Perşembe

30- SAMARA / RUSYA

 

27 Haziran günü Kazakistan Oralsk şehrinden yola çıkıp Rusya'nın Samara şehrine geldik. Samara'ya gelip de Lada Samara'dan bahsetmezsek olmaz.Dünyada otomobil fabrikalarıyla ilgilenen bir heyet Mercedes fabrikasına gitmiş ve fabrikayı gezmişler. Gezerlerken kocaman fabrikanın içinde bir baraka görmüşler ki içerisinde kedi dolu. Bunların burada ne işi var diye sormuşlar. Fabrika yetkilileri bunları kalite kontrolünde, kedileri gece fabrikadan giderken arabaların içine koyuyoruz ve bütün kapıları ve camları kapatıyoruz, sabah geldiğimizde kedi ölmüşse bu arabanın bir özürü yok, demek ki içeriye hava girecek kadar bile hata , delik yok deyip satışa çıkarıyoruz demişler . Heyet vay be arabaları gerçekten kaliteli deyip fabrikadan ayrılmışlar.

Heyet bir süre sonra Lada fabrikasını geziyorlar. Gezerlerken birden bir baraka görüyorlar bir de bakıyorlar ki içinde kedi dolu. Bunlar nedir diye soruyorlar ve fabrika yetkilileri bunları biz kalite kontrolde kullanıyoruz, gece fabrikadan giderken kediyi arabanın içinde koyuyoruz ve bütün camları kapıları kapatıyoruz, sabah geldiğimizde kedi kaçacak delik bulamayıp arabanın içinde yaşıyorsa araba kusursuzdur deyip satışa sunuyoruz diyorlar.
İşte bu fıkra koca Lada'yı Türkiye'de bitirdi. Oysa ki buralarda çok lüks sayılacak Lada modelleri var. Biz hâlâ Samara'da kaldık. Lada'nın merkezi buraya çok yakın Tolyatti diye bir şehirdeymiş ama eski şehir burası olduğu için Samara adını vermişler. Pek çok dünya markası firmanın kendi ülkelerinin şehir isimlerini verdikleri gibi.




Bugün son dört ayın en kolay sayılacak kapı geçişini yaptık ama yine de gümrük geçişi ve yol yordu. Volga nehri kenarında uygun yer bulup konumlandık. Baktım insanlar nehir kenarında güneşleniyorlar, bazıları nehirde yüzüyor.. zaten yolda yorulmuşuz, dedim Rus olmasak da buz gibi nehirde yüzmeyi deneyelim. Suya girdim ama çok soğuk olmasının yanında çok kirli, bulanık bir suyu var. Yani ki yüzmelik değil, girdim mi girdim!






Samara, Volga Federal bölgesinde bulunan Samara Oblastının başkentidir. Volga ve Samara nehirlerinin birleştiği yerde, Rusya'nın Avrupa bölümünde yer alıyor. Volga nehrinden gün batımı fotoğrafları çektim. Çok geniş bir nehir olduğu için güneş sanki denizden batıyor gibi görünüyor.




























Samara, eski Rus taş binalarının, aralarda bazılarının cumbalı olduğu olduğu ve çok geniş caddeleri olan bir şehir. Yaya trafiğine kapalı Leningrad caddesi yürümek, etrafı seyretmek için çok güzel. Şehrin ana kalbi buralar gibi duruyor.


Burada Tolstoy'un yaşadığı evi ziyaret ettik. Girişinde elinde anahtar olan bir Pinokyo heykeli olan müze evin içerisinde daha çok resimler var ama bahçesi güzeldi. İki katlı ev Tolstoy'un karısının ailesinden kalmış. Şanslı adammış ))


Samara, şehrinde ilgin bir yerin önündeyiz. Burası Stalin'in gizli sığınağı.
1991'de Moskova'nın 1000km güneydoğusundaki Volga nehri üzerinde yer alan Rusya'nın Samara şehri sakinleri, Stalin’in 1942 den beri sığınaklarından birinin şehirlerinin altında saklı olduğunu keşfetmişler. 1935'te Bolşevik bir liderin onuruna Kuybyshev olarak yeniden adlandırılan Samara, Moskova'nın Alman Ordusu'nun eline geçmesi durumunda SSCB'nin ikinci başkenti olarak belirlenmiş. Sığınak, 24 saat gizlice çalışan 800 mühendis ve 2.900 işçiden oluşan bir ekip tarafından dokuz ayda inşa edilmiş. Genel kanı, inşaat ekibinin sığınağın tamamlanmasından sonra öldürülen hükümlülerden oluştuğu yönünde, ancak henüz bir kanıt bulunamamış. İşçilerin ve iş makinelerinin mahalleli tarafından nasıl görülemediği ise hala bir muamma.
Sığınak 37 metre derinliğinde olup, 12 katlı bir binaya eşdeğerdir. Zamanın diğer sığınaklarıyla karşılaştırıldığında, bu en deriniydi. Hitler'in Berlin sığınağı sadece 16 metre derinliğindeydi. Bağımsız hava geri dönüşüm sistemi ve elektrik santrali, keşfedildiğinde hala çalışır durumdaydı. Sığınak, bir hava bombasının doğrudan isabetine dayanabilir. Hava geçirmez olabilir ve içindekiler 5 güne kadar yaşayabilirdi.
Stalin hiçbir zaman sığınakta kalmaya ihtiyaç duymadı. Bulunduğu 1991 yılına kadar Samara vatandaşları için bir sır olarak kaldı ve daha sonra müzeye dönüştürüldü. Bizim burada olduğumuz zaman diliminde sığınak ziyarete kapalı olduğu için maalesef içini görme şansımız olmadı.








