" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

ALMANYA ROMANTİK YOL 2 (ROTHENBURG-AUSBURG)

 


3 Eylül Pazar günü sabahı Rothenburg'dan yola çıktık. İlk durağımız Feuchtwangen kasabası oldu. Pazar olduğu için olsa gerek sokaklar bomboştu. Kasaba girişindeki karavan parkına karavanı bırakıp, merkezine doğru yürüdük. Kilisenin de olduğu alanda iki tane kafe vardı. Onlardan birisinde Türkler vardı ve sanıyorum Türkler işletiyordu. Zaten gördüğümüz 3 kişiden birisi Türkçe konuşuyordu. Etrafı biraz dolaşıp, karavan geri döndük.

Feuchtwangen kasabasında fotoğraflık fazla bir şey yok ama yine de iki tane ekleyeyim de üzülmesin garibim ))


















Sonrası geldiğimiz Dinkelsbühl, hem Romantik Yol’un hem de Almanya’nın en iyi korunmuş Ortaçağ Kasabalarından birisi olarak kabul ediliyormuş. Eski şehir çok güzel korumuş bir kalenin içerisinde. Burada bir tane bile yeni, modern dediğimiz yapı yok. Tamamen eski yapılardan oluşuyor. Hepsinin de renkleri başka başka olunca ortaya şirin bir kasaba çıkmış. Kalenin girişinde çok uygun ücretsiz bir park yeri bulunca, çok fazla yorulmadan yürüyerek her tarafını gezme şansımız oldu. Çok fazla turist grupları vardı. kale surlarını dolaştık, güzel bir dondurma yedik. Kale dışındaki göletin çevresi de ayrıca güzeldi. Gecelemeyi burada park ettiğimiz yerde yaptık.




4 Eylül günü ilk durağımız Nördlingen oldu. Burası da küçük kasabalardan birisi. Kale içerisindeki kiliseyi ve etrafını gezdik. Belediye binası güzeldi. Eski evlerin her tarafında çiçekler olması kasabaya güzel bir hava vermiş. Ama hepsi bu kadar. Biz yolumuza devam!








Romantik rotanın pek romantik olmayan kasabalarından daha birisindeyiz. Burası Harburg kasabası. Kasabanın girişindeki nehir kenarında, tam kalenin karşı hizasında ücretsiz karavan park var. Karavanı oraya bıraktık ve buranın tek görülmesi gereken yeri, Harburg kalesine yürüyerek çıktık. Kalenin kendisinden çok, oradan kasaba manzarası daha güzel. Kale yürüyüş yolunu turistik hale getirebilmek için çeşit çeşit dantellerle süslemişler. Yorgun olunsa konaklamak için uygun dinlenme yeri ama bizde henüz yorgunluk olmadığı için yola devam edelim dedik. Nede olsa yolumuz uzun, gençliğimiz var, heyecanımız yüksek ))..




Yolumuz üzerindeki Donauwörth şehrine uğradık. Etrafı biraz gezdik ama bizi cezbedecek fazla bir şey göremedik. daha çok günümüz popüler markaların mağazaları ve restoranlar dolu bir merkezi vardı. Evlerin rengârenk olması ve beyaz kilisesi güzeldi. 

Burada gördüğümüz bir Antepli dönerci ile biraz sohbet ettik. Bildiği iyi bir usta olup olmadığını sordum. Bize Kargın Otomotiv'in adresini verdi. Böylece sizlere uzun bir, sefil karavancı araba arızası yazısı okumak düştü ))


