“Çok öksürüyorum bana faşı faşı eden ilaçtan yazsana” dedi. O nasıl bir ilaç öyle dedim. “yahu hani suya atınca faşı faşı eden hap var ya ondan işte” dedi. Anladım ki suda eriyen balgam sökücü istiyor.
“Benim mide kapağım yukarı kalkıkmış arada parmağımı sokup itiyorum onu, bir zararı olurmu ki? “diye sordu. Oraya kadar parmağını sokabiliyorsan helal olsun sana, yok bir zararı olmaz diyerek güldüm. “Gerçi sen bana yıllar önce bir mide ilacı yazmıştın, bazen onu içip rahatlıyorum. Arada sana dua da ediyorum ama her zaman da değil haa, haberin olsun” dedi.. Zaten her zaman bana dua etme, başkalarına da et dedim.
9 yaşındaki kızının kimliğini uzattı
“Hayırdır, ne yapacağım bunu” dedim. “Kızımın kanını vereceğiz “ dedi. “Eee, kızın nerede, niye kanını vereceksiniz” dedim.
"Kızım kan vermek için dışarıda bekliyor doktor bey, inanmayacaksınız ama hiçbir şey yemiyor, o yüzden kan vermeye getirdim” dedi.
“kan verince yiyecek miymiş, tamam kanını aldıracam ama kanı isteyen sonucuna da bakar “dedim.( o kendisi oluyor )“
Ayy, ne kadar terssiniz doktor bey” diyerek çıktı.
***************************
“Ben misafirim buralarda, muayene olmaya geldim” dedi. “Nereden geldin buralara “ diye sorunca “ aslen Erzurum’luyum ama Trabzon’da oturuyorum “ dedi. Kimlik numarasını girince baktım Rize’de bir hekim arkadaşa kayıtlı.
“Eee amca sen Rize’de kayıtlısın, Trabzon’da değil ki” dedim. Amca utandı, sıkıldı “Rize’de oturuyorum ama, seni Trabzon’lu dediler de ondan dedim” dedi.
Amca nerden bilsin teknolojinin minik yalanını ortaya çıkaracağını. Ne gerek vardı şimdi küçük şark kurnazlığına. O utanınca aslında bende utandım, pişman oldum söylediğime. Ne fark edecekse ha Trabzon’dan gelmiş ha Rize’den.
Beraber çalıştığımız doktor arkadaş, bir yakının cenazesine gitti. Hastalarına kısa süreliğine ben bakıyorum. Hadi İlkini görmezden geldim, ikinci olunca sinirlendim artık ama..
Doktor hanıma gelmiştim diyen vatandaşa, doktor hanımın cenazesi var oraya gitti, buyurun ben yardımcı olayım diyorum. Karşımda ekşimiş bir surat, ama benim ona randevum vardııı..
İnsan bir sorar hayırdır ne oldu, kimi kaybetti filan. Yok arkadaş, bu kadarı da fazla ama yahu. Bu kadar insanlıktan çıkmış, sadece kendisini düşünen yaratıklar haline nasıl geldik, anlamak ne mümkün !
********************
-hocaamm, ben misafir hastanızım, beni tanıdınız mı ?
-…..
Layn ben kendi hastalarımı zor tanıyorum. Kadrolu misafir hasta mübarek.
**********************
Sabahın ilk hastası
***************************
Annesi 5 yaşında ki çocuğunu getirmiş
- nesi var?
- 3 gündür öksürüyoruz, midemiz bulanıyor, karnımız ağrıyor
- hepinizin mi ?
- ....
Bugün canım sıkkın galiba, hadi hayırlısı.
****************************
2 yaşındaki çocuğunu getirdi “ küm küm öksürüyor, ciğerlerini dinledim bir şey yok gerçi ama, siz de bi boğazına baksanız “ dedi.
“Nasıl yani, nasıl dinledin” dedim. “Büyük çocuktan tecrübeliyim, kulağımı sırtına dayayıp dinliyorum” dedi.
