" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

ŞANLIURFA

urfa
Kaldığım otelin terasından çektiğim Şanlıurfa gece manzarası çok şeyi özetliyor. Doğal nüfus zaten ortalamanın üzerinde olan bu bölgemizde,son yıllarda özellikle Suriye'den gelenler sayesinde oldukça kalabalık, büyük bir şehir olmuş. Büyük şehir olmak düzgün, düzenli şehir olmak olmadığını en iyi burada görmek mümkün. Urfa gezisini araya başka geziler girince, biraz gecikmeli olacak ama yine de paylaşmak istedim.
urfa
urfa
urfa

Urfa'dan bahsederken kuşkusuz ilk önce Balıklıgölden başlamak gerekiyor.150 metre uzunluğunda,30 metre genişliğinde ve derinliği civarındadır. İçinde efsanelere konu olan sazan türü balıklar bulunmaktadır. Bu balıklara halk tarafından saygı gösterilir ve yenilmez. Rivayete göre Hz. İbrahim ateşe atıldıktan sonra bir mucize gerçekleşir ve ateş suya, odunlar balığa dönüşür. Bu mucizenin gerçekleştiği mekanın Balıklıgöl ve çevresi olduğuna inanılır.Burası göl kadar aslında şehrin nefes alınacak en büyük parkı olduğu için, sürekli kalabalık.
urfa

urfa













urfa

urfa
Balıklı gölün karşısındaki tepede kale bulunuyor. Buraya çıkarken çifte mağaralar var. Bu mağaralar bu gün kafe olarak kullanılıyorlar. orada çay içelim dedik ama bardaklar sanırım gördüğüm en kirli bardaklardı, içmeyi gözümüz ve midemiz kabul etmedi. Ama zaten çok hijyen sıkıntınız var ise,bu bölgede epey sıkıntı çekersiniz. Ben bile içemediysem, düşünün artık. Kalede içerik olarak pek bir şey yok, sadece yüksek bölgeden, paylaştığım şehir manzarası izlenebiliyor.
urfa
Kalenin arka sokakları ise tam bir fakirlik bölgesi. Dik bir yamaçta kurulmuş mahalle, dar, bakımsız sokakları ve evleri ile acınası durumda. Bura da fotoğrafladığım iki sevimli çocuk.
urfa
Urfa merkezde bol miktarda ciğerci var. Bol soğanlı ciğer sevenler için, bulunmaz fırsat. Hatta o kadar ciğerci ve ciğer tüketimi var ki, insan bu kadar ciğeri nereden buluyorlar diye düşünmeden edemiyor. Bu arada künefeyi çok seven birisi olarak, Urfa'da yediğim künefe ile hayal kırıklığı yaşadığımı söyliyeyim. Ciğercilerin yakınında, Urfa'nın en iyi künefecisi olarak tarif edilen yerde yemiş olmama rağmen.
urfa
Sokakta gezinirken camda ki yazı gözüme ilişiyor “Urfa’nın en güzel Şıllığı bizdedir”. İçeriye girip soruyorum,bu nedir diye? Öyle ya şıllık bildiğimiz argoda 'hafif meşrep' kadın değil miydi? Şıllık meğerse buraya özgü bir tatlı imiş. Şıllığın tadına bakmak şart oldu..


Hamur kalınca yufka gibi açılmış, yarısı alt kısma,ortaya ceviz doldurulmuş diğer yarısı üst kısmına konmuş,üzerine de fıstık serpiştirilmiş. Sıcak üzüm pekmezi dökülüp, dilimlenmiş bir tatlı.Sıcak olarak servis ediliyor. Hamur tadı yinede baskın ve fazla tatlı olduğu için ben pek sevemedim, ama memleketin böyle 'şıllık' bir tatlısı da varmış,öğrenmiş olduk..