İki günlük Samara molamızın, gezimizin son atraksiyonu Volga nehrinde tekne turuna katılmak oldu. Gün batımını daha iyi görebilmek için özellikle 20.15 deki turu tercih ettik. iyi de etmişiz. Güneşin batışının Volga nehri üzerinde yarattığı renkler görmeye değerdi. Ayrıca nehirden görünce bir daha anladık ki Samara gerçekten büyük ve güzel bir şehirmiş.

Artık sabahı bekleyip, yola çıkma zamanı.. yollarda görüşmek dileğiyle

Çarşamba

31- KAZAN - TATARİSTAN / RUSYA

 

29 Haziran sabahı Samara'dan Kazan'a gitmek için yola çıktık. Yolun yarısında bir tabela " Tataristan Cumhuriyetine Hoş Geldiniz". Durmaya uygun bir yer olmadığı için durup fotoğraf çekemedim ama böylece Tataristan'a girmiş olduk. Üstelik artık Türkiye ile aynı saat dilimine de girmiş olduk. Şimdi Bolgar şehrinde konaklıyoruz. Çünkü burası cidden önemli bir yer. Önce biraz bilgi toparlayalım..
Sovyetler Birliği’nin dağılması sürecinde Tataristan 30 Ağustos 1990 tarihinde bağımsızlığını ilan eden ilk cumhuriyettir. Ancak 15 Şubat 1994’te ilan ettikleri Tataristan Cumhuriyeti’nin 3,5 yıl boyunca hiçbir devlet tarafından tanınmaması yüzünden bağımsızlık ilanını geri çekip Rusya Federasyonu’na yeniden katılmış. Yoksa şimdi Özbekistan, Kırgızistan gibi bağımsız bir ülkede olacaktık.
Bulunduğumuz Bolgar şehrine gelince.. 10.yüzyılın başında şehrin hanı Almuş, gücüne güç katmak ve dağılan Bolgar kabilelerini birleştirmek için Bağdat'tan elçiler çağırmış. Gelen elçiler yüzünden 12 Mayıs 922’de şehrin merkez meydanında yeni bir dinin kabulü ilan edilmiş. Bu din şimdiki din, İslam..

Böylece Rusya topraklarında İslâm dinini ilk kabul eden Bolgarlar olmuş.






6.yy da Hazar Türkleri tarafından kurulmuş olan Hazar İmparatorluğunun yıkılması ile batıya ve kuzeye göç eden Kıpçak boyuna dahil Türk kavmi, Bolgar Kağan Asparuk komutasına girerek Bolgaristanı oluşturmuşlar. Bugün gezdiğimiz yer Bolgarların yaşadığı tarihi mekanlar. Çok geniş bir alanda Arkeoloji müzesi, tarih müzesi, Mimarlık müzesi ve Ekmek müzesi var. En büyük Kuranı-ı Kerim buradaki, şimdilerde müze olarak kullanılan Camide bulunuyor.

Zaman içerisinde yıkılan Cami ve minaresi yeniden yapılarak turizme açılmış durumda. Cami minaresi ile Kilise minaresinin yan yana olan görüntüsü çok güzel. Buradaki Kilise de sadece müze olarak kullanılıyor. Bu tarihi alanın önündeki Volga nehrinin manzarası da çok güzeldi.


Rusya'daki en güzel camilerden biri olan ve şimdi parkında geceleyeceğimiz Beyaz Cami buradadır. 21.yüzyılın başlarında inşa edilmiş Ak cami yani Beyaz cami, İslâm ülkelerinin birçok dini yapısını andırmakta. Kul Şerif Cami adıyla da anılan bu yapı; Taç Mahal'in bir benzeridir . Sadece minareleri, Medine’deki Peygamber camisinin minarelerinin tam bir kopyasıymış.





Caminin hemen yanında ekmek müzesi var. Daha doğrusu ekmek yapımı için tarladan fırına ne gerekiyor ise onların sergilendiği bir müze. Olukça geniş bir alanda, güzel bir bilgilendirici müze olmuş.