Çocuğun sırtını bende dinledim, sahiden bir şey yok. “Boğaza bakmak daha kolay onu da öğrendin mi tamamdır, bize işin düşmez" dedim.
Anne dediğin böyle olacak!
********************************
60 lı yaşlarında ki kadın hastam muayene sonrası çıkarken “iyi günler, görüşmemek üzere!” dedi. Önce şaşırdım her şey yolundaydı şimdi ne oldu ki diye. Baktım gülümsüyor, ee hep sen mi hastalarını ters köşe edeceksin dercesine.
“Hasta olmazsam görüşmeyiz doktor bey, bunda anlamayacak ne var “ dedi. Baştan anlamadım valla, alışık değiliz ne de olsa..
Hatta sonrası doktor arkadaş geldi odama, duymuş söylediğini. Gayet memnun gidiyordu ama neden görüşmemek üzere dedi ki diye sordu. Anlattım o da şaşırdı.
Biz hastanın işte böyle zeki, çevik ve esprilisini severiz Numunelik olunca şaşırsak da!
*********************************
55 yaşında ki vatandaş
Sürücü belgesini yenileyecekmiş, rapor için geldi. Gözünde gözlük var ama gözlerimde bozukluk yok diye iddia ediyor. Bunlar dinlendirici gözlük, o yüzden de 30 yıldır hiç çıkartmadan takıyorum diyor. Ey Allah’ım daha nasıl bozuk olacak gözlerin diyorum, 30 yıldır sürekli gözlük kullanıyorsun. Yok efendim bozulmasın diye devamlı takıyorum diyerek benimle akıl yarıştırıyor.
Biz hastanın zeki, çevik ve esprilisini severiz demiştim, inatçı olanları değil!
**************************
Bugün bizde halk günü, pardon kan günü.. 30 dk da 17 hastanın girişini yapmışım. Kanıma baktırmak istiyorum diyenlerin aklımda kalan böyle gerekçelerini hiç sorgulamadan. Sorgulasam da işe yaramıyor, tecrübe ile sabit. Koş vatandaş koş.. kanınıza bakalım !
Bunları yazarken 18. kişi geldi, tahlil yaptırmaya geldim dedi, neden soruma "işte baktırmak istiyorum şekere mekere" dedi.. Hadi yetişin sizde, geç kalıyorsunuz bak, bizde saat 10 da bitiyor kan alma işi !
***********************************
amca polikliniğe girdi, mahcup mu mahcup. buyur, hayrola dedim. eşimin kan ilacı var ama, çok hasta gelemedi, rica etsem yazabilir misiniz dedi. ne demek öyle ise tabii ki dedim, yazdım. elini cebine attı ve kusura bakmazsanız diyerek masamın üzerine fındık ve ceviz boşalttı.. bahçemizden diyerek.. içim ısındı biraz..
arkasından 40 yaşlarında bir kadın geldi, eşim kolon kanseri, gelecek durumu yok. rica etsem ilaçlarını yazabilirsiniz dedi. raporuna baktım, durum fena. süreci anlatmaya, aslında dertleşmeye çalışıyor. eşi bir yıldır çalışamıyormuş, kendisi de ona baktığı için çalışamıyormuş. eee, nasıl geçiniyorsunuz diye sordum. da sormaz olaydım.. kadın gözlerindeki tüm ışık söndü gitti.. sanki boşlukta kayboldu...buz gibi soğudum.
kapalı kapılar ardında ne dramlar yaşanıyor ülkemde.. sessiz sedasız.
***************************
Poliklinikte hep güzel anekdotlar olduğunu düşünmüyorsunuz umarım..
Başka doktora kayıtlı hasta ilaç yazdırma talebine olumsuz yanıt alınca ki sözü..
“siz adamı katil edersiniz”
Ve az önce gelen 20 yaşlarında ki bıçkın oğlu, hakaretler, tehditler savurarak adımı alıp “göreceksiniz, sizi sürdüreceğim buradan” diyerek gitti.
Umarım ıssız bir ege kasabasına sürdürür de, kendisine minnettar olurum!
