" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

GEÇMİŞTEN NOTLAR 10

 

İkisine de Allah sağlıklı uzun ömürler versin. Sevgili babam Hasan Erata ile onun dostlukları 60 yıldan fazlaya, Trabzon Öğretmen Okulunda yatılı öğrenci arkadaşlığına dayanan, bizlerinde çok sevip, saydığımız Sevgili Cengiz Cengiz Köseoğlu nun, bir yayla hikayesi geçti elime..
Cengiz hocam 10 parmağında 10 marifet olan esprili, hazır cevap, çok zeki, tipik bir Laz emekli öğretmen büyüğümüz. 40 yıldan eski tarihli olan bizim köye, oradan yaylaya gidişine ait gözlemlerini Fındıklı'daki evine dönünce, kendine has üslubu ve çok yetenekli olduğu karikatürleri ile yazarak babama mektup olarak göndermiş.
Daha önce motosiklet ile Trabzon'dan başlayıp tüm doğu Anadolu'yu gezerek İskenderun'a kadar olan gezilerini yazdığı notları paylaşmıştım. Çok daha fazla notlarını anımsıyorum ama şimdilik kayıplar. Kıymetini bilememişiz, umarım onlar da bir yerlerden çıkarlar..























*************************************************


Yıl 1971

 Babam ile sevgili arkadaşı Cengiz hoca, motosiklet ile Trabzon'dan İskenderun'a kadar doğu illeri gezisi yapmışlar. O zamanlar sosyal medya yok. Zaten cep telefonu, bilgisayar yok. Sevgili cengiz hocam o gezilerini "gezi notları" olarak düzenlemiş. Kim bilir bendeki bu gezi ve yazma hevesi de onlardan geliyordur. Notların kaybolup gitmesi tehlikesine karşı, onları bu dijital ortama taşımaya çalıştım. Meraklılarına ilginç geleceğini düşünerek.
















































************************************

Kurban bayramının da olduğu yaz aylarından birisidir. O bayram günlerinde babamın kadim dostu, öğretmen okulundan arkadaşı Cengiz hoca ziyaretine gelmiş. Kadırga yaylasında karınları acıkır ve ne yiyelim planları yapmaya başlarlar. O sıralar Cengiz hoca etrafı gezmektedir. Babam diğer arkadaşları ile “et yemekten bıktık, bu gün salata yiyelim” diye karar verirler.

Gittikleri lokantada kocaman bir kaba salata siparişi verirler ve onu yemeye başlarlar. O sırada lokanta da ızgara üzerinde et pişmektedir ve kokusu etrafı sarmıştır. Cengiz hoca sadece salata yiyeceklerini bilmediğinden, pişen etin de onlara geleceğini sanmaktadır. Dolayısı ile karnını salata ile doyurmamak için işi yavaştan alır. Bir süre sonra salata biter ama oda ne, pişen eti birisi gelir paket yaptırıp alıp götürür…

Bizim Cengiz hocada derin bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı.. Gözünün önündeki ızgarada et kokusu arasında aç kalmıştır. Ve aradan 40 yılı aşkın zaman geçmiş olmasına rağmen babama hala sitem eder. Yahu ben misafirim, siz et yemekten bıkmış olabilirsiniz de bana ne, bana sordunuz mu diye…Misafir umduğunu değil bulduğunu yer derler ama, bu kadar da olmaz ki der.. O kadar zoruna gitmiş anlaşılan :)