" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

KARAVAN NOTLARI

Bu ilk notta öncelikle karavan deneyimimiz hakkında  bilgiler özetlemeye çalışayım.

Nisan 2019 sonunda  2014 Model 17 m3 yüksek tavan Ducato kapalı kasa Panelvan aldım. İstanbul’da bir imalatçı ile anlaşıp,aracı orada yaptırdım. Aracı geri almam 7 ay kadar sürdü ve o süreç ve sonrası biraz sıkıntılı oldu. Sonradan öğrendim ki bizim ülkemizde karavan yaptırıp da sıkıntı yaşamayan yokmuş. İşin bu taraflarına girmeyeceğim ama aklınızın bir tarafında bulunsun ki, karavan yaptırmaya niyetlenirseniz, epeyce canınızın da sıkılabileceğine hazırlıklı olun.
Bu süreçte neyin kaç lira olduğunu, aslında başka neler kullanılabileceğini, daha ekonomik çözümler nasıl olur, daha lüks neler olabilir gibi inanılmaz bilgi sahibi oldum. Görünen o ki biz bu karavancılığa devam edeceğiz ve edindiğim bu tevrübeler bizim ve karavan düşünen dostlarımızın çok işime yarayacaklar.

Karavanı teslim aldıktan sonraki ilk yolculuğumuzu Balıkesir üzerinden İzmir yönüne doğru yaptık. İlk defa olduğından olsa gerek, nerede kalacağız, ne kadar kalacağız gibi hiç bir plan yapmadan başlayan o yolculuğumuz un alışık olmadığımız tuhaf bir duygusu olmuştu .

Evden çıkmak biraz zor oldu. Karavana neleri alsak, ne kadar alsak, insan çok ağırlık olmadan çok eşya almak istiyor. Tuzla’dan Eskihisar'a gelinceye kadar yolda iki defa durduk. Dolap kapılarından açılanlar, ortalığa saçılan malzemeler.. Bu iş nasıl olacak, bu hızla o yollar nasıl bitecek endişesi yaşamadık değil. 

Eskihisar Topçular feribot otomobiller için 85 lira iken bize 105 lira idi. Buna da alışacağız herhalde demiştik.

Bir aylık ilaç mümessilliği kursuna gidip “hocam ben farmakolojiyi yuttum!” diyeni tanımış adamım. Koca farmakolojiyi biz değil 6 yılda, emekli olana kadar okuduk, hala tam öğrenemedik ama olsun, onun gibi olmasın ama artık karavancılık hakkında ahkam kesebilirim 

Bu bölümde Karavancılık hakkında gezi notlarına girmeden,pek çok kişinin merak ettiği parasal işler, mutfak yeme-içme, ısınma,uyuma,elektrik,su, güvenlik, banyo/ wc gibi Karavan yaşamı hakkında özet bilgiler yazmaya çalışacağım. 

En merak edilen konulardan birisi ile başlayayım. O küçük alanda nasıl vakit geçiriyorsunuz.. Aracı bir yere park ettik ve orada konaklamaya karar verdik diyelim. Karavancılıkta en sıkıcı olan şeylerden birisi dışarıda yağmur olması. Eğer dışarıda gezilebilecek bir hava var ise zaten vaktin çoğu dışarıda geçiyor. Karavana yeme içme ve uyuma için filan geliniyor. Ama hava soğuk ve yağmurlu ise en sıkıcı zamanlar o zamanlar. Ama olaya şöyle bakın ( ben öyle bakıp rahatlıyorum), evde olup dışarısı soğuk ve yağmurlu olunca ne yapıyordum. Televizyona bakıyordum, film izliyordum,kitap okuyordum, akşam olunca da 2 kadeh rakımı içip,internette geyik yapıyordum.. Eee, karavanda da aynısını yapıyorum. Yani değişen pek bir şey yok. Vay karavan ile gezmeye çıktım, çok gezmem lazım, çok yer görmeliyim gibi telaşlara hiiç gerek yok. Çıkıp 2-3 saat geziyoruz ki zaten hep yürüyerek geziyoruz, yorulunca gelip dinleniyoruz, istersek tekrar çıkıyoruz. Zaten karavan her zaman yakınımızda ve şehrin,doğanın en güzel, en manzaralı yerlerinden birisinde oluyor..Mesela Urla’da denize sıfır ev alacak param yok ama 3 gün denize sıfır konakladık, istesek 1 ay bile kalırdık. İnsan oğlu doyumsuz,hep daha iyisini, hep daha değişiğini istiyor. Allah’tan ben istemiyorum, siz insanlar istiyorsunuz 😊

Çok iyi biliyorum ki pek çok kişi “ohhh, para var nasılsa dere tepe gez,ne olacak!” diyor. Bunu sadece bana değil,bütün karavancılara söylüyorlar. Emekli olmamış, halen çalışan insanları bir kenara bırakıyorum. Şşşştt durun siz orada. Emekli olup evde pinekleyenlere daha çok sözüm olacak da ondan. Aslında para işinde bir şeyler yazmak çok riskli. Herkesin ekonomisi, alışkanlıkları çok farklı ama yine de kendi deneyimlerimden yazayım ki, merak edenlere fikir olsun. Benim yaptırdığım karavan bana yaklaşık 150 bin liraya mal oldu. Bugün eli yüzü düzgün bir otomobil 100 binden aşağı değil, hele SUV araçlar 200 binden başlıyorlar. Karavanı hem ev, hem de araba olarak düşününce çok uygun bir maliyet.

