" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

MUĞLA

KABAK KOYU / FETHİYE

kabak koyu fethiye
Sadece bir koy için gezi yazısı yazılır mı demeyin,ben yazıyorum işte,demek ki yazılıyormuş :). Eğer benim kızım gibi adrenalin sevmede boynuz kulağı geçmiş misali kızı olanlar, halimden anlayacaklardır.Kısa Fethiye gezisinde sakin sakin denize girip,plajda yatmayı hayal ederken kendimi dağ-bayır gezerken bulunca, kuşak farkının ne olduğunu daha iyi anlamış bulunuyorum.
kabak koyu fethiye
   kabak koyu fethiye
Ölüdeniz'e inerken soldan devam edince, Kelebekler vadisi, Faralya köyü yolu üzerinden buraya ulaşılıyor. Yol oldukça virajlı ama bir o kadar da güzel manzarası var. Araba ile koya kadar inmeye izin vermiyorlar. Faralya köyündeki son durakta arabayı 5 tl günlük ücretle park ettik. Koy çok aşağıda duruyor. burada iki alternatif var. İlki yürüyerek aşağıya inmek. İkincisi dolmuşlar ile inmek. Dolmuşlar seferini 50 tl ye yapıyorlar. Yani ister 2 kişi 50 tl verin, götürelim, isterseniz bekleyin başka birileri de gelirse 50 lirayı bölüşürsünüz diyorlar. Biz ilk tercih olan , yürüyerek inmeyi tercih ettik.
Hava güzel ve fazla yükümüz yok. Sırt çantalarımızı alıp, keçi yolu gibi patika yoldan aşağıya inmeye başladık. Yol yaklaşık 35-40 dk sürüyor ama yorucu bir yol olduğunu söylemem gerekir. 
kabak koyu fethiyekabak koyu fethiye

kabak koyu fethiye
kabak koyu fethiye
kabak koyu fethiye
Köyün içerisinden inerken sağlı sollu kamp otelleri arasından geçiyoruz. Aslında bunlara otel dememek lazım, daha çok çadır kamplarının olduğu, bazılarında bungalowların olduğu tesisler epeyce var. Biz deniz kenarına kadar inip, sonrasında kalacak yer konusunda karar vermek istiyoruz. Deniz kenarına inince en güzel tesisin buradaki olduğu çok açık görülüyor. Reklam olsun istemem ama, http://www.seavalleybungalows.com tesisinde kaldık. Burasının denizin dibinde olması, bungalowlarının içerisinin ve etrafın temiz görünmesi karar vermemizi kolaylaştırdı.
kabak koyu fethiye
kabak koyu fethiye
kabak koyu fethiye
kabak koyu fethiye
Araba gürültüsü de olmayınca, sadece dalga sesi duyulan şirin bir yer burası. Deniz kum plaj ama biz orada iken rüzgar nedeni ile biraz dalgalı idi ama yine de çok güzeldi. kaldığımız tesis denize sıfır olduğundan olsa gerek, yiyecek, içecek biraz pahalı idi. Biz öğleyin orada bir şeyler yedik ama asıl akşam yemeği için, sahilde reklam tabelası bulunan ev yemekleri restoranının yolunu tuttuk. Beklentimiz olan zeytinyağlı eğe yemekleri açısından çok zayıf olsa da, yine de memnun kaldığımızı söyleyebilirim.
kabak koyu fethiye

kabak koyu fethiye

kabak koyu fethiye
Akşam üzeri trekking rotalarından birisinde biraz yürüyüş yaptık. Denize paralel,orman içerisinde güzel manzara eşliğinde yürümek ayrıca keyifli idi.
kabak koyu fethiye

kabak koyu fethiye
Yürüyüş yaparken bir kayanın üzerine çıkmış, tek başına, sadece dalga ve kuş seslerini duyan bir turist dikkatimi çekti. Bütün dünyadan uzaklaşmış ve sahiden doğa ile baş başa kalmak bu demek herhalde duygusu veriyordu.

