Genellikle tuvalette ki suyu açık bırakıyorduk donmasın diye ama genellikle o da işe yaramıyordu. Banyoda ki zeminde en az 10 cm.lik buz kalınlığı olurdu. Allahtan banyoda eski odun ile ısıtılan kazanlardan vardı ve onu yakınca banyo hamam gibi olurdu. Banyo hamam gibi olsa da, yerdeki o buz kütlesi banamısın demez, olduğu gibi dururdu. Gerçi buzun üzerinde sıcak banyonun da farklı bir keyifi vardı.
Buzdolabı bir şeyleri soğutmak için kullanılır değil mi?. Biz orada ısıtmak için kullanırdık. Mutfakta açıkta kalan meyveler hemen donardı. Buzdolabının içinin mutfaktan daha sıcak olduğunu keşfettik ve onlar donmasın diye buzdolabına koyardık..
O Karlı, fırtınalı bir gecelerden birisinde, saat 2 gibi kapım çalındı. Kasabanın uzağındaki köylerden birisinde, vatandaşın evinde hasta varmış. Atlamış traktörüne gelmiş, doktoru eve götüreyim diye. Ama nasıl bir tipi var, göz gözü görmüyor denilenlerden. Traktörün kapalı yeri de yok. Giderken donar mıyız acaba diye düşünüyorum ama kasabanın da tek doktoruyum, gelemem de diyemedim. Kalktım gittim ve o gün soğuktan donmadım ya daha da donmam demiştim.
Ne bu pürmüz? nerden mi çıktı. İşe geldim ve sular donmuş. Pürmüzümüz olsa şimdi hemen hallederdim diye aklıma geldi ve böyle eskilere doğru ufak bir yolculuk başladı.
**********************
Kuzguncuk'tayız
2 kişi sokakta tartışıyorlar.. Konu Osmangazi köprüsünde yapılan indirim. Birisi ne iyi oldu yu şiddetle savunuyor. Ötekisi o indirimi bizden boğaz köprüleri ve otobanlardan fazlası ile çıkardıklarını savunuyor.
Asıl süpriz tepki onları dinleyen 3.arkadaşlarından geldi..
--Aaa, yeter ama, sizin daha arabanız bile yok, neyi tartışıyorsunuz !
**********************
Zonguldak Kozlu sahilinde bir restoranda kahvaltı için oturduk
Menüde Burhan Yıldırım ve Cem Payaslı diye iki çeşit börek var. İ
lki peynirli , ötesi sucuklu filan..
Garsona neden isimleri böyle diye sordum..Onlar burada çalışan iki doktormuş, tayin olup gitmişler. O doktorların en sevdikleri ve sık yedikleri böreklere onların adını vermişler..
Vaay bee dedim, sabah sabah. Size de günaydın, iz bırakamayanlar.
**********************************
-hocaaaamm
-efendim
-annemin tansiyonu çok yükseğe çıkıyordu. İlaç fayda etmiyor diye ilacı kesip, ayağına 3 gün zeytin ezmesi ile tuz sardık..gece burnu kanadıııı.. neden acabaaaa.. bişey olur muuu ??
-…..
**********************************
Ortaokul öğrencisi, tınaz bir çocuk. Babası elinden tutup getirmiş, lisanslı sporcu olacakmış,rapor almaya. Çocuk bu yaşta hafiften göbek salmış, yani sporcu görüntüsü yok.
Ne sporu yapıyorsun dedim. Çocuk babasına baktı, ne sporu yapıyorum ben, sen söyle der gibi.
Adam ezildi ,büzüldü efendim bizim mahalledeki futbol takımının yöneticisi benim akrabam olur da..Eee dedim, oğlanı orada lisanslı sporcu göstereceğiz. 2 yıl lisanslı sporcu olunca, teog sınavında %30 kadar ek puan veriyorlar da..