urfa
Urfa'da eski konaklar tadilat yapılınca çok güzel eserler ortaya çıkmış. Yukarıda ki fotoğraftaki de eski bir konağın otel haile dönüştürülmüş olanlarından. Hizmet ve hijyen sorunu olmasa aslında bunların, yurt dışında ki dünyaca ünlü butik otellerden hiç bir eksiği olmaz. ama Urfa'da olunca maalesef böyle..
urfa
urfa
urfa
Harran, Şanlıurfa'ya gidince mutlaka gezilecek yerler listesinde bulunuyor. Hz. Adem’in cennetten kovulduktan sonra Dünya’ya geldiği yer olarak bilinen Harran; kalesi, evleri, Anadolu’da kurulan ilk üniversiteye sahip olması ile Urfa gezisinde kesinlikle  görülmesi gereken adreslerden birisi. Evlerin sayısı çok olup, bunlar da tamamen turistik hale getirilmiş olsa da, yine de görmeye değer.
urfa
Harran kalesini gezdirmek isteyen çocuklar, ezberledikleri 3-5 cümle ile birçok dilde anlatmaya çalışıyorlar. Karşılığında vereceğiniz 1-2 lira ile bile mutlu oluyorlar. 
urfa
Göbeklitepe; İnsanlığın gezici hayattan yerleşik hayata geçtiğinin ilk izlerinin bulunduğu, ayrıca şu ana kadar bulunmuş en eski tapınağın bulunduğu tepe, piramitlerinden dahi 6000 yıl kadar önce inşa edilmiş. Tarihin en eski taş resimleri de ayrıca bu tepede bulunmuştur. Buradaki kazı çalışmaları sonuçlanınca insanlık tarihinin yeniden yazılacağı ifade ediliyor. Turizm açısından ise belki de tüm Türkiye'ye gelen turist sayısı kadar insanın, burayı görmeye geleceği iddia ediliyor. O derece önemli bir kazı alanı olduğunu aklınızda bulundurun derim
urfa


urfa


urfa
Şanlıurfa gecelerinin olmazsa olmazı sıra gecesi muhabbeti. Şehirde sıra gecesi yapılan çok mekan var. Benim anladığım eskiden çok daha kaliteli, kuralları olan, daha keyifli muhabbetler olurmuş. Ben iki akşam gittim. Çok beğendim diyemem. Tam bir müşteriyi kazıklama, yolma ritüeline dönmüş. Yemekler çok kalitesiz. Urfa gibi kebabın memleketinde tavuk köftenin şiş halini ilk defa burada tattım. Sadece tattım zaten, yenecek bir şey değildi. Orta yerde çiğ köfte yoğurup, ikram ediyorlar ama, köfte beklemekten kurumuş, en az 3 günlük. Davulcu yada zurnacı 10 dakika geçmeden tepenize bitiyor, bahşiş almadan da gitmiyor. Aklınızda bulunsun, giderseniz yanınızda bolca  5 -10 tl gibi ufak para bulundurun... Bu kadar kötü anlatınca gitmekten vazgeçmeyin. Hele benim gibi bir türkü sever iseniz, türkülerden çok keyif alırsınız. Aslında hayatımızda ne çok Urfa türküsü varmış, şaşırmadım değil.

Tarihi binaları, camileri, medreseleri ile Urfa farklı bir şehir. Her yeri olduğu gibi, en az bir defa gidip görmeyi fazlası ile hak ediyor. Bir defa gezip, görmek zaten yetiyor. Kebap yemek istiyorsanız Antep'e defalarca gidebilirsiniz..

BİRECİK KELAYNAK İSTASYONU

birecik kelaynak istasyonu
Nesli tükenmekte olan  sembolü Kelaynak'lardır.Bu az bulunan iyi insanlar için, Kelaynak'lar gibi, koruma altına almak almak lazım diye de o yüzden söylenir. İşte bu Kelaynak'ları dünya da koruma altına alan iki önemli merkezden birisi Türkiye'de Urfa Birecik'te bulunuyor. Bölgeyi gezerken, hele ki yanımızda da iki tane kelaynak varken, buraya gitmemek olmazdı.

Nuh Peygamberin bereket sembolü olarak “Tufan”da gemisine aldığı Kelaynaklar geçmişte Türkiye’den Kuzey Afrika’ya, Arap Yarımadası’ndan Fas’a kadar çok geniş bir bölgede ürerlermiş. Fakat avcılık, üreme alanlarında rahatsız edilmeleri, yaşam alanlarının değişmesi ve beslenme alanlarında kullanılan zirai ilaçlar dan zehirlenmeleri sonucunda sayılarında ciddi azalma ve dağılım gösterdikleri alanlarda daralma meydana gelmiştir. Bugün, kelaynaklar nesli tükenmekle karşı karşıya olan kuş türlerinden birisidir. Kelaynaklar dünyada sadece Nil Vadisi’nde ve Birecik’te bulunmaktadırlar.

Kelaynakların başında tüy olmaması, isminin ‘Kelaynak’ olmasına nedendir. Boğazı ve gagası erişkinlerde koyu kırmızıdır.  Bu kuşların en önemli bir özelliği de “tek eşli” olmaları, eşlerine çok sadık olmalarıdır. Öyle ki eşi ölen bazı Kelaynak kuşlarının yemeyi içmeyi terk edip, yada kendini kayalardan aşağı bırakarak intiharı seçtikleri çok görüldüğü söylenmektedir. Birecik'te ki İstasyonda görevli arkadaş bunu çok matah bir şeymiş gibi heyecanla anlatmıştı! Birecik’te 110 adet, Fas’ta iki koloni halinde 350 adet ve Avrupa ile Amerika’daki hayvanat bahçelerinde Fas orijinli 1000 adet Kelaynak kuşu bulunmaktadır. Fas orijinli Kelaynaklar yerleşik olup, sadece Birecik Kelaynakları göçmen kuş özelliğine sahiptir.