Eğe bölgesinde artık rutinleşmiş, hepsi bir birine benzeyen otel,tatil köyü muhabbetine alternatif bir yer olsun diyenlerdenseniz, Kabak koyu size de bir alternatif olabilir. Uzun süre kalmak belki sıkıcı olabilir ama 2-3 gün kalarak, farklı bir tatil deneyimi isterseniz, aklınızda bulunsun..


LABRANDA / MİLAS

Milas'ın 14 km kuzeyinde ki bu antik kent, Türkiye'nin en iyi korunan antik kentlerinden olarak biliniyor. Karya'nın en eski şehirlerindendir ve m.ö. 5.yy da Kutsal alan olarak inşa edilmiş.

Bütün gezi yazılarında yolun bozuk olduğu yazılıyor ama yol asfaltlanarak, virajlı da olsa çok güzel bir orman içi yol olmuş.Milas'tan buraya ulaşmak yolun dik ve virajlı olmasından dolayı yaklaşık yarım saat sürüyor. Ama manzara güzel olunca keyifli bir yolculuk oluyor. yol üzerinde her hangi bir bakkal, büfe gibi bir yer yok. İhtiyaçlarınızı Milas'tan temin etmeniz gerekir.
Milas taraflarında tarih,doğa gezisi için mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir. 
Milas'ın köylerini gezmek isterseniz,Geyik barajının büyüleyici güzelliğini de keşfetmiş olursunuz


labranda milas


labranda milas

labranda milaslabranda milas


labranda milas


labranda milas

labranda milas
labranda milas

labranda milaslabranda milas


labranda milas



BAFA GÖLÜ


Tatillerde Bodrum tarafına giderken, artık Bodrum'a yaklaşmakta olduğumuzun işareti olan Bafa Gölünü yakından gezelim dedik.Son yıllarda hızla kirlendiği yönünde haberlerle daha çok gündeme geldiği için hep aklımda idi. Çok güzel manzara ve tarihi kalıntılara ev sahipliği bu gölü,yakından görmüş olmaktan mutlu olduğumu söylemem lazım. 

Bafa gölü Söke ile Milas arasında kalmakta olduğundan, Aydın ve Muğla illerimizin ortak alanıdır. Yaklaşık 60 km²'lik yüz ölçüme sahip olan Bafa Gölü'nün denizden yüksekliği 2 metre, en derin bölümü 21 metre, uzun ekseni 16 km ve en geniş yeri 6 km'dir. Eski zamanlarda Ege Denizinin bir parçası olan göl, Büyük Menderes'in taşıdığı alüvyonlar ile birlikte, kıyıdan kilometrelerce içeride kalmıştır.

Klasik coğrafya bilgilerinden sonra gelelim bizim Bafa gezimize. Bodrum yolu üzerinden giderken solda kalan göl kenarından giderken, sıradan bir göl olduğu duygusu hepimizin içine işlemiştir. Oysa ki yol üzerindeki Bafa kasabasından ,gölün karşı tarafına geçtiğinizde apayrı bir coğrafya sizi bekliyor. 

Bafa'dan yaklaşık 10 km gidince göl kenarına ulaştık. Aklımızdaki göl kirliliği haberlerinin doğruluğu tüm çıplaklığı ile bizi karşıladı. Göl kenarı pislik içerisinde ve zaten yaz olduğu için suyu biraz çekilmiş göl, tüm çamur,atık ve bataklık kalıntılarını sahilde bırakmış. Bu bataklık olmuş göl kenarındaki balıkçılar zar zor gölün içerisine doğru gitmeye çalışıyorlardı.
 Bafa gölü ile ilk defa bu kadar yakından ama bu kadar üzüntü ile tanışmamız bizde hayal kırıklığı yaratmadı değil.Ama karşımızda tüm heybeti ile duran Beşparmak dağları ve Heraklia Antik kentini görecek olmamızın heyecanı ile yolumuza devam ediyoruz.
 Eski adı Latmos olan Beşparmak Dağları şekli itibariyle 5 parmağa benzediği için bu ismi almış. Dağın içinde Bizans döneminden kalma manastırlar, milattan önce 6. yüzyıla ait olduğu anlaşılan kaya resimleri varmış. Dağın tepesindeki göl manzarasını da göz önünde bulundurursak Latmos'un dağ yürüyüşü kulüplerinin favori noktası olduğunu söylememe gerek kalmaz herhalde. Dağ zaten sadece  kocaman taşlardan oluşuyor ve bilmeseniz kendinizi Güneydoğuda ki büyük, kayalık dağlarda falan sanabilirsiniz.