Daha önce yazmıştım. Karavan sabahları tık çalışıyor ama gaz pedalına basınca hiç tepki vermiyor diye. 1-2 dakika aç kapat filan yapınca gaz yemeye başlıyor. Son günlerde gaza basılı halde marşa basarsam gaz yediğini ama gazdan ayağımı çektiğim an yeniden gaz yemediğini fark ettim. Bende gaza basarak marşa basıyorum ve bir süre öyle çalıştırınca daha erken kendine geliyor. Bu arada iki defa yandaki karavancılardan fırça yedik. Başımı şişirdin işareti yaptılar. Aslında en fazla 2 dakika sürüyor ama burası Almanya..
Türkiye'den pek çok usta ile konuştum ama çözüm bulamadım.
Mazot geri kaçıyor olabilir diye sabah mazot filtresi çıkışına çek valf bulup taktım. Çek valf 10 euro, ufak o kıytırık 2 kelepçe 5.5 Euro. Çek valf hortuma kalın gelince, onu takmak beni epey uğraştırdı. Yine de içime sinmeyince burada dönerci arkadaşın söylediği ustaya gittim. Derdimi anlatınca bilgisayara bağladı ve sorunun gaz pedalında olduğunu söyledi. Beyin pedalı geç algılıyor. Muhtemelen sabah araç soğuk olduğu için de gaza basınca geç tepki veriyor dedi. Değiştirelim dedim, öyle hemen olmaz, sipariş vereceğiz 3 günde ancak gelir ama bence bu seni yolda bırakmaz, Türkiye'de hallettirirsin dedi. Buralarda başka yere de gitme, parçası, işçiliği, beyine tanıtması filan en az 1000 Euro'nu alırlar dedi. Usta sensin, tamam dedim. O içime sinmeyen çek valfin bir küçüğünü taktı. Küçüğü hortumu rahat girdi tabi. Asya tarafında çok bozuk mazot kullandık, bana yakıt sistemi temizleyici tavsiye et defim, gitti odasından bir mazot katkısı aldı geldi, en iyisi bu, al diyerek verdi. Sonunda borcumu sordum, borcun yok, yolun açık olsun dedi. Yaw en azından parça ve katkı parasını al dedim. Olmaz, güle güle dedi. İyi insan, iyi niyetli usta diye kartvizitini paylaştım. Yolunuz neyin düşerse diye. Haa, bu arada Arkadaş hemşerim sayılır, burada doğup büyümüş ama özünü kaybetmemiş. Ne de olsa Karadeniz'li, Samsun'lu ))


Tüp fotoğrafı da neyin nesi demeyin. var tabi ki bir sebebi.. Tamircide oyalanınca biraz akşama kaldık. Dedik artık konaklama molası verelim ve yakındaki Rain kasabasında görünen ücretsiz Karavan Parka geldik. Türkiye'den yola çıkmadan yedek tüple çıkmıştık. Rusya'da bitmeye yakın doldurduğumuz tüp burada ancak bitti. Yani 6 ayda 2 tüp kullanmış olduk. Boş tüpü boşuna taşımayayım, zaten bagajda yer yok diye şimdiki kaldığımız karavan parkın çöpüne koydum. Karavanda ortalama tüp tüketimi hakkında da bilgi olsun istedim.







5 Eylül günkü artık Ausburg'dayız. Bir birine benzeyen, neredeyse aynı kasabaları hızlı geçtiğimiz için Romantik yolun yarısına erken gelmiş sayılırız. Ama zaten pek çok gezi yazısında Romantik yolun tamamı için 3-4 günlük sürenin yeterli olacağı yazıyor. Öyle bakılırsa yavaş geldiğimiz bile söylenebilir.

Ausburg'a Sabah 9 gibi gelip, karavanı nehir kenarında bir yere bıraktık.  Gezmeye başlayınca etrafta o kadar çok Türk dükkanı, özellikle dönerci ve tatlıcılar olduğunu görünce kendimizi Türkiye'de herhangi bir şehirdeymişiz gibi hissettik. Eski şehir merkezine doğru yürüdükçe sokak aralarında, evlerin altlarındaki sular dikkati çekiyor. Tabi ki Venedik ile kıyaslanamaz ama bazı görüntüler orayı anımsatıyor. 

Ausburg, Bertoh Brecht'in şehri. Burada onun yaşadığı ev müze haline getirilmiş. Kişisel eşyaları ve karikatürleri, kitapları sergileniyor. Kitaplar arasında Türkçeye çevrilmiş Sosyalist Gerçeklik ve Toplum adlı kitabı da vardı.

Ausburg büyük bir şehir. Belediye binasının olduğu ana merkezi ve etrafını gezdik. Açıkçası bize çok sevimli gelmedi. Dedik bu Romantik muhabbete bir günlük ara verelim ve bu kadar yakınına gelmişken gidip Münih'i de görelim. 

Münih merkezde karavanı park etmek sorun olabilir diye, Münih'e 40 km kadar kala bir Karavan firmasının ücretsiz karavan parkında konakladık. Karavan firmasının  yanında olunca onların karavanlarını da yakından görme şansımız oldu. Yukarıdaki video orada çektiğimden de.. Onlarınkiler ile bizimkileri kıyaslamaya kalksam moraller bozulur diyeceğim ama zaten bütün dünya bildiği için, bozulmaz..

Burada çekme karavanları ile İzmit'ten Paris'e kadar gidip, geri dönüşte olan güzel bir aile tanıştık. 

Artık Münih'te görüşürüz..
Beni özleyin anacııığııımm,baaayyy ))