İster kızın, ister gülün.. Ben sadece yazıyorum ))
************************************
Sabah yaşlıca bir amca muayene olmak için geldi. Kimliğine baktım, Trabzon Arsin yazıyor. “Ooo hemşeriyiz amca, buyur şikayetin ne “dedim. “Öyle mi uşağum sen nerelisin” dedi. “Şalpazarı” deyince, “boş ver şimdi şikayetimi sana bir şey soracağum “ dedi. “Buyur amca” deyince. “2 haftadır burada ki kızımın yanına geldim, şimdi biletimi alsalar 1 saat durmam burada, giderim” dedi. “burada milletin suyuna bir şey mi katıyorlar da buradan gitmiyorsunuz ?, bu İstanbul’un derdi çekilir mi ?” dedi.
"Aaah amca ah, derdime tuz bastın ama, var herhalde çekecek günahımız, bitmedi ki gidemiyoruz “ dedim. Amca acıdı halime, ben bile acıdım ya neyse.. Günahımız bitmedi galiba.
***********************************
40 lı yaşlarında ki hastam elinde tahlil sonuç kâğıdı ile içeriye girdi.
“Doktor bey tahlil sonuçlarıma bakarmısınız” dedi. “Verin bir bakayım” dedim
Ben sonuçlara bakarken, yüzünde muzip ve hince bir ifade ile “doktor bey, ölecek miyim?” diye sormaz mı. Ben birden en ciddi tavrımı takındım ve “maalesef, öleceksiniz “dedim.
Oda da bana göre kısa ama sanırım ona göre uzun bir sessizlik oldu. “nasıl,nasıl yani” diye sesi titreyerek sorabildi..
“Nasılı yok, hepimiz öleceğiz, sen ölmeyeceğini mi düşünüyorsun” dedim ve bastım kahkahayı. Karşısında Karadenizli var, muziplik nasıl olurmuş gördü sanırım.
**********************************
hasta poliklinik odama girdi.
buyur dedim. sen bana ayın başında aldactazid hap yazmıştın ya dedi, baktım evet dedim. eczacı ayın 4 ünde alabilirsin dedi. ben o zaman Trabzon'a gittim. çocuğun üniversite kaydı vardı, onu yaptırdık. gidince yurt kaydını da halledelim dedik. yurt çıkmamıştı, özel bir yurt bulduk, biraz pahalı oldu ama mecbur kaydettirdik. Bari Trabzon'a geldik biraz köyde kalalım, yaylaya da gidelim dedik. havalarda şansımız bir güzel bir güzel... devam ediyor, otomatiğe bağlandı.
Ben koptum gittim, ben de bizim yaylalarda dolaşıyorum zihnimde.
Alamadığım o aldactazidi yeniden yazdırmaya geldim deyince kendime geldim.
Anacığım ne güzel yaylaları geziyorduk oturduğumuz yerden. 3 kuruşluk ilaç için neden buraya döndük şimdi ))
*********************************
hocam, kızmazsanız size bir şey vereceğim..
hayırdır,niye kızayım ki
yurt dışına gitmiştim..size kahve, çikolata getirdim..
.......
hala masum, bozulmamış, saf anadolu insanımız var...bu ülkede her şeye rağmen umut var..
************************
hocam, 3 ay önce mideme endoskopi yapıldı. 3 aydır da ilaçlar kullanıyorum. önümüzdeki ay kontrole gideceğim.
-eee
aslında midem hiç düzelmedi ama, endoskopide zor işmiş. sorduklarında biliyorum, iyi değilim dersem tekrar endoskopi yapalım diyecekler
-eeee
iyiyim desem diyorum, endoskopi yapmasınlar.. sen ne tavsiye edersin ?
-.....
*****************************
Oldukça kilolu,55 yaşındaki kadın hastam moralsiz bir şekilde polikliniğe girdi
- hocam canım çok sıkkın, benim oğlan arkadaşlarına "annem ölse de evini satıp jip alsam" demiş. ona inat diyete, yürüyüşe başladım, ölmeyeceğim işte de, başka ne tavsiye edersiniz ? diye sordu.
Biraz boşlukta kaldığımı hissettikten sonra "ee, işte bak hayırlı evlatmış, hayırlı bir işe vesile olmuş" dedim.