*****************************
Dünkü vukuattan sonra madem hala sürülmedim, güncel notlara devam.. Ege’ye sürülmeyi hala dört gözle bekliyorum, o ayrı..
Küçük bir çocuk ağlaması koridorumuzda yankılanmaya başladı. Çocuk ağlarken bir şeyde söylüyor ama anlayamıyorum. Kalktım yanına gittim ne oluyor diye. Çocuk papağan gibi takılmış, salya sümük ağlarken ” pis doktor” diyor, başka bir şey demiyor. Diğer dr arkadaşın kapısında muayene olmayı bekliyorlar. Kaç yaşında bu diye sordum, annesi 2 yaşında dedi..
2 yaşında ki çocuk hangi muhabbetlerden “pis doktor” demeyi öğrenir. Ne oluyoruz yahu.
****************************
Sabah gelen ilk hastamın sorusu “hocam bende süper tansiyon çıktı, oruç tutabilecekmiyim ? “
4.hastamın sorusu “doktor bey bende reflü var, oruç tutabilirmiyim ?”
Oruç doktorluğu sezonu açılmıştır. Dur bakalım daha ne sorular gelecek. Bunun daha gizli şekeri var, sinir damarlarının kuruması var !
Tüm doktor arkadaşlarımın, geç kalmadan, dini bilgilerini gözden geçirmelerini tavsiye ederim.
************************************
20 yaşında üniversite öğrencisi.
Bademcikleri şişmiş. Bu da oturmuş bademciklerinin (biz tonsiller deriz ama) üzerindeki beyaz kriptleri kürdan ile tek tek temizlemiş. Sonrada şiş olan bademcikler insin diye, kürdanı birkaç yerden batırmış. Kanamalı garip bir bademcik ile geldi
Tövbe yarabbim.. Allah akıl fikir versin. Böyle bir şeyi ömrü hayatında kaç doktor görmüştür.. Hadi gel de yazma.
***************************
Günün Sorusu
Burun spreyi kullanmasını önereceğim hastam, orucumu bozar, olmaz dedi. Burnuna sıkarsın, ağzına gelirse tükürsün dedim ama olmaz, burundan da olsa içeriye giriyor, orucu bozar dedi..
Ben ki bu işleri biraz bilirim ama, hastam çok emin konuştu.. Ne dersiniz ??
******************************
Yine bir soru
Staj için bir iş yerine giden öğrenci, gece sahura kalkınca, sabah uyuyakalmış. Dolayısı ile işe gidememiş. Öğretmeni akıl vermiş, babası da elinden tutmuş gelmiş: Çocuğuma rapor verin de stajı yanmasın.
Peki dedim, bu benim hasta olmayan çocuğunuza yalan rapor vermem anlamına gelmiyor mu ? .. Eee, işte aslında öyle dedi…Peki, madem oruçta tutuyor bu yalan, günah sayılmaz mı.. Eee.. aslında öyle.. Peki bu günah kime yazılacak.. Eee, kem küm..
Sizce kime yazılacak ?..
*********************
Kendileri öğretmen, hatta okulda yönetici imiş.. “Bayramda trafik kalabalık oluyor ya, Perşembe sabahı gelsem, bana 2 gün rapor vermek istermisiniz? ” diye sordu. Önce yanlış anladım sandım, “ben mi vermek istermiyim “ diye teyit etmek için sorunca “evet“ dedi. Şaka herhalde diye baktım, yoo gayet ciddi.” neden vermek isteyeyim ki, vermek istemem tabii ki” dedim. ..
“Mübarek günün hatırına da mı vermek istemezsiniz” dedi.. Sabah sabah çattık dedim içimden. “Bende mübarek günün yalan raporla ilgili bir hatırı yok” dedim. Ben Perşembe sabahı tekrar geleceğim, belki o zamana yumuşarsınız deyip, gitti.
Bende merek ediyorum, bakalım yumuşayacak mıyım?
*****************************
Emekli olunca sakalı göğsüne değecek kadar uzatmış hemşehrim geldi.
