" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

TİRAN / ARNAVUTLUK

tiran
“Maşallah pek de güzel boylu posluymuş” dediğiniz kızların, “Biz aslen Arnavut göçmeniyiz” dediklerini çok duymuşuzdur. Ya da yakın zamanda açıklanan Avrupa'nın en güzel kızları Arnavutluk'ta bilgisinin teyidi için Tiran'dayız. Ama nedense ortalıkta vaay ,çok güzelmiş diyebileceğimiz kızlar gözükmüyorlar.Olsun gelmişken biraz Tiran'ı gezelim bari :)

Baştan söylemiş olayım. Tiran gezi açısından çok alternatifi olan bir şehir değil. Şehir zaten İstanbul'un bir ilçesi büyüklüğünde ve turistik açıdan gezip,görülecek yerler en fazla 5-6 saatte gezip,görülebilir. Ama yeme-içme özellikle kırmızı etlerinin lezzeti ve fiyat açısından diğer ülkelere açık ara fark atabileceği kesin.Tiran ile ilgili bir çok yazıda gidip görmeye değer olmadığını yazanlar var. Ben kesinlikle katılmıyorum. Zaten benim gezi anlayışıma göre her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor. Ayrıca Tiran kesinlikle gezmeyi,görmeyi fazlası ile hak ediyor. Sadece uzun süre kalmanın gereği olmadığını söyleyebilirim.
tiran
tiran
Şehrin tam kalbindeki bu meydan aynı zamanda Arnavutluk’un halk kahramanı İskender Bey’in heykeline de ev sahipliği yapıyor. Meydan güzel bir park ile düzenlenmiş ve çevresindeki bir çok görülmeye değer yapıya da yürüme mesafesinde yer almaktadır.Tiran'da çarşı gezilecek yerlerde buraya yakın olan yerler. Bu meydanda uzaklaştıkça kalite düşmeye başlıyor, sokaklarda çöpler artmaya başlıyor.

Tiran ve trafik konusunu ayrıca yazmam gerekir. Şehrin trafik açısından da en yoğun bölgesi bu meydanın etrafında ki yollar. Ama Arnavutlar için  trafik ışıkları sadece süs görevi yapıyor sanırım. Kimse kırmızıya , yeşile falan bakmıyor. Önünü boş bulan devam ediyor. Yollar çok fazla geniş ve şerit sayısı fazla.Hele orada 6 taraftan yolun çıktığı bir kavşağın içerisinde kaldık ki, aman Allah'ım, kimin nereye gittiği belli değil.Yine de o kördüğüm gibi trafikte, herkes yolunu bulup,çok beklemeden devam edebiliyor. Asıl yaya dolaşmak daha tehlikeli. Bakıyorsun yeşil yanıyor, yolun ortasına gelmeden bir taraftan arabalar geliyor, insan ne yapacağını şaşırıyor. 
tiran
tiran
tiran
Merkeze yakın olan caddelerin temizliği  ve düzeni, insana modern bir Avrupa kentinde olduğu duygusu yaşatıyor.Cadde üzerinde çok temiz ve şık kafeler var. Fiyat olarak bira sudan ucuz olduğu için ( espri değil bu),  buralarda uzun süre takılabilinir bile.
tiran

tirantiran
tiran
İskender Bey meydanında olunca hemen çok yakınında bir saat kulesi ve bir cami dikkati çekiyor zaten. Burada ki, Edhem Bey Camii, tek kubbeli ve kare planlı, giriş kısmında revaklar bulunmaktadır. Caminin ve revakların iç yüzeyi kalem işi nakışlarla süslüdür. Enver Hoca döneminde 1966’da ibadete kapatılarak müze haline getirilen cami 1990’da tekrar ibadete açılmış.Küçük ama şirin bir cami, 2 dk.da olsa içine bakmaya değer. Saat Kulesi, 1822 yılında Edhem Bey Camii’ni de yaptıran Hacı Ethem Bey tarafından yaptırılmış.Saat Kulesi 90 merdiven basamağına ve 35 metre yüksekliğe sahipmiş. 
tiran

tiran

tiran
tiran
tiran
tiran
Ethem Bey Camisinin 100 m. kadar aşağısında Orthodoks Autocephalous kilisesi yapılmış. Burası gördüğüm en yeni kilise sanırım.Modern bir bina yapmaya çalışmışlar. Dışarıdan bakınca kiliseden daha çok müze falan gibi bir yapıyı andırıyor. İçerisi de çok yeni olduğundan, değişik ama çok güzel mi bilemedim ama, farklı bir kilise haline gelmiş.
tiran

