" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

KÜLTÜR - SANAT / MEXİCO

Mexico City, Paris’ten sonra 150’den fazla müze ile dünyanın en çok müze sahibi ikinci şehri unvanına sahip. Bu kadar çok müze olunca insan hangilerini görmek istediği konusunda karar vermekte zorlanıyor. Bizim gezimiz boyunca ziyaret ettiklerimizden bazıları hakkında kısa bilgiler ve çektiğim fotoğraflardan bazılarını paylaşmak istedim. Böylece aslında Meksika'nın aslında  ne kadar derin bir kültür şehri olduğu hakkında da aklınızda yer etmesini istedim.


Zocalo Meydanı:
































Meksika'nın en büyük, dünyanın 3. büyük meydanı olarak biliniyor. Mexico City gezimizin ilk günü  buraya gittik. Her taraf seyyar satıcı ve insan dolu ama meydan o kadar büyük ki, ortalıkta insan sanki kalabalık değilmiş gibi görünüyor. Etrafı tarihi binalar, kilise ve müzeler ile çevrili. İnsanların yarısı kadar da resmi giysili, pek çoğu çelik yelekli gruplar halinde polis dolu. O kadar polis olunca insan başta kendini güvende hissediyor ama bir süre sonra acaba neden bu kadar çok polis var ki, demek bir tehlike var diye düşünmeye başlıyor. Ben öyle düşündüm, başkalarını bilemem.
Gezimizin ilk günü Noel tatiline denk geldiği için resmi tatildi. Dolayısı ile bazı binalar kapalıydı ama bazıları binaların içerisinde ne var acaba diye bakmaya çalışıyorlardı.. ( ben onları tanımıyorum :) )

Leon Troçki Evi Müzesi









Troçki’nin yaşadığı ve öldürüldüğü kırmızı boyalı duvarlı bir evdir. Troçki'nin hayatını, tarihteki önemini, büyüklüğünü düşününce burası o düşüncelerden sonra küçük, mütevazi bir ev görüntüsünde.. Ben burayı çok sevdim.

Kızıl Ordu'nun kurucusu olan ve önemli Marksist teorisyenlerden biri olarak bilinen Lev Troçki, Joseph Stalin ile girdiği siyasi rekabeti kaybedince tüm resmi görevlerinden alındı ve Sovyetler Birliği'nden sürüldü. Bu harita onun yaşadığı sürgün haritası..

1929-1933 yılları arasında Büyükada'da sürgün hayatı yaşayan Troçki, 1937'de Meksika'ya sığındı. Ancak burada Ramón Mercader isimli İspanyol bir Sovyetler Birliği ajanı, gazeteci kılığında röportaj yapma bahanesiyle Troçki'nin evine girdi ve buz baltasıyla Rus siyasetçinin kafasına vurarak ölümüne neden oldu.

Troçki'yi öldüren Mercader'e 1961 yılında Sovyetler Birliği Kahramanı madalyası verilmiş.

Fotoğrafı büyütüp bakarsanız Lenin ile birlikte Sovyet Rusya'yı kuran ekibin, Stalin gelinde ne oldukları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

Frida Kahlo Müzesi



Burası gizemli ve özgün bir sanatçının Frida Kahlo’nun eski evidir. Kocası Diego Rivera ile birlikte bu evde yaşamışlar. Müzede sanatçının kişisel eşyaları gösteriliyor - mücevheri, şövalyeler üzerinde tamamlanmamış tuvaller ve boyadığı stüdyoda duran tekerlekli sandalyesi. Frida Kahlo tablolarının yanı sıra müzede Meksikalı sanatçılar Jose Maria Velasco ve Jose Clemente Orozco’nun eserleri yer alıyor.

Orada iken yaktın bizi be Frida diye yazmıştım. Müze saat 11 de açılıyormuş. Girişte kuyruk olduğunu okuduğumuz için 11 olmadan kapısına vardık. Aman Allah'ım kuyruk ki ne kuyruk. Meksika demek Frida Kahlo demek, buraya gelmişken müze evini ziyaret etmeden dönmek olmaz dedik.. Dedik de bu kadarını hiç bekliyorduk. Tam 4 saat sürdü kuyrukta beklememiz. Kendi kuyrukta bekleme rekorumuzu yaptık ve ömür billah bir daha bu kadar kuyrukta bekleyeceğimi sanmıyorum. 


Kuyrukta beklerken kızartılmış çekirge ( ya da ben çekirgeye benzettim) satan seyyar satıcı.. Tadını merak etmedim, kızartma sevmem ben :)..