Ayvalık’da uyduruk bir lokantada iki kişi, çok kötü bir çorba ve karnıyarık yedik hesap 55 lira. Zaten midesi sorunlu beni rahatsız etti. Dedim arkadaş madem artık karavancıyız niye dışarıda yiyoruz ki. O hafta dışarıdaki son yemeğimiz o oldu. O hafta boyunca muhtemelen çok gezen ben, ömrümün en ucuz tatilini yaptım. Öyle gün oldu ki cüzdanımı çıkartmadığımı fark ettim. Ama yanlış bilgi vermiş olmayayım. Evden ayrılırken özellikle alkollü içecekleri sağlam yükledik. Öyle markete gidip 300-500 liralık alışveriş yapmak yok. Koyacak yer sınırlı, pişirecek yer sınırlı. Zaten siz Türkler aynı öğünde çok çeşit yemeyi seviyorsunuz. Allah’tan biz kızımız sayesinde azcık Amerigan kültürü de aldığımız için tek ana yemek ve içecek ile masadan kalkma alışkanlığımız da var 😊

Karavanda çok gezeyim diye çok yol yapılırsa mazot parası en büyük masraf kapısı.Araçlar zaten büyük, bir de karavan yapılınca ağırlığı sınırları zorluyor. Öyle olunca da ister istemez fazla yakıyorlar. O yüzden karavanı bir yere park etmek ve ona otomobil muamelesi yapmamak gerekiyor.

İşin avantajlı başka taraflarına da bakalım. Evden çıkarken doğalgazı kapattık. Doğalgaz fiyatları malumunuz. Araçta Webasto denilen mazot yakarak ısıtan cihaz var. Hesaplamak zor ama muhtemelen doğalgazdan daha ucuz maliyete geliyordur. Yani kış gezmesinde ısınma parası evden daha uygun..

Karavanımda 60 lt lik içme suyu depom var.Temiz içme suyu çeşmesi bulursak bedavaya dolduruyoruz, olmadı marketlerden büyük sulardan alıp dolduruyoruz. Kullanma suyu zaten kesin yol üstü çeşmelerden oluyor. Yani su masrafı evden daha az.

Elektrik zaten güneş panellerinden olduğu için baştan bedava.( Sisteme bir defalık verdiğim parayı saymıyoruz artık)

Emekli olup evde pineklemek mi yoksa daha ucuz maliyet ile gezip dolaşmak mı?.. İstek,merak,arzu filan meselesi ama hesap böyle.. En çok merak edilen konu güvenlik.. Korkmuyor musunuz!.. İtiraf edeyim ki karavanda konaklamanın güvenlik tarafı hep aklımda olan, beni en çok ürküten konu oldu.. Oldu derken sanırım hep olmaya devam edecek gibi.. Konuştuğum karavancıların hepsi kendi evindeymiş gibi düşünmeye çalış diyorlar ama o kadar kolay mı? Sanki birisi camı kırıp içeri dalacak duygusu yok değil. Bir taraftan da bakıyorum o kadar karavan var ama hiç öyle bir hikaye yok.

İlk karavan konaklamamızı Şile sahilde yapmıştık. Gece boyunca dışarıdan gelen her sese, tıkırtıya uyanıp kulak kabartmıştım. Bir haftanın sonunda fark ettim ki dışarıda kıyamet kopsa umurumda değil. Bir defa Gömeç sahilde zifiri karanlık bir yerde konakladık. Orada bile tırsmadıkdan sonra artık o korkuyu yendim sanırım.

Yine de, her şeye rağmen çok ıssız yerlerde kalmamak lazım . Ortalığın aydınlık olduğu, yakınlarda başkalarının da olduğu, telefonun çektiği, özellikle karavancıların olduğu yerleri tercih etmek lazım diye düşünüyorum. Yatmadan kapıları, camları kilitlemeyi unutmamak, perdeleri kapalı tutmak olmazsa olmazlar. Karavanların bildiğim kadarı ile yasal olarak da farklı statüleri var, bir nevi ev olarak geçiyorlar. Öyle isteyen, polis bile olsa zart diye içine dalamıyorlar diyecem de polisler için diyemem :)

Karavanda yeme-içme işi benim en rahat ettiğim konu dersem şaşırmayın. Çünkü o işlere eşim bakıyor. Her şey de dövletten beklenmez ki ama😊

