" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

HANNOVER - GÖTTİNGEN

26 Ağustos sabahı Bremen'den ayrılıp ara yollardan Hannover'e geldik. Ara yollardan diyorum çünkü Almanya'nın en güzel yerleri köyleri. Otoban yollardan basıp gidince o güzellikleri görme şansı olmuyor. 

Hannover'de şehir merkezindeki göl kenarında uygun yer bulup karavanı park ettik. Gölde yelkencilerin yarışları vardı. Bir süre onları izledikten sonra buranın muhtemelen en güzel binası olan Belediye binasını görmeye gittik. Binanın içi gezilebiliyor, içerisinden tepesindeki kuleye çıkılabiliyor. 




Hannover 12. yüzyılda kurulmuş . Daha sonra, 1714’te Hannover, Büyük Britanya ile kişisel bir birlik kurmuş . İngiliz Kralı aynı zamanda Hannover Seçmeniymiş. 1814 yılında Hannover bir Krallık olmuş . 1866’da Prusya, Hannover Krallığı’nı işgal etmiş ve Hannover şehri, Prusya eyaletinin başkenti olmuş. 1946’dan beri ise Aşağı Saksonya eyaletinin başkentidir

1947 yılında ise ekonomiyi canlandırmak için Hannover’da ilk ihracat fuarı düzenlenmiş. Bu fuar, daha sonraki birkaç yıl içinde Alman ekonomik mucizesinin simgesi haline gelmiş. Bugün bile Hannover Almanya'nın fuar merkezi olarak bilinir.











Hannover dili en iyi yüksek Almanca olarak kabul edilirmiş. Şehirde neredeyse hiç Lehçe konuşulmazmış. 17. yüzyılda burada en saf yüksek Almancanın konuşulduğu söylenirmiş.

Bunlar klasik bilgiler. Gelelim benim bu dil gözlemime. Arkadaş bu Almanlar neden, özellikle yüksek sesle konuşurken küfreder gibi konuşuyorlar. Hadi daha nazik söyleyeyim, kavga eder gibi konuşuyorlar. Gerçi aklımda kaldığı kadarıyla eskiden bir söz vardı. Kavga edeceksen Almanca, aşk konuşacaksan Fransızca, iş konuşacaksan İngilizce konuş denirdi. Hadi buna bir ekleme de yapayım. Çocuğa ninni söyleyeceksen Kore'ce konuşmalısın. Onlarınki de mıy mıy, mıy tam ninni gibi. Almanların ağızlarında sıcak patates varmış gibi konuşmalarını unutmuşum. Resmen öyle konuşuyorlar.

Hannover hareketli, güzel bir şehir. Muhtemelen gezilecek çok fazla yeri vardır ama karavanla romantik rotayı yapacağımız için hızımızı biraz ona göre planlamaya çalışıyoruz.  O yüzden yavaş yavaş aşağılara iniyoruz. .

Madem burası karavan ile gezimizden notlar, arkadaş karavanınız hiç arıza yapmadı mı diye sormayasınız diye yazayım ))

Son 2-3 haftadır Ducato karavanımda ilginç bir sıkıntı yaşıyorum. Sabah aracı çalıştırınca tık diye çalışıyor ama hiç gaz yemiyor. Gaza basıyorum, devir saati yerinden kıpırdamıyor. 1-2 dakika öyle biraz sarsıntılı çalışmasını bekleyince yavaş yavaş gaz yemeye başlıyor ve normale dönüyor. Sonrası gün içindeki durdurup çalıştırmalarda hiçbir sıkıntı olmuyor. Son bir haftadır çalıştırmadan önce 3-4 defa kontağı açıp kapatıyorum. Mazot filtresi değiştirince filtre dolsun diye öyle yapılır ya, onu yapıyorum. Sonra çalıştırırken ayağım gaza basılı tutuyorum ve sıkıntısız çalışıyor. Karavanın çekişi sanki biraz azaldı gibi ama ona çok emin değilim.
Şimdii. Bu sıkıntı için önce Hamburg'da bir Türk tamirci arkadaşa gittim. Bir şey anlamadı. Mazot filtresini değiştirelim bari dedim. Parçacılarını aradılar, orada yokmuş. İnternetten bulduk, fiyatı 120 Euro, istersen getirtelim dedi. Dedim hem çok pahalı hem de bekleyecek zamanım yok. Aslında baktım ustalığı benden kötü, müsaade istedim.
Tavsiye üzerine Bremen'de yine Türk bir tamirci arkadaşa gittim. Arkadaş iyi usta, iyi bir arkadaş ama bu arabalar konusunda zayıf. Şikayetimin nedeni konusunda hiçbir şey anlamadı. Artık mazot filtresini bari değiştirelim dedim. Fiyat sordu, 60 Euro. Yaw dedim bunlar bizim memlekette en fazla 350-400 lira, yani 10-15 Euro. Eee, burası Almanya, işine gelirse. Yapacak bir şey yok, en azından bir olasılığı denemek için filtreyi değiştirdik. Bu sabah baktım aracın çalışma sıkıntısında değişen bir şey yok. 60 Euro'ya test yapmış olduk.
Bozuk mazot almış olabilirsiniz dediler. Arkadaş bu şikayet Norveç'te başladı. Eğer buralarda da bozuk mazot oluyor ise insanlığa geçmiş olsun.

Demem o ki.. Karavan ile Avrupa'ya çıkarken, yahu ne olacak, bu arabalar zaten Avrupa arabası, istediğimiz parçayı buluruz demeyin. Parça bulmak bile zor da, bulunca cüzdanı boşaltıyorlar. Bilginiz olsun.

İşte bugün konaklama molası verdiğimiz Hildesheim kasabasında, bu arıza için uğraştım. Türkiye'den konuştuğum bir usta gaz kelebeği arızası, orayı söküp temizleyin düzelir dedi. Söküp temizleyin demesi kolay da, yapması kolay mı? Ben usta değilim, malzemem yok.. Baktım başka çarem yok gibi, biraz uğraştırdı ama söküp, temizledim. Sonuçta elde var sıfır. Hiçbir değişiklik olmadı. du bakalı ne çıkacak!

Hildeshim'de göl kenarında ücretsiz bir karavan parkında kaldık. karavan ile uğraşmaktan şehri çok fazla gezemedik ama küçük sevimli bir yer. Unesco tarafından korunan eski bir evleri var.












27 Ağustos günü öğleden sonra Göttingen'e geldik. Bugün pazar olduğu için sokaklar çok sakindi. Karavanı geçici olarak bir yere park edip, yürüyerek şehir merkezini gezdik. Dikkatimi çeken şey her tarafın Arap felafelci dükkanı dolu olması oldu. Bu da gösteriyor ki burası küçük bir Arap Cumhuriyeti olmuş. Çocuklara yönelik bir bir sokak pandomim gösterisine denk gelince, biraz onu izledik. Sonrası şehir merkezine yakın göl kenarındaki ücretsiz karavan parkına gidip, orada geceledik.

Yarın Kassel'de görüşmek dileğiyle..