Trabzon’a gitmiş, yaylaları filan dolaşmış. “Doktor bey biliyormusun Allah’ıma şükürler olsun ki Allah beni bir günahtan kurtarmış, yeni fark ettim” dedi. Hayırdır, ne oldu ki diye sordum. “Eskiden kemençe sesi duyunca içim kıpraşıyordu, hoşuma gidiyordu, artık kıpraşmadığını fark ettim” dedi.
Yaşlanmışsın, için geçmiş senin, dalga geçme benimle, ne söylüyorsun öyle filan dedim ama baktım amcam ciddi. “Dinimizde tef hariç bütün çalgılar günah, günahtan hoşlanmakta günah” dedi..
Ben sustum .Artık bundan ötesi beni aşıyor..
**********************************
2 gün önce evde otururken, arka arkaya hastalardan telefonlar geldi. Bizimkilerde ne bu tatilde hastalık muhabbeti filan deyince, “emekli olunca ilk işim telefon numarasını değiştirmek olacak” demiştim..
Sabah gelen hiç alakası olmayan bir hasta “hocam size çok güveniyorum, emekli filan olup giderseniz, ne olur telefon numaranızı bana verin, siz nerede olsanız ararım” dedi.. Bende jeton anında düştü, ne oluyoruz yahu diyerek..
Yerin kulağı olduğuna artık inanıyorum ! İki kişinin bildiğinin sır olmadığına olduğu gibi. Sizde inanın bence.
************************************
Vatandaş odaya girdi
“belim ağrıyor ,muayene olmak istiyorum” dedi.
Baktım benim hastam değil “kendi doktoruna gitmen lazım" deyince, ”şimdi burada ölsem, kalsam kim hesap verecek” dedi.
Anlamazdan gelerek
” o işleri pek bilmem ama, ölünce herkes kendi hesabını kendi verecek diyorlar” dedim.
Öylece bakakaldı, sanırım yanlış kapıya geldik diye geçti içinden. Hiç bir şey söylemeden çıktı gitti.
Demagojiye demagoji, ben ne yapayım ))
**********************************
Doktor bey, ben tiroit hastasıyım, tiroit hormonlarımı yakından takip ediyorum, tekrar tahlil yaptırabilir miyim dedi..
Geçmiş olsun dedim, en son ne zaman baktırmıştınız, diye sordum..
4 yıl önce demez mi.
Ne bilinçli bir milletiz, gözlerim yaşarıyor!
***********************
Kapıyı açınca buyur anacığım dedim. Görüntü olarak 60’dan fazla görünüyordu.. Ama bilgisayardan adına bakınca 46 yaşında olduğunu görünce şaşırdım.
Yahu ne olmuş sana böyle, nine gibi olmuşsun. Bu yaşta bu kadar çökülür mü dedim. Bana ne ise..
Kadının öyle bir bakışı oldu ki, tarif edemem. Aaah ah doktor bey, benimki gibi sinirli, huysuz kocası olan yaşayamaz bile, ben yine iyi dayanıyorum dedi.
Peki, şiddet, dayak falan da var mı dedim.
Kadının bakışındaki mahzunluk, derinlik daha da tarif edilmez bir hal aldı. Muhtemelen şimdi doktora söylersem kocamı şikayet etmiş olurum, başım daha da belaya girer mi acaba diye düşündü ama, olmaz mı doktor bey, aklınıza ne gelirse var demez mi?.
Sabah sabah içim daraldı. Bu ülkede kapalı kapılar arkasında ne dramlar yaşanıyor. Medeniyet kim biz kim.
******************************
Normalde “Bide” tuvaletteki taharet musluğu yeri gibi bir şeydir. Pek çok kişi tuvalet ile karıştırmakta, ne işe yaradığını çözmekte zorlanmaktadır.
Ben hekimler için başka bir “Bide”den bahsedeceğim. Artık duymak istemediğimiz, duyunca içimizden “öööff yaa, yine mi” dediğimiz “Bide”..
Hastanın muayenesini bitirirsin,oturup bilgisayardan reçetesini çıkartıp verirsin.. Tam o an “bide” zamanıdır. Hocam bide kulağım çok ağrıyordu,ona da bir baksanız.. Hocam bide ayağımda mantar var,ona da baksanız..Hocam bide…
Hastanın ilaçlarını yazıp,bilgisayardan şifreyi alı, uzatırsınız.. İşte o an yine “Bide” zamanıdır.. Hocam bide majestik ekleyebilirmisiniz.. Hocam bide parol eklerminiz. Hocam bide.. ))
*****************************
2 gündür işyerinde sabahları sular donmuştu. Dün akşam saatin oradaki borular patladı, yaptırdık filan. Ama yeni tip sayaçlar, suda basınç düşerse, kilitleniyormuş. Neyse sayaç firmasını aradık, biraz önce resetlemeye geldiler..
Buraya kadar her şey olağan hayatın akışına uygun. Sayaç firmasının elemanını binanın arkasında ki sayacın olduğu yere gittiğini görünce, bende gidip bakayım ne yapıyor dedim. Keşke gitmez olaydım, neyime lazım,neye bakacaksam..
Baktım adam resmen bizim sayacın olduğu yere işiyor. Beni görünce bir panik, ne yapacağını şaşırdı. Çişin yarıda tutulmasının gazabını bilmeyen yoktur :). İlk şaşkınlığımı atınca geri döndüm ama, çiş işten geçti..
Dedim ya ufaktan herkes sıyırdı, yalnız değiliz.
*********************************
Sonrasında konu onların Avrupa Birliğine bile girdiğine, demek ki bizden ileri olduklarını söylemem ile değişik mecralara doğru kaydı. Söylemez olaydım. Amca beni esir aldı resmen. Meğer biz Türkler ne kadar akıllı, gelişmiş, insani ve dindar milletmişiz de benim haberim yokmuş. Güne fena gaz ile başladım. Eeeey Avrupa, siz de kim oluyorsunuz :)
****************************************
60’lı yaşlarında kadın hastam geldi.
Çoktandır görünmüyorsun, nerelerdesin diye sordum. Damadın tayini Sarıkamış'a çıktı. Torunlara bakmak için 5 aydır onların yanındayım dedi. Nasıl oralar dedim. Valla doktor bey aldığım nefesi içerimde hissediyorum. Ben öyle yerler olduğunu bilmiyordum, buralarda çürümüşüz de haberim yokmuş dedi. Tansiyon ilacı kullanmayı bıraktım. Tiroidim de baya bir düzeldi, bu gidişle o ilaçları da keserim herhalde dedi. 10 gün sonra tekrar gideceğim ama beyimle kavga ediyoruz artık, zaten emekli, ne işimiz var burada, taşınalım oraya diyorum dedi.
Damat ne iş yapıyor orada diye sordum, kısık sesle komiseeer dedi, gizli bilgi verir gibi. Bana ısrarla ne olur, gelin misafirimiz olun, bi görün oraları diye de epey ısrar etti. İnşallah, kısmet falan deyip geçiştirdim.
Sarıkamış’ı bilmez olur muyum, benim orada yakın akrabalarım bile var demedim. Başıma iş çıkarmasın dedim ama teyze o kadar iştahlı anlatınca, artık Kars ve Sarıkamış’takilerden davet bekliyorum. Ona göre :)
*****************************************
Günün 2 ayrı öğretmen hikayesi..
İlki çoktan emekli olmuş,65 yaşındaki öğretmen. Eşi ile geldiler. Eşinde gut çıkmış, ilaçlarını yazdıracak ama hocam susmak bilmiyor. Yüksek sesle,anlatıyor da anlatıyor. Bir ara bu hanım çok konuşuyor doktor bey demesin mi. Kendimi tutamadım, attım kahkahayı. Hocam insaf ya, 10 dakikadır non-stop konuşuyorsun, kadıncağız daha tek kelime etmedi dedim. O da farkına vardı, he valla sorun bende mi yoksa dedi.
İkincisi 30 lu yaşlarda kadın hasta. Kulağım çok ağrıyor, soğan suyu damlattım ama geçmedi, bakabilir misiniz dedi. Bakmak için kalkarken, bari biraz da sirke damlatsaydınız dedim. Sonrasında ne iş yapıyorsunuz diye sordum. Öğretmenim demez mi. Sormaz olaydım!
*************************
Teyzem buyur, şikayetin nedir?
- Ah doktor bey, hangi şikayetimi anlatayım, nereden başlasam bilmiyorum ki?
- Sen bi başla bakalım
- Bizim ev belediyenin karşısında idi. Dönüştürme mi ne dediler evimizi yıktılar. Biz de Güzelyalı da kötü bir eve taşındık. Kaç ay oldu hala telefon bağlamadılar. Telefon olmayınca da internette olmuyormuş. Evde torunlar bizimle kavga edip duruyorlar. Zaten evin mutfak dolapları da….
- Teyze buraya gelme şikayetin ne? Onu anlat bana, evden şikayetini değil.
- Doktor bey, şikayetini anlat dedin ,anlatıyorum işte. Yoksa tansiyon ilacımı yazdırıp gidecektim.
-………
****************************
84 yaşında teyze polikliniğe geldi.
günün poliklinik diyaloglarından.. ciddiye almayınca bu işten keyif alınıyor aslında
Sabah sabah günaydın doktor bey diyerek odaya girdi
Günaydın, buyurun dedim
Çok üşüdüğüm için tiroit tahlili, acıkınca titrediğim için şeker tahlili,yemekten hemen sonra da titriyorum,onun içinde 3 aylık şeker tahlili istiyorum.. Siz daha iyi bilirsiniz ama dedi
Estağfrullah, siz daha iyi biliyorsunuz, ben bu kadar bilmiyorum, reçetenizi de yazarsınız artık dedim
Gayet ciddi, benim okuma-yazmam yok ki demez mi?
Gülemedim bile…
*****************************
24 yaşında üniversite mezunu delikanlı geldi.
Kuran kursu yurdunda kalmak için sağlık raporu istedi.9 ay yatılı olarak Kuran kursunda kalacakmış. Yurtta kalıp Kuran öğrenmek için biraz geç kalmamışmısın diye sordum..
Daha önce KPSS sınavına girmiş, çok düşük puan almış. Kuran kursunda Kuran ve dini öğrenerek daha imanlı olacağını ve Allah’ın ona yardım edeceğini düşünüyormuş.
***************************
Ben çok güzel olduğum için ablam beni hep kıskanırdı. Güzel kıyafetler giymeme, makyaj yapmama izin vermezdi. O evlendi gitti, ben annemle kalıp, ona bakmak zorunda kaldım. O yüzden de hiç evlenmedim. Hala çok güzelim ve üstelik çok paramda var. Çok erkek peşimde dolaşıyor ama bu yaştan sonra, erkek derdi çekmek istemiyorum.
Bir süre dalıp gittikten sonra, tekrar konuşmaya devam ediyor..
Keşke eski güzelliğim olsa da birisi benimle evlenmek istese. Böyle yalnız başıma yaşamaktan çok sıkılıyorum. Ne dersin doktor bey, sizce ben güzel miyim? Benimle evlenmek isteyen olur mu acaba?. Niye istesinler ki, bu yaştan sonra beni alıp da ne yapacaklar ?.
( 55 yaşında ki hastam ile biraz sohbet edeyim dedim de.. )
********************************
Babaannemin dizlerinden birisi çok ağrımaya başlayınca köydeki sağlık ocağına gider. Doktor arkadaş muayene eder, teyze dizini üşütmüşsün deyip, ilaçlarını yazmaya başlar..
Hazır cevap Karadeniz kadını olan babaannem durur mu, "doktor bey, ben bu dizleri beraber gezdiriyorum, birisi üşüdü de, öteki nasıl üşümedi?" diye sormuş.
********************************
Kadınlara verdiğimiz değerlerin tartışıldığı günlerde bir anım gözümde canlandı, paylaşmak istedim..
Yıl 1991, Afyon’da mecburi hizmet için çalışıyorum. 19-20 yaşlarında bir kadın sürekli değişik şikayetlerle, sonradan fark ettim ki bahanelerle muayene olmaya geliyor. Bir süre sonra sen buralı değilsin, ne işin var buralarda sorularıma anlatmaya başladı..
Bu kasabalı 70 li yaşlarda ki vatandaşın eşi rahmetli olmuş. Meğer buralarda moda olmuş. Eşi ölen ya da çocuğu olmayanlar doğu illerine gidip, kendilerine eş buluyorlarmış. Nasıl oluyor diye anlattırdım. Kendileri Ağrı’lı imişler. Aracılar vasıtası ile gelen, karı arayan adam ( başka tarif edemedim, kusura bakmayın ), köyde bir eve alınırmış. Köydeki evlenme yaşındaki kız çocukları eve çağrılırmış. Adam kızlar içerisinden gözüne kestirdiğini beğenip, babasına ve aracıya komisyonunu verip, kızı alıp Afyon’a getirirmiş.
İşte benim sürekli gelen hastam da bu yaşlarda ama 70’in üzerindeki adama eş olmuş. Geldiğinde sürekli ağlardı. O zamanlar telefon yok. Ailesinden, kardeşlerinden bi haber, apayrı bir yerde bulunmanın derin acılarını yaşıyordu. Hatta anımsadığım "annemi göresledim, kardeşlerimi göresledim" diyerek ağlardı. Benim insancıl yaklaşımımı samimi bulmuş olacak ki, çeşitli bahaneler bularak, güya muayene olmaya gelmiş gibi yapar, gelip bana içini döker giderdi..
Geldiğimiz nokta da kadınların hala alınır, satılır, yatılır bir mal gibi konu edildiği tartışmaları gördükçe bu anımı anımsıyorum.. o yüzdendir ki bizden bir b.k olmaz, değişmez bu ülke, değişmez bu millet…Biz canımızı sıktığımızla, mutsuzluğumuzla baş başa kalacağız yine…Bize de yazık ama artık !!!
*******************************
Bu gün gelen iki ayrı hasta anlatımlarından;
İlki resmi bir kurumun yöneticisi kadın..
Doktor bey ne oluyor bu memlekete böyle, nereye gidiyoruz. Artık sokakta yürümeye korkar oldum. Parkta spor yapan kadını çiğneyerek dövmek ne demek? İşin kötü tarafı yönetici olduklarını sananlardan adam gibi tepki bile yok. Bu insanları daha da cesaretlendiriyor. Evde televizyonu açmıyorum artık, yeter kafayı yiyeceğim diye anlattı da anlattı.
İkincisi fotoğrafçı dükkanı işleten kadın.
Ortalık yüzünde ki pis sakalını sıvazlayıp duran adamlarla doldu. Ne oldu bizim milletimize böyle, bu insanlarla nasıl yaşayıp gideceğiz dayanamıyorum artık...Genellikle vesikalık fotoğraflar çekiyorum ve bir kişinin işi en fazla 5 dk. sürüyor. Birisinin fotoğrafını çekerken sırada bekleyen hemen sorun çıkarmaya başlıyor. Yahu insan 5 dk fotoğraf çektirmek için beklemeye laf eder mi ? Ne diyeceğimi bilemez oldum. İçime ata ata şiştim inan ki, ilaç ne vereceksen ver, dayanamıyorum artık..
Ahaaa, bir de bizim durumumuzu düşün rahatla, dedim
Yani demem o ki, memlekette aklı başında herkes barut fıçısı gibi…patladı ,patlayacak.. yani ki, yalnız değilsiniz..
*************************
Çok eskiden beri tanıdığım, 60 yaşını geride bırakmış eleman geldi. Kendisi çok iyi kemençe çalıyor olmasına rağmen, zihinsel olarak biraz gerilerde.
Bu güne kadar hiç evlenmemiş. Sebep olarakta vücudundaki sedef hastalığını gösterdi. Bu sedefler geçmiyor ki, bunlar varken de benimle kim evlenir, kim benimle yatar ki dedi.. Olurmu öyle şey, bütün sedef hastaları bekar mı duruyor, evlenebilirsin tabii ki dedim. Aslında kıyafetimi çıkarmadan yatsam da olur değil mi diye sordu. Olmaz mı,olur tabii ki dedim.
Ağzı kulaklarında, nasıl sevindi. Şimdiye kadar bana bunu söyleyen olmadı, sağol, sağol diye diye gitti. Ben de sayesinde günü gülerek kapatıyorum.. O da sağ olsun.
*********************************
Vatandaş elinde bir ilaç ile polikliniğe geldi. Kalp-damarcının verdiği bir kapsül. İsmi önemli değil. Vatandaş ısrarla bu ilacın kapsül olmayanı yokmu diye soruyor..Bak bunu vermişler işte, değiştirme, ne fark eder diyorum. Israrla kapsül içmek istemiyorum diyor.
Sonunda ağzındaki baklayı çıkardı. Kapsüllerin jelatini domuz bilmem neyinden yapılıyormuş, o yüzden içmem dedi. Ne hassas vatandaşımız var, gözlerim yaşardı !
Yaşardı da keşke başka şeylerde de bu kadar hassas olsalar ...
**************************
-Günaydın efendim nasılsınız.. Ben Kurtsan ilaç firmasından geliyorum..
- Buyrun
- Ayy pardon. Kurtsan değil,Adeka firmasından geliyorum.. Çok özür dilerim.
-Son kararın mı ??
-Evet evet hocam karıştırdım, Adeka…
Aaah ah, nerede eski, cin gibi firma elemanları. Her şey bozulmak zorunda mı ??
*************************
Çok saygılı bir şekilde polikliniğe girdi. Nasılsınız, iyi misiniz keyfiniz nasıl diye sordu. Teşekkür ettim, siz nasılsınız dedim. muhabbet hastalarımızdan alışık olmadığımız medeni ve sıcak düzeyde ilerliyor. Biten tansiyon ilacını yazabilir miymişim? Ne demek efendim, tabii ki dedim.
İlacını yazarken, birazdan hastaneye de gideceğim dedi. Hayırdır dedim. Bizim evde ki kadını götüreceğim, yazık gariban, zavallının başı çok ağrıyormuş dedi. Sokakta yaşayan bir hayvandan bahseder gibi bir ifade ile. Kim ki o kadın diye sordum da sormaz olaydım. Bizim hanım işte demez mi.
O medeni adam gitti bir anda bildiğin yurdum öküzü geri geldi. Kadına ben de üzülecektim bu öküzle, üstelik emekli öğretmen olan bu öküzle yaşamak zorunda olduğuna. Ama her şeye de üzülemem ki ))
*********************
75 yaşında ki teyze Samsun’dan gelmiş. Yanında 20’li yaşlarda delikanlı ile polikliniğe geldi.
Buyur teyze neden geldin diye sordum. Baksana aslan gibi torunum var onu görmeye geldim dedi. Arkasından da gelmese miydim yoksa dedi. Anladık çattık yine bizim Karadenizli teyzeye.
Doktora neden geldin, onu soruyorum dedim. Haa dedi başladı şikayetlerini anlatmaya. Sanırsın birazdan ölecek, derdi o kadar fazla. Muayene ettim, eh işte muhtemelen yolculuktan kaynaklanan hafif soğuk algınlığı..
Teyze o kadar fazla dertlenmesen, maşallahın var çok iyisin dedim. Bizim Alaçam’da ki doktorda benden iyisin turp gibisin diyor da, “doktorların hoş hoş konuşmaları çok hoşuma gidiyor, birazda onun için gidiyorum doktorlara“ demez mi?.
Şaşkınlıktan gülemedim bile..