Şaka bir yana hakikaten en kolay bölümü mutfak işleri. Bizim karavanda evlerde kullandığımız gibi tüp gazlı iki gözlü ocak var. Yanında kullanma suyu ve içme suyu için iki ayrı musluk olan küçük bir eyve var. İki kapılı olan buzdolabımız var, ayrıca henüz çalıştırmadığımız uzun yolculuklarda belki dondurulmuş gıda stoklarız diye 40 lt lik ayrı bir dondurucumuz bile var. Evlerden farklı olarak fırın, mikrodalga fırın, tost makinesi,ekmek kızartıcı gibi yüksek elektrik tüketen araçlar yok. Dışarıda özellikle koku yapacak (örn. Balık kızartması) yemek pişirmek için bagajda mini tüp var. Yeterince tencere,tava, kap kacak var tabi ki ama yeterince kime göre,neye göre tartışılır tabiki. Mesela 3 su bardağı, 4 çatal kasık 4-5 tabak yetip de artıyor bile.

Demirbaş malzeme böyle olunca istenilen yemeği buna göre pişirmek sizin, bizim en doğrusu Havva’nın maharetine kalıyor. İlk günlerde ev alışkanlığı fazla fazla pişirirken son günlerde azalta azalta aç kalmıyor değiliz.

Su,banyo- wc işleri… Her karavanda temiz ve atık su tankı vardır zaten ama ben bendekileri anlatayım. İki ayrı 100’er litrelik, toplamda 200 lt kullanma su depomuz var. 100 lt atık su depomuz var. Atık su deposu deyince tuvalet atığı değil, onu anlatacağım, bu mutfakta,banyoda kullanılan suyun atık su deposu. 60 lt ayrıca içme suyu depom var. Tabii ki tercih meselesi ama bu kadar su bir karavan için fazla bile sayılıyor. Örneğin Avrupa’da ki karavanlarda ortalama 100 lt kullanma suyu deposu var deniliyor.

Başkalarında görmedim ama ben içme suyu için ayrı bir depo koydurdum ve ayrı bir tesisat çektirdim. Karavan imalatçısı bile buna itiraz etti, ne yapacaksın o kadar suyu diye.. Avrupa’da içme suyu kaç euro biliyormusun demiştim. İşin esprisi bir yana asıl düşündüğüm şu olmuştu. Kullanma suyu genellikle benzin istasyonlarında ya da yol üzerinde denk gelinen çeşmelerden dolduruluyor.Dolayısı ile o sulara güvenilmez, temizlik için tamam ama içme suyu ve yemek suyu olarak kullanılmaz. O yüzden içme suyu ayrı depo olsun istedim, al damacanayı doldur.

Karavanda boiler denilen gazla çalışan bir su ısıtıcısı var. Suyu kısa sürede 50 ya da 70 derece yapıyor. O su ile ister banyo yap, ister mutfakta kullan. Banyo tabii ki dar, ev konforu beklemek olmaz ama mesela benim gibi 1.80 boyda 100 kiloluk iri kıyım bir vatandaş bile oraya sığıp banyo yapabiliyor 😊..

En merak edilen konu tuvalet.. Nasıl oluyor, kokuyor mu, nasıl, nereye boşaltılıyor? Bizde kasetli tuvalet denilen yaklaşık ithal wc var. Klozeti evlerde kullandığınızın aynısı. Hatta orjinalinde taharet musluğu yok ama bizimkiler onu da takıyorlar. Altında 18 lt civarında kaset denilen tankı var. Olay şu. Siz bildiğiniz, alışık olduğunuz şekilde işinizi görüyorsunuz, malzeme kasete doluyor. O kasete baştan koyduğunuz özel kimyasal sıvı, sizin büyüğünüzü, küçüğünüzü parçalıyor,boyalı bir sıvı haline getiriyor. Kaset dolunca kırmızı bir uyarı beliriyor, yani beni boşalt diyor. Aracın dışında kasetin girdiği kapak var. Orayı açıp kaseti yerinden çıkartıyorsunuz. Çok ağır değil ama isterseniz tekerlekli seyahat valizi gibi de taşıyıp boşaltacağınız yere görüyorsunuz. Öndeki kapağı açıp su boşaltır gibi boşaltıyorsunuz. Görüntü öyle kanalizsayon logarı gibi değil, bildiğin mavi su gibi ama istersen bakmazsın, şart değil 😊. Sonra içine yine o kimyasalından koyup yerine yerleştiriyorsun. Benim burada tek derdim millet git benzincide tuvalete boşalt diyor. Artık benzincilerde tuvaletler market içince. Onunla markete girmek olur mu? Cami tuvaletleri de olur gibi duruyor. Öyle yol kenarında, ormanlıkta dur boşalt filan Karavancılık ahlakına aykırı ona göre!

Bu özet karavancılık notlarından sonra, bundan sonraki yazılar,fotoğraflar gezi deneyimlerine ait olacak.Tabii ki halkımız ilgi gösterirse 😊