tirantiran


tiran

tiran
tiran
Sırada balkanların en uzun ve en dik teleferiği olan Dajti teleferiği var.Çok keyifli mi derseniz değildi ama buraya gelip de, buna binmemek olmaz diye bizde bindik.4500 m. uzunluğunda ki teleferik yolculuğu yaklaşık 20 dk sürüyor. 6 euro ücreti var ve aslında son 5 dk.sı dik dağa tırmandığı için daha heyecanlı geçiyor. aşağıda ki manzara fena değil, daha çok boş yeşil alanlar ve aralarda seyrek evlerde var.
tiran
tiran
tiran
Teleferiğin çıktığı dağın adı da Dajti dağı zaten ve burası şehre çok uzak olduğundan, şehir manzarası çok güzel değil.Burada güzel bir restoran-kafe var,orada serin serin bir şeyler içmek keyifliydi. Arka tarafta bizdeki gibi para ile atlara bindirmeye çalışanlar, tüfek ile balonlara atış yaptırmaya çalışanlar var.uzun vakti olanlar için trekking için güzel bir yer gibi duruyordu ama bizim daha görmek istediğimiz yerler var,kalamayız.
tiran
tiran
tiran
Tiran'a gidenlere önereceğim, mutlaka görün diyeceğim tek yer burası. Bunk'art  1972-1978 yılları arasında yapılmış bir sığınak. oraya gitmek için navigasyona adresi girdim. navigasyon bizi bir tünelin ağzına getirdi, herhalde yanlış oldu dedim, dolaştım biraz,tekrar yükledim, yine aynı yere getirdi. Tünelin başında sandalyede oturan adam bizi fark etti ki,eli ile gelin işareti yaptı. Bunk'art'ı arıyoruz dedik, evet burası, girin dedi.Daracık uzun,kötü yollu bir tünele araba ile girdik. Tünelin çıkışında da elinde telsizli bir adam. Meğer tünel tek şerit olduğundan,arabaları kontrollü geçiriyorlarmış. Biz aslında o sığınağın bir parçası olan tünelde, ziyaretimize başlamışız bile.
tiran

tiran
tiran
tiran
tiran
tiran
Burası Enver Hoca'nın yaptırdığı 5 katlı,106 odalı bir sığınak. Gişedeki görevliler içeride fotoğraf çekmek yasak uyarısı yaptıkları için, biraz gizli gizli fotoğraf çekmeye çalıştık. zaten içerisi genelde loş,karanlık olduğu için,hızlı fotoğraf çekmeye pek müsait de değil.Üzeri ormanlık olan bir dağın altında ki sığınağa giriş kapısı bile baştan insanı ürkütüyor. İçerisi sağa, sola devam eden daracık koridorlar ve bu koridorlara açılan bir sürü oda ile dolu. O yüzden oranın tamamını gezmek neredeyse mümkün değil. Bizde kendimizce bir yol takip etmeye çalıştık. Odalar artık müze olarak kullanıldığı için daha çok Arnavutluğun  İtalyan'lara karşı verdiği bağımsızlık savaşına ait bilgi ve objelerle dolu. Yukarıdaki yatak ve bitişindeki çalışma odası, Enver Hoca'ya aitmiş.İnsan burada nasıl uzun süre yaşar diye düşünüyoruz. Ne mücadeleler verilmiş,saygı duymamak mümkün değil. Oradaki radyoda sürekli olarak, o zamanki Tiran radyosunun yayın kayıtları çalıyor.

Akşam yemeği için Tiran'daki ünlü Era Restauranta gittik. Şık döşeli bir restoran ama, sandalyeleri bildiğin tahta ve çok rahatsız edici. uzun süre oturulmasın diye sanırım. Wifi olmayan restoran,bence gereksiz bir üne sahip. Elbasan tavası ünlü dediler, çok beğenmedik. zaten uzo istedim, bizde ki lokal uzo dedi, su katınca beyazlamayan,anasonsuz,ne olduğu belirsiz uzolarını da beğenmedim zaten :).. Bilgi olsun.

Ertesi sabah artık buralarda bize göre yer yok deyip, tekrar makedonya'ya, bu sefer Ohrid'e doğru yola çıkıyoruz. Orada görüşürüz :)

Son not olsun. Arnavutluk'ta daha uzun kalacaklara önerim, Tiran'a 30 km uzaklıktaki Durres şehrini tercih edebilirsiniz. orası Adriyatik kenarında olduğundan daha gelişmiş,denizi temiz,güzel otel ve restoranların olduğu söylendi oradan günübirlik gelip  Tiran çok rahat gezilebilir. Aklımda Durres kalmadı değil, ilk fırsatta..