Göl etrafında yola devam edince önce Gölyaka köyü karşımıza çıkıyor. Tam köy ile göl arasında özellikle kaya mezarları ile ünlü Heraklia Antik kenti bulunuyor. Antik kent gölün içerisine doğru uzanan bir burun gibi yarımadanın üzerinde olduğundan, çok güzel manzarası var. Hava çok sıcak olmasına rağmen çok güzel rüzgar estiğinden, uzun süre burada manzara seyredip, fotoğraf çekiyoruz.
                       
Gölyaka köyünü geçtikten sonra Kapıkırı köyü var. Bu köy tam turistik köy olmuş. Özellikle Trekking rotalarının başlangıç yeri olduğundan olsa gerek, bir çok yürüyüş kulübü var. Evlerin çoğu pansiyon olmuş.Küçük pansiyon-butik otel arası konaklama yerleri var. Sohbet ettiğimiz köylülerin söylediğine göre, bu tezek kokularının arasındaki pansiyonlara yabancılar çok rağbet ediyormuş ve fiyatlarda söylenen beş yıldızlı tatil köyü fiyatları seviyesinde.

Köyün çok güzel göl manzarası var ve klasik köy içerisindeki köy kahvehanesinde oturan erkekler ile dolu idi. Bunun yanında arabayı park edince hemen yanımızda köylü kadınlar çoğaldı ve kendilerinin yaptıklarını söyledikleri dantelli eşarplar, kolyeler falan satmaya çalışıyorlardı. Böyle yaşını almış teyzelerde 5-10 liraya bir şeyler satma telaşındalardı.


Kapıkırı köyünde tam göl kenarına süper manzaralı Restoranlar var. İlginç çay ocağı olan bu restoranda, çay-bira molamızı verdik ve o taraflara yolu düşenler mutlaka bir mola versinler isterim. Gölün büyüklüğü size deniz kenarındaymışsınız hissi veriyor. Gölden gelen esintinin verdiği ferahlık insana ayrı bir huzur veriyor. Yaşadığınızı iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
  
Oturduğumuz restoranın tam karşısında suyun içerisinde kalmış kale yıkıntılarından, göle atlayan gençleri seyrediyoruz. Restoranın yan tarafı zaten balıkçı kasabası havasında, teknelerle dolu.

Bafa gezisinde bir defa daha anladım ki, bizim ülkemiz gerçekten gizli cennetlerle dolu. Keşfetmesini bilenlere ne mutlu..



KAYAKÖY / FETHİYE

kayaköy fethiye

Yaşadığımız coğrafyada yaşanılan acılan derin izlerini görmek isterseniz, bu köyü görmelisiniz. Fethiye'den Ölüdeniz yönüne giderken, Hisarönü'nden sağa doğru devam ederseniz,5 km sonra Kayaköy'desiniz. Dağın yamacına kurulmuş, zamanında 15 000 kişinin yaşadığı söylenen kocaman bir köy burası.
kayaköy fethiye
kayaköy fethiye
kayaköy fethiye

kayaköy fethiye

Kullanıldığı dönemde her biri 50 m2.'den büyük olmayan, manzara ve ışık açısından birbirinin önünü kapatmayan, genellikle alt katları kiler olarak kullanılan ikişer katlı, girişte çatıdaki yağmur sularının toplandığı zemin altı sarnıçların olduğu, 350 ile 400 konut bulunmaktadır. Konutların yani sıra evlerin arasına serpiştirilmiş çok sayıda şapel, iki büyük kilise, bir okul binası ile bir gümrük binası yer almaktadır. 1957 Fethiye depreminde yıkılan evlerin çoğu harabeye dönmüş vaziyette.
kayaköy fethiye