Başına gelmedik kalmayan Frida, geçirdiği tren kazasından sonra sakat kalmış ve yataktan kalkamamış. Annesi sıkılmasın diye yatağının tepesine yukarıdaki gibi aynalar yerleştirmiş. Bu yatakta uzun yıllar yatmaz zorunda kaldığından "en çok kendimi tanıyorum, o yüzden en çok tanıdığımın, kendimin resimlerini yaptım" demiştir.

 Nacional de Antropología Müzesi



Burası 1968 yılında kapılarını açmış ve dünyanın en büyük Antropoloji Müzesi olarak biliniyor. 26 sergi salonuna sahip, şaşırtıcı derecede çok güzel bir müze. Meksika’nın her tarafından toplanan eserler sergileniyor. Özellikle Maya ve Aztekler bölümü çok değerli eserlere sahip.





















Birbirinden ilginç binlerce eser var. Burada paylaştığım  fotoğraflar sadece küçük bir fikir versin diyedir.

Museo Nacional de las Culturas





Tesadüfen girdiğimiz bu müzede Türk fotoğraf sanatçısı Kamil Fırat'ın Anatolia adlı sergisini görmek hoş bir süpriz oldu.

Palacio Nacional




Meksika hükümdarı Hernan Cortes tarafından yaptırılmıştır. Ziyaretçilerin bugün görebileceği yapı 1693 yılında inşa edilmiştir. 1920’de binaya bir kat daha eklenmiştir. Ulusal Saray öncelikle öncelikle Diego Rivera’nın duvar kağıdı koleksiyonu ile ünlüdür. Duvar resimlerinde 1521’den 1930’lara kadar Azteklerden, İspanyollara, Fransızlara ve sonradan onlara başkaldırıya kadar tüm Meksika tarihi resmedilmiş. Hatta Meksika’nın geleceği bile resmedilmiş deniliyormuş. Meksika tarihinin önemli şahsiyetleri olan kral Moctezuma, Zapatista, Hidalgo, Juares Benito gibiler yanında Meksika’yı sömürgeleştiren İspanyol Cortez, Karl Marx, Lev Troçki gibi dünya şahsiyetlerinin çoğu duvarlara resmedilmiş. Aralarda karısı Frida'yı da eklemiş. Saraya giriş ücretsiz.






































Bu kadar haklı bir üne sahip devasa duvar resmi önünde fotoğraf çektirmezsek eksik olurdu!

Palacio de Bellas Artes

Mexico City nin simge yapılarından birisi. Dışarısı içerisinden daha güzel. İçeride duvarları daha çok ressam Diego Rivera'nın kocaman resimleri ile kaplı.



Binanın tam karşısındaki binanın üst katındaki  kafeden çektiğim güvercinli Güzel Sanatlar Sarayı..




Castillo de Chapultepec


1780-1990 yılları arasında Aztek kale alanına kurulmuş. Kale kentin en güzel panoramik manzaralarını sunmaktadır. Kaleyi çevreleyen bahçeler İmparatoriçe Carlotta tarafından kendisi tarafından tasarlanmıştır.










Kalenin sadece manzarası yok, içeride Ulusal Tarih Müzesi var. 

Museo de la Revolucion




Meksika devrimi anısına yapılmış bir anıt. Yukarıya asansör ile çıkılıp,yürüyerek iniliyormuş ama çok kalabalık ve çok kuyruk olunca çıkma şansımız olmadı. Aynı zamanda gelinlerin fotoğraf çektirdiği bir alan sanırım..

Palacio Postal


Şehrin tarihi postane binası. İçeriyi gezmeye izin vermiyorlar ama bu kadarı bile çok güzel.




Hastahane





Bir yanlışlık var herhalde ne hastanesi demeyin. Burası şehrin tarihi hastanesinin koridorları. Eski bir hastanesi var, ziyaret edebilirsiniz diye okuyunca, bi bakalım nasılmış dedik. Böyle bir yer..

Soumaya Müzesi
Özel mimarisi ile dikkat çekici bir müze. Müze ücretsiz. İçinden spiral şeklinde katlara ulaşılıyor. Resim heykel modern sanat ile ilgili değişik eserler sergileniyor. İçeride özellikle fildişi eserler ilgi çekici.








Museo del Tequila el Mezcal



Yüzlerce tekila ve mezcal çeşidinin sergilendiği bir müze. Asıl müze üst katta ve oraya çıkmak 60 Meksika doları, yani 15 lira gibi ama müzeyi gezenlere ücretsiz bir tekila, bir mezcal shot tattırıyorlar.












Çok fotoğraflı bir yazı oldu ama daha fazlada azaltmak istemedim, benden  ancak bu kadar.. Daha asıl kültür sanat başlığında Theotihuacan gezimizi yazmam lazım ama çok olacak, bari onu başka başlık olarak yazayım.