Bugün Rusya'nın en büyük şehirlerinden birisi olan Tataristan'ın başkenti Kazan şehrindeyiz. Öğle üzeri geldik ve futbol severlerin bileceği Rubin Kazan stadının otoparkına yerleştik. Tam karşımızda Kazan Kremlini olduğu için gezimize oradan başladık. Burası bakımlı, temiz, düzenli bir yer. İçeride; Müze Binası, Kazan’ın simgelerinden yakın zamanda yapılmış “Kul Şerif Camii” biraz ileride Meryem Ana Müjde Kilisesi ve en enteresanı Süyüm Bike (Sevim Sultan) minaresi var.
Minarenin enteresanlığı Kremlin’in içinden bakıldığında sağa doğru eğilmiş olması. Tıpkı Pizza Kulesi gibi. Gece ışıklandırılmış hali de çok güzel.
Süyüm Bike prensestir. Sefa Geray’ın hanımıdır. Sefa Geray ölünce, oğlu tahta çıkamayacak kadar küçük olduğundan, halkın isteğiyle tahta çıkmıştır (1549). İvan Gazanıy (Korkunç Ivan) Kazan’ı alınca kendisiyle evlenmek istemiş. O da, 7 gün içinde bir minare inşa ederse, onun teklifini kabul edeceğini belirtmiş. 7 katlı minare, 7 günde inşa edilince, eğri olduğu görülmüş. Süyüm Bike Sultan minareyi ziyarete gittiğinde, üstten atlayarak intihar etmiş. Kısa videoda anlatmaya çalıştığım üzere burası İtalya'daki eğik Pisa kulesi ile kıyaslanıyormuş.
1552’de Rus Çarı Korkunç İvan, Kazan’ı alınca, burada bulunan camiyi yaktırarak şimdiki camiye ismini veren Kul Şerif ve öğrencilerini şehit eder. 1996 yılında yeni ve göz kamaştırıcı mimarisiyle tekrar inşa edilir ve Kul Şerif Camii ismi verilmiş. Başka bir bilgi, Camiyi bir Türk şirketi yapmış.
Kazan 2014 yılı bilgilerine göre en hızlı gelişen turizm alanları sıralamasında her yıl 1.000.000’dan fazla turistin ziyaret ettiği şehir olarak Avrupa’da 3. Dünyada ise 8 sıraya girmiş. Benim gözlemlerime göre rahatça söyleyebilirim ki, kafalardaki güvenlik ve bilinmemezlik endişeleri olmasa dünya insanları gezip, görmek, eğlenmek için buralara akın akın gelirler. Demokrasi, adalet ve özgürlük turizmin de olmazsa olmazı. Olmayınca olmuyor işte!..







Meşhur Bauman caddesini gezdik. Bir an için Rusya'da olduğunuzu unutursanız Avrupa'nın en güzel caddelerinden birisinde olduğunuzu düşünürsünüz. Başka nasıl tarif edebilirim.




Burada ilginç bir yeri ziyaret ettik. Kazan'da bulunan Tüm Dinler Tapınağı.. Tarihsel süreçte Kazan dinlerin birleştiği bir şehir olmasından dolayı olsa gerek, Kazan'lı sanatçı ve iş adamı İldar Hanov tarafından başlatılan proje, 1992 yılında başlamış ve halen yapımına devam ediliyormuş. Tanıtım bilgilerinde dünyada başka bir örneği olmayan bu tapınağın içinde Sinagog, Cami, Kilise ve Budist tapınağı dahil 16 dine ait bölümler bulunduğu yazıyor. Fotoğraflar ve kısa videolar ile tanıtmaya çalıştım ve benden bu kadar.. 16 din say deseniz ben sayamam, ama vardır herhalde..

























Kazan şehri kazan nehri ile Volga nehrinin birleştiği yerde kurulmuş. Rusya'nın bütün büyük şehirleri gibi nehir kenarında kurulması gibi. 3.yy dan itibaren çeşitli Türk devletlerinin hakimiyet sahasına girmeye başlayan bu bölge, Altın Ordu devletinin dağılmasından sonra 1437 yılında kazan hanlığının başkenti olmuş.552'de Rusların eline geçmesi ile camiler ve Han Saraylar ortadan kaldırılmış. Ruslar işgal edince dinini değiştirmeyenler şehir dışına çıkmışlar. Çariçe 2. Katerina'nın Kazan'ı ziyareti sırasında Tatar'lar ondan Şehirde bir cami yapılmasını istemişler. O zaman Mercani camisi yapılmış.






Bugün çektiğim Kazan fotoğraflarından bazılarını da paylaşarak Kazan muhabbetini bitirelim. Yarın Moskova yoluna devam edeceğiz. Kazan gerçekten güzel bir şehirmiş. Kültürü ve geçmişi ile diğer Rusya şehirlerinden farklı olduğunu gösteriyor.
Bu arada her şehirde Karadenizli bir hemşerimi buluyor olmam yine, yeniden gösteriyor ki biz dünyanın her yerindeyiz. Burada da 10 yıl önce Alanya'da tekne kaptanı iken Tatar bir hanım ile evlenip, sonrasında gelip buraya yerleşmiş Ordu'lu bir arkadaş ile tanıştım. Burada kasaplık yapıyormuş. Tekne kaptanlığından kasaplığa ne ilginç hayat hikayeleri var . Hatta uyarsa yarın dükkanına uğrayıp et alacağız. Yalnız eşi bile Tatar olmasına rağmen "dikkat edin Tatar satar" diye bir söz var demeseydi iyiydi..

Devam edecek....