Aşağıda bizim gezi ekibinde ki Kelaynakları da görmektesiniz. :)  Kendileri Kuzenlerim Hasan ve Aziz olmaktadırlar...
birecik kelaynak istasyonu

birecik kelaynak istasyonu


birecik kelaynak istasyonu

birecik kelaynak istasyonu

birecik kelaynak istasyonu



HALFETİ
halfeti urfa
Urfa taraflarına gezmeye giderseniz, programınıza mutlaka eklemeniz gereken yer Halfeti olması gerekir. Bizde Urfa -Gaziantep gezimizin en güzel programlarından birisi olan Halfeti'deyiz.

Halfeti, Urfa merkezden yaklaşık 120 km uzaklıkta ve otomobil ile 1,5 saat kadar sürüyor. Buraya Gaziantep'ten de ulaşmak mümkün tabii ki. Yollar çok güzel, rahat ve keyifli bir sürüş sağlıyor. O yüzden uzakmış diye vazgeçmeyin, gittiğinize kesinlikle pişman olmayacağınız bir yer.
halfeti urfa

halfeti urfa

halfeti urfa

halfeti urfa
Birecik barajının suları altında kalan Halfeti, Yeni Halfeti ve Eski Halfeti olarak ikiye ayrılmış. Şimdilerde asıl kalabalık yerleşim Yeni Halfeti'de yoğunlaşmış durumda. Aralarında çok kısa mesafe var ama Yeni Halfeti sudan uzak, güneşin altında ve yeşilliğin olmadığı pek sevimsiz bir yerleşim yeri görüntüsünde. Ve Halfeti'ye yaklaşınca tepeden gölün manzarası gerçekten güzel görünüyor. Ayrıca Halfeti Abdullah Öcalan ve Melih Gökçek'in de doğduğu yermiş. Benim için bir önemi olmasa da, bilgilendirmiş olayım. 
halfeti urfa
Bu manzarayı arkamıza alarak, biraderim Erkan ile, Halfeti hatırası fotoğrafımızı çektirerek, Gölün kenarına doğru yola devam ediyoruz. Ara sokaklarda uygun bir yere arabayı park ettikten sonra, bu insanları evinden, tarlasından uzaklaştırmasının hüznünü de taşıyan baraj gölü gezimize başlıyor.
halfeti urfa

halfeti urfa

halfeti urfa
Halfeti'de yapılabilecek en güzel şey buradaki tekneler ile göl turu ve sular altında kalan bölgeyi görmeye gitmek. Burada Ege kıyılarında ki gibi 20-30 kişilik tekneler var ve belli bir kalabalığa ulaşınca, kalkıyorlar. Bunlar kişi başı 10 tl alıyorlar. 5-6 kişilik ufak teknelerde var ve 60-80 arası fiyatla pazarlığa başlıyorlar. Eğer biraz kalabalıksanız ufak tekneler daha keyifli gibi. gezi yaklaşık 1 saat sürüyor ve batık bölgede 15-20 dk. mola veriliyor. Biz 50 tl.ye ufak teknelerden kiraladık, daha güzel oldu. Hem de yol boyunca kaptanımızla bölge hakkında sohbet ederek, bilgilenme şansımız da olmuş oldu.
halfeti urfa
Göl kenarında bir baraka dikkatimi çekiyor. Şöyle düşünün, arkanızda dağ, önünüzde göl ve yan taraflarda en az 10 km lik uzaklıkta hiç bir yerleşim, insan yok. İnsan arada bir, birkaç günlüğüne de olsa böyle bir yere gelip, kafa dinlemeli hissi uyandırıyor.
halfeti urfa

halfeti urfa
halfeti urfa

halfeti urfa
halfeti urfa
Tekne Eski Halfeti'deki sular altında kalan bölgeye doğru yavaş yavaş ilerlerken, ben sürekli fotoğraf çekmeye çalışıyorum. değişik açılardan güzel görüntüler yakalamak mümkün. Sol tarafımızda kayaların üzerinde bir kale dikkatimizi çekiyor. Burası Rumkale. Hz İsa'nın havarilerinden Yuhanna’nın burada bulunan 8 metre genişliğinde ve 75 metre derinliğindeki bir kuyuda İncil’i yazdığı söyleniyor. Bu nedenle Rumkale, özelikle Hristiyanlar tarafından önemseniyor.

Her yerde olduğu gibi bir efsanede  burada da var. Kralın kalede yaşayan çok yakışıklı bir oğlu varmış. Öylesine yakışıklıymış ki, bir bakanın bir daha bakacağı gelirmiş. Çevredeki bütün kızlar ona aşıkmış. Kralın oğlu da su ihtiyacını karşılamak için kalenin altında bulunan kuyuya inermiş. Bir gün suya yansıyan aksini görmüş. Uzun süre seyretmiş kendini. Bir gün iki gün derken sürüp gitmiş bu durum böylece. Suya yansıyan güzelliğine aşık olmuş. Kral oğlunu bu durumdan kurtarmak için bir yere hapsetmiş. O da kendini suya atarak derinliklerinde kaybolmuş. Sonradan bir nergis olarak ortaya çıkmış. Onun için Halfeti’de nergisler bir başka güzel kokarmış.
halfeti urfa

halfeti urfahalfeti urfa

halfeti urfa

halfeti urfa
halfeti urfa
Sular altında kalmış köyün olduğu yerde teknemiz duruyor ve yavaş yavaş bu zamanın durduğu yerde gezmeye başlıyoruz. Gezmeye başlıyoruz dememe bakmayın, aslında çok küçük bir bölge ve gezilecek çok ta yer yok. Ama suyun altında kalmış evler, cami gibi yapılar çok net görülüyor. Görüntü manzara ve fotoğrafçılık açısından çok güzel ama, geçmişi düşünmenin hüznü hakim burada. Az ileride ki söğütler altındaki çok güzel köy kahvesinde çaylarımız içtikten sonra, dönüş yoluna geçiyoruz.
halfeti urfa

halfeti urfa

Dönüşte Halfeti'ide turumuzu tamamlamak üzere iken,1807 yılında Ermeni taş ustalarının yapımını tamamladığı için halkların kardeşliği açısından önem taşıyan, Halfeti Ulu Cami'nin fotoğraflarını çekiyorum.

Tekne turunu tamamladık ve artık karnımız acıktı, yemek zamanı. Burada göl kenarında 7-8 tane restoran var. Bunlar genelde göl içerisine çakılmış kazıklar üzerine ahşap mekanlar olarak yapılmışlar. Manzara olarak çok hoşlar. Bu bölgede yemekler ağırlıklı olarak kebap olsa da, göl kenarında olmanın farkı olarak, burada göl balığı yemekte mümkün. Ben yöresel yemekleri tercih eden birisi olarak, buraya özgü Şabut balığı istiyorum. Göl balıklarını oldum olası lezzetsiz bulurum ve bu balıkta beni şaşırtmıyor. İri kılçıklı, çok dikkatli yenilmesi gereken bir balık. Siz yine de Şabut tercih edin derim, Urfa kebabı her yerde var.

Artık karnımızda doyduğuna göre, gözümüz yolda olsa gerek. Gitme vakti...


HASANKEYF
     hasankeyf
Güneydoğu ya gidipte Hasankeyf'i görmemek olmaz ki. üzerinde yapılması planlanan Ilısu Barajı ile sular altında kalma ve tüm kültürel hazinesini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan ünlü Hasankeyf...ben notlarımda çok tarih, kültür notları yazmamaya çalışacağım. o bilgiler zaten bir çok yerde mevcut. kendi gördüklerimi ve düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım.

Hasankeyf'i çok büyük bir yer olarak düşünmeyin. Çarşısı zaten 100 metre uzunluğunda, hediyelik eşyalar satılan ve her yerde olduğu gibi burada da ucuz Çin ürünleri çoğunlukta. Yöresel poşu, şal, kıyafet gibi ürünler satan dükkanlar da mevcut. Çarşıda 3-4 dükkandan birisi kebapçı olduğundan, havada yüksek bir mangal dumanı yoğunluğu hakimdi.

Öncelikle Dicle nehri üzerinden etrafı tanımak için manzaraya bakıp, fotoğraflar çektik. Asıl manzara kaleye doğru çıkıp, yükseklikten manzara seyri süper. Bir tarihin, medeniyetin sular altında kalacağını, insanın gözleri ile görüp, içinin burkulmaması mümkün değil.

     hasankeyf
Türkiye'nin doğusuna gittikçe yeme-içme konusunda acelecilik içinde olmamalısınız. Hele ki hijyen takıntınız varsa işiniz çok zor. Sipariş ettiğimiz yerel cevizli hilve kahvesinin gelmesi uzun zaman aldı ve bizim ekip kahveyi pekte beğenmediler. sütlü Türk kahvesinin içerisine ceviz atılmış olarak düşünebilirsiniz.
hasankeyf
                                                            Köprüden bakış..

hasankeyf
kahve gelse de içsek artık diye beklerken...

                                              hasankeyf
                                                Hasankeyf kalesinin bir bölümü
hasankeyf