Pazar

EDİRNE

edirne
  Edirne deyince ilk akla ne geliyor? Osmanlı, Selimiye Camii,Yağlı Güreş, Ciğer tava. Bazılarına göre de üj bejci ayyaşlar memleketi geliyordur. Açıkçası Edirne bunların hepsini bir arada barındıran ve kendine özgü tarihi ve şehir havası nedeniyle, mutlaka gidip görülmesi gereken şehirlerimizden.
  Bizim gibi İstanbul'dan gidecekler için,sabah erken yola çıkılırsa,günü birlik gidip, görüp geri dönülebilecek uzaklıkta. Sadece Uzaklıktan dolayı değil,zaten bir günde şehri yeterince gezip,yeyip içip geri dönülebilir. İstanbul'dan yaklaşık 3 saatte Edirne'ye ulaşabilirsiniz. tabii ki özel araçtan bahsediyorum.
edirne

edirne

edirne
   Edirne turumuzun başlangıç noktası olarak Tabii ki Selimiye Camisini seçiyoruz. Özel bir planlamadan değil tabii ki ama en çok orasını merak ediyor ve bir an önce görmek istiyoruz. Aslında camiye ilk bakışta vaay muhteşemmiş hissi duyduğumu söyleyemem.Belki İstanbul'da ki Süleymaniye ve Sultanahmet Camilerinden sonra bunu hissetmedim, bilemiyorum. Ama ayrıntıları öğrenip, başka bir açıdan bakmaya başlayınca,evet farklı imiş diyorsunuz.
  Her şeyden önce Mimar Sinan'ın burası benim ustalık eseri demiş olması bile, size hımm neden acaba, sorusunu sordurup,daha dikkatli bakmanıza neden oluyor.Mimar Sinan'ın ağzından Selimiye'yi dinlersek: "Caminin dört minaresini, kubbenin dört tarafına oturttum. Her birine üçer şerefe yaptım. İki minaresinin üçer merdiveni vardır, çıkanlar birbirini göremezler. İlk merdiven birinci şerefeye, ikinci merdiven ilk iki şerefeye, sonuncu merdivense her üç şerefeye çıkar." Bu bile mimari harika olmasına yetip de artar bile.
edirne

edirne

edirne
  Benden Camii hakkında çok teknik bilgiler beklemeyin. Zaten benim yazılarımı okuyanlar bilirler ki,öyle uzun uzun teknik yada tarihi bilgiler vermeyi tercih etmem. Sıkıcı olmayan özet bilgiler yeter. Neyse caminin çok güzel bir avlusu ve arka bahçesi de var. Bura da en az bir saatinizin geçmesini fark etmezsiniz bile.
edirne
 Dikkat ederseniz duvarda yıkık bir bölüm göreceksiniz. 1913 yılındaki Bulgar işgalinde top mermisi isabet etmiş ve Atatürk'ün emri ile ibretlik hatıra olarak onarılmamıştır.Edine'ye girişte 4 minarenin 2 minare gibi görünmesi, caminin akustiği, ters lale motifi,kubbesinin yüksekliği ve büyüklüğü ayrıca dikkat çeken özellikleridir.
edirne
                    Bu fıstıkta benim güzel yeğenim Damla