******************************
Saat 14.00 randevusu için tam zamanında poliklinikten içeriye girdi
-buyrun dedim
-hocam ben bu mahalleden Postane mahallesine taşındım. O mahalleye bakan aile hekimine kayıt olmak için TSM ye gittim. Bana eğer Bülent beyden memnunsanız değiştirmek zorunda değilsiniz dediler. Ben sizden çok memnunum, değiştirmedim, haberiniz olsun dedi
-peki teşekkür ederim,ne diyeyim dedim. bu günkü şikayetiniz ne peki, neden geldiniz dedim
-bu gün bir sıkıntım yok,bunu söylemek için geldim işte dedi
-bunu söylemek için mi randevu alıp geldiniz
- evet, vaktinizi almak istemedim.
benim hastalarım 10 numara demiştim, değil mi ))
*********************************
sabah sabah yaşlıca ilk hasta girdi polikliniğe,
-günaydın, buyur dedim
- ben kötüyüm, gidiciyim galiba dedi
-allah korusun, öyle söyleme diyorum
- doktorum yok yaa, artık korumasın, yaşlandım işte ve hiç bir şeyin tadı kalmadı, niye korusun ki dedi
sabah sabah bütün hayatı sorgulattı mı ne bana ..
*******************
25 yaşlarında kızla oğlan el ele tutuşmuşlar, polikliniğe girdiler..
-doktor bey
-efendim
-biz nikah tutturacağız da, onun için geldik
-???
************************************
-Hocam gürültüsüz, patırtısız hayırlı bir seçim geçirdik, siz ne diyorsunuz
-ne diyeyim hayırlı olsun
-böyle çok hayırlı oldu zaten. yeni birileri gelse en az 4 sene alışana kadar zaman geçerdi. memleket en az 50 sene geri giderdi. Allah gene bu milleti seviyor, öyle değil mi hocam ?
-....., hadi geçmiş olsun, bekleyen hasta yok ama, çok işim var benim burada !
********************************
Poliklinik kapımda "50-70 yaş arası hastalık taramaları için doktorunuza başvurunuz" yazısı asılı. Bunu gören yaşlı amca, güya benimle dalga geçecek, sırıtarak;
-ee ben 70 yaşın üstündeyim, ben kime başvuracağım?
-sen mahallenin imamına başvuracaksın
-....!!
Ne oldu, karşında hazır cevap Karadenizli doktor olduğunu unuttun galiba ))
**************************************
-doktor bey 3 gündür sana muayene olmaya geliyorum, haberin var mı?
-yoo, hiç görmedim seni buralarda, ne zaman geldin?
- buraya hiç gelmedim ki
- nasıl yani, nereye geldin?
-yahu işte evdeydim, 3 gündür aklımdan geliyorum
-........
*************************************
-buyrun, ne için gelmiştiniz,şikayetiniz?
-hocam, öksürecek gibi oluyorum,onun için geldim, bir muayene olayım dedim
-......
O kadar da yazdım, insanlarla muhatap olmayacak bir iş bulup, beni kurtarın diye.. yok, yok sizden arkadaş olmaz..
***********************************
hasta odaya girdi, masamın üzerine güzel bir belçika çikolatası koydu
-hocam, yurt dışından geldim, kabul ederseniz, size hediye getirdim dedi..
-niye zahmet ettin, teşekkür ederim, dedim birazdan tadına bakacak olmanın güzel duyguları ile
-hocam siz içki içiyor musunuz ? diye sordu
-eh işte arada sırada içiyoruz işte, dedim.
masanın üzerindeki çikolatayı aldı, cebine koydu. ben şaşkınlıkla bakıyorum.
-yok hocam ben size birazdan viski getireceğim, deyip odadan çıktı
çikolata kalsaydı yaa, neyse beklemedeyim !
***************************
Akşam geç saatlerde bizim sağlık memuru aradı. Hocam İstanbul'a kaçak sokulmaya çalışılan bir kamyon Kıbrıs rakısı yakaladık. Hepsi imha edilecek, yazık günah değil mi? ben ne yapayım? ne dersiniz ? diye sordu.
Alkol gıda sayıldığı için kaçak denetim ekibine o da katılıyordu.. Buradaki soru çaktırmadan biraz alsam ne olur sorusuydu.. Öyle ya her akşam içen birisi için bir kamyon rakıyı imha etmek gerçekten zor işti.. Valla çaktırmadan bak bir hal çaresine dedim.
Her mesleğin derdi de bir başka.