kayaköy fethiye

kayaköy fethiyekayaköy fethiye


kayaköy fethiye
1923 yılında gerçekleşen mübadeleyle Rumca adı Levissi olan Kayaköy'de yaşayan Rumlar Yunanistan'a göç ederken Kayaköy'e de Selanik ve civarından gelen muhacirler yerleşmişlerdir. Her mübadelede yaşanan insan hikayeleri  bu bölgede de fazlası ile yaşanmış.
kayaköy fethiye

kayaköy fethiye
kayaköy fethiye
Cumhuriyet gazetesinin kurucusu ve Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşı Yunus Nadi 1880 yılında ailesinin buraya yaylaya geldiği sırada Kayaköy'de doğmuş.
kayaköy fethiye
Günümüzde tüm turistik yerlerde, hatta şehirlerde arabayı nereye park etsen, başına birisinin para diye dikildiği zamanda, eski kilisenin otoparkının ücretsiz oluşu dikkat çekmeye yetiyor.
kayaköy fethiye
kayaköy fethiye
kayaköy fethiye
Baba-kız Kayaköy'ün daracık sokaklarında bol bol fotoğraf çekerek gezimizi tamamladık. Bu bölgeye yolunuz düşerse mutlaka 1-2 saatinizi burayı görmeye ayırın. Ben defalarca gitmiş olmama rağmen, her zaman yeni görüyormuşçasına heyecanla yeniden geziyorum. Her zaman başka bir ayrıntıyı, başka bir hikayeyi yeniden keşfetmenin heyecanını sizde mutlaka yaşayacaksınız.
gemile koyu fethiye
gemile koyu fethiye

gemile koyu fethiye
Güneşin altında Kayaköy'ü dolaşıp, sıcaktan bunalınca en yakın deniz Gemile Koyunda. Burası Kayaköy'e 6 km uzaklıkta bir koy. Kısa yol boyu daha çok orman içerisinden ilerleyerek, sonrası güzel manzara eşliğinde ulaşılıyor. 
Koya girişte 15 tl giriş ücreti alınıyor. Bu ne parası diye sordum, burası özel mülk yanıtını aldım. Koy nasıl özel mülk oluyor, pek anlaşılır bir durum değil ama, o yolu gelince ve deniz önünde dururken, kızsanız da, başka seçenek olmadığından, parayı ödüyorsunuz. Kumsalı biraz taşlı ama, pırıl pırıl denizi, tüm yorgunluğunuzu geride bırakmanıza yetecektir.


KIYIKIŞLACIK
Yıllardır yaz tatillerinde mutlaka Ege kıyılarına gittiğimiz için her tarafı gördüğümü sanırdım. Bu yaz Akbük'te bir hafta kalınca ve bütün gün plajda yatma tatilini sevmeyen birisi olarak, etrafı gezmek fırsatım oldu. Bu vesile ile de daha önce hiç görmediğim şirin bir köyü görme şansım oldu. Sizlerle paylaşmasam olur mu ?

Buraya biz Akbük'ten dağ yolundan, orman içerisinden gittik. Yol biraz virajlı olsa da, orman içerisinde gitmenin manzarası, keyfi mevcut ve yarım saatlik uzaklıkta. Bodrum'dan Milas'a gelmeden, İasos-Akbük tabelasını görünce yola sapılınca,18 km sonra Kıyıkışlacık'tasınız.

Her şeyden önce Kıyıkışlacık küçük bir köy. Burası bir körfez olduğundan ve son yıllarda Güllük bölgesinde ki balık çiftlikleri kaldırılmış olsa da, hala onların kirliliğinin izleri mevcut. Bu yüzden de köyün içerisinden denize girmek çok iç açıcı değil.

Burasını öyle uzun süre kalınıp, tatil yapılacak bir yer olarak görmemek lazım. Bodrum'un gürültüsünden ya da Didim'in sıcağından kaçıp, nefes alınacak bir yer olarak görmek lazım. Köye girişte arazi düz ve geniş olduğundan olsa gerek, bolca yazlık evler var fakat çok dağınık yerleştiklerinden kötü bir görünüm var. Köyün merkezi sayılan alan, balıkçı teknelerinin de bağlı olduğu iskele olan alan. Burada küçük dükkanlar var ve aslında turistik bir yerde değil de sıradan bir Ege köyündeymiş siniz havası var.

