü Volvo otomobil markasının doğduğu yer olan Göteborg'da bulunduğumuz zaman hafta sonuna denk geldiği için pek bir sakindi. Burada mutlaka görülmesi gereken semt diye söylenen Haga bölgesini dolaştık. 17. yüzyılın ortalarında kurulan Haga semti, Göteborg’un ilk banliyösü olarak biliniyor.. Semt, 1870 ile 1940 yılları arasında işçi evleri olarak inşa edilmiş muhteşem ahşap yapılara ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca Haga, araç trafiğine kapalı, sadece yayaların kullanabileceği bir cadde olarak düzenlenmiş.

Göteborg'da çektiklerimden   birleştirilmiş iki kısa video.. İnsanlar ister kilise de, ister sokakta.. işlerini iyi yapıyorlar.










Bugün 20 Ağustos ve Baltıklar gezimizin son şehri Malmö'deyiz. Burası İsveç'in 3.büyük şehri ve Danimarka ile sınır şehri olduğu için önemli bir ticaret merkeziymiş. Malmö buraların en derli toplu, güzel şehri gibi görünüyor. Her yıl milyonlarca turistin ziyaret ettiği Malmö kalesi, ihtişamı ve içeriği ile sadece Malmö'nün değil, tüm İsveç'in en önemli eserlerinden birisi olarak görülüyor. Pazar olduğu için şehir merkezinde pek bir kalabalık, hareketlilik yoktu. İnsanların daha çok sahillerdeki parklarda olduğunu gördük.



Güneşi batırdığımız yer tam İsveç- Danimarka arasındaki Oresund köprüsünün malmö tarafı. Dünyaca ünlü bu köprü, 1995 yılında yapılmış. Danimarka ile İsveç’i birbirine bağlayan köprüde, 8 km’lik otoyol ve demiryolu bulunmaktadır.
Aslında geceyi de orada geçirecektik ama akşamüstü orası küçük bir Arap mahallesine döndü. Bağıran çağıran, sesli müzik dinleyen gırla.. Orada tanıştığımız Giresun'lu bir vatandaş, gece burada kalmayın, bunlar birazdan uyuşturucuya da başlar, sizi rahatsız ederler dedi. Anlaşılan güvenlik sorunu dünyanın her tarafında var. Aynı Giresun'lu vatandaşın anlattığına göre, 38 yıldır bu şehirde yaşıyormuş. Son birkaç yıla kadar yolda cüzdanını düşürsen, iki gün sonra aynı yerde bulurdun, kimse almazdı ama şimdi her gün birileri gasp ediliyor, o derece bozuldu diye anlattı. Düzensiz göçmen sorun u bütün dünyanın sorunu olmaya, büyüyerek devam ediyor.



Aynı manzara iki insan..
İsveç Danimarka arasını bağlayan Oresund köprüsünün dibindeyiz. Sağımızda İsveç'li bir kız sigarasını, birasını içiyor. Solumuzda kapalı bir Arap kız, önünde yaktığı ateşte demlediği çayını içiyor.
İki ayrı, apayrı dünyanın insanları yan yana. Ama görünen o ki, bu kadar yakınlar ama bir o kadar da uzaklar.
Özellikle İsveç'te çok fazla Arap gördük. Bizdeki kadar değil elbette ama buradaki kültür, giyim kuşam, davranış farklarını görünce çok daha fazla dikkat çekiyor.
Dünya bu kültürel farklılıkları zenginlik olarak görmek kadar, kültürlerin çatışmasını önleyecek çaba içerisinde olmalı. Yoksa şimdilik bana dokunmuyor diyerek görmezden geliniyor ama gün gelecek hepimize dokunacak!

Neyse bu derin tartışmanın yeri burası deyip, şehir merkezinde bir yere geçtik ve orada geceledik.


21 ağustos sabahı geçtiğimiz Oresund Köprüsü
İsveç ile Danimarka arasında yer alan Oresund Boğazı'nda iki şeritli demir yoluna ve dört şeritli kara yoluna sahip olan Oresund Köprüsü, Avrupa'da hem demir yolu hem kara yolu taşımacılığının yapıldığı en büyük birleşik köprü olma özelliğini taşıyor. Danimarka'nın başkenti Kopenhag ile İsveç'in Malmö şehrini birbirine bağlayan köprü, denizin ortasında iki şeritli bir otoyolla Drodgen Tüneline bağlanıyor. Malmö'den başlayan köprünün toplam uzunluğu, Peberholm adlı yapay bir adadan itibaren deniz altından devam eden yaklaşık 4 kilometrelik tünelle birleşmesiyle 7845 metreye ulaşıyor.
Bu klasik bilgiden sonra gelelim bizim hikayemize.. Köprü geçiş ücreti 6 m uzunluğa kadar karavanlar için 490 Danimarka kronu, 6 m den uzunlar için 980 Danimarka kronu. Bilet internetten alınırsa %5 indirim var. Ben internetten 6 m boyunca karavan diye aldım. Dedim hem indirimli olsun hem de yine karavanın boyu hikayesi olmasın. Malum bizim karavan 6.40 boyunda.
Otomatik geçiş yerine geldik, aaa bizim bariyer açılmadı. Gişede kimse de yok. Adı üstünde ödenmiş bilet, plakayı tanıyıp açılması lazım. Az sonra genç bir görevli geldi. Sizin araç 6m den uzun, 980 kron ödemeniz lazım dedi. Ben 6 metre dedim o yok, fazla dedi. Yapacak bir şey yok, çıkarttım kredi kartımı uzattım ve son olarak gülerek 6 m ama buyurun çekin dedim. O da gülerek kartımı iade edip, buyurun geçin diyerek bariyeri açtı. O Danimarka'ca ben yarı İngilizce çok güzel anlaştık ve sonunda ilave 490 kron vermeden geçtim. 1 Danimarka kronu yaklaşık 4 tl derseniz nereden baksanız 2000 tl kârdayım. Sempatik muhabbet çoğu yerde işe yarıyor. Ben denedim oldu, siz de deneyin ama garantisi yoktur ))..










Ünlü Oresund köprüsünü geçer geçmez Kopenhag'a geliniyor. Sabah erken saatte buraya gelince önce çok şaşırdık. Yollar çekirge sürüsü gibi bisikletle işe gidenler ile doluydu. Ben en çok bisikletli Amsterdam'da bilirdim ama sanırım burada daha çok kullanılıyor. Her taraf bisiklet dolu.
Gelir gelmez önce meşhur deniz kızı heykelini görmeye gittik. deniz kızı heykeli yakınında karavanı ücretsiz iki saatliğine park edip o bölgeyi gezdik. Taşın üstünde bir kadın heykeli işte. Aslında pek fazla bir özelliği yok ama reklamın gözü çıksın işte, insanları getirmeyi başarmışlar. Sonrası Karavanı futbol sahalarının olduğu Christina bölgesinde bol karavanlı bir sokağa park ettik. Oradan şehri yürüyerek gezebildiğimiz kadar gezdik. Kopenhag çok karmaşık bir şehir. Yolları, trafiği , insanları, çevre kirliliği ile Norveç ve İsveç şehirlerinden sonra biraz yorucu gibi geldi. Binalar ve sokaklar genel olarak eskiler. Her köşe başında kocaman bir Kilise var. Sanırsam yeterince gezdik, yola devam edelim dedik.













Kopenhag sonrası yola devam ederken geceleme molası verdiğimiz yer. Neredeyim tam bilmiyorum ama Danimarka Nyborg köprüsü yakınında 55.3880,11.2263 konumundayız. Burası vatandaşın evinin arka bahçesi. Bahçesini karavanlara ücretsiz açmış. Çok güzel bir bahçe. Oturma grupları filan var. Ev sahibi ortalıkta yok. Yer Park4night programında işaretli. Güzel mi güzel. Ne diyelim darısı bizim memleketteki geniş bahçesi olanlara..







Danimarka'dan ayrılmadan önceki son şehir gezimizin yeri Kolding şehri ve onun Koldinghus kalesi. Gezdiğinizi sanmıyorum. Sayemde bari birkaç fotoğrafını görün )).

Danimarka genel olarak İsveç ve Norveç'ten geldiğimiz için olsa gerek bize biraz karışık, kirli geldi. Bir ülkenin gelişmişliği umuma açık wc'lerinin temizliğinden belli olabilir. Burayı diğer kuzey ülkeleri ile kıyaslarsak, buradakiler gerçekten çok kirli. En azından ben öyle gördüm.
Akşama Almanya'ya giriş yapmış oluruz. du bakalı yıllar sonra tekrar giriş yapacağım Almanya acı vatan, ora giden gelmiyor'un nedeni neymiş..

Almanya'da görüşmek dileğiyle..

MEVLANA TÖRENLERİ 2024