 Burası bir körfez ve eskiden liman olarak kullanılmış. Yukarıdaki Fotoğrafta ki liman ağzında yer alan kule, mendirek kulesi olup bir Ortaçağ yapısıdır. Karşıtı olan kule yıkılmış. Kullandıkları çağlarda her iki kule arasına zincir gerilmek suretiyle istenmeyen tekneler limana alınmazmış

Ege'deki bir çok köy gibi burası da eski bir Rum köyü.Daha doğrusu 3 bin yıllık bir Karya şehri. Şimdiki haliyle 1929 yılında kurulmuş. Rivayete göre, şimdi olduğu gibi, o zamanlarda da bir balıkçılık ve zeytincilik bölgesiymiş. Çocuklar o kadar güzel yüzerlermiş ki, yunuslar Iassoslu gençlerle arkadaşlık yapmaya başlamışlar. Derken bir gün, bir yunus, Iassoslu bir genci açıklara kadar götürmüş. Uzun süre haber alınmayan çocuk, öldüğü düşünülürken, bir gün çıkıp gelmiş. Bu olaydan sonra, yunusla yüzen çocuk deseni Iassos paralarında kullanılmaya başlanmış. 


Köyün en ünlü ve aslında en güzel mekanı, Ceyarın yeri Restaurant. Sempatik yüzlü Ceyar Abimiz her daim mekanında bulunuyor. Denize sıfır konumda ve çok güzel manzarası var. Biz akşam yemeğe kalmadık, sadece soğuk biralarımızı içtik ama akşam da çok güzel olduğunu tahmin ediyorum.

Ceyarın Yerinin duvarındaki begonvillerin görüntüsü çok hoştu. Burasının bir köy olduğunu söylemiştim. Deniz kenarında dolaşan koyun sürüsü görecek kadar köy işte :)
 Kıyıkışlacık aslında İasos Antik Kenti demek lazım. Çünkü Köyün içerisinde sayılabilecek alanda İasos Antik Kenti bulunuyor. Kazı çalışmalarının devam ettiği Antik kentin 3 bin 600 yıl önce Yunanistan’ın Santorini Adası’ndaki Tera Yanardağı’nın patlamasının ardından küller altında kaldığı ortaya çıktı. Kazı çalışmalarında 4 bin yıllık kentin kanalizasyonuna ve antik tiyatrosuna giden tünellere ulaşıldı. Bu nedenle gelecekte bu bölgenin önemli Turizm bölgesi olması beklenmekte.
   


YEL DEĞİRMENLERİ / BODRUM

yel değirmenleri bodrum
Bodrum'un Yalıkavak beldesinde bulunan Bodrum yel değirmenleri de Bodrum tatilinizde görmeniz gereken güzel yerlerden birisi.

 Yalıkavak'ta Bodrum ve Gümbet koylarına bakan tepe üzerinde bulunan yedi adet yel değirmeni 18. yüzyılda inşa edilmiş ve 1970'li yılların sonlarına kadar faal olarak kullanılmıştır.

Yel değirmenlerinin durumu çok iyi olmasa da bölgede deniz manzarası muhteşem. Ziyaretçiler tarafından popüler olan bölgede fotoğraf çekmek ve burada bulunan mini büfeden alabileceğiniz içeceğinizi yudumlayarak manzaranın keyfini çıkarmak güzel bir aktivite.

Kendi adıma şunu söylemesem eksik kalacak diye düşündüm. Ünlü Mykonos Yel Değirmenlerini de görmüştüm. http://eratagezi.blogspot.com.tr/2014/12/yunan-adalari.html yazımda da ayrıca yazmıştım. Ama söylemeliyim ki Bodrum'daki değirmenlerin olduğu yerin manzarası çok daha güzel. Mykonos değirmenlerini her gün binlerce kişi ziyaret etmektedir. Gel gör ki bizdeki klasik bakımsızlık ve tanıtımsızlık nedeni ile, biz gittiğimizde ancak 5-10 kişi vardı..
yel değirmenleri bodrum

yel değirmenleri bodrum

yel değirmenleri bodrum

yel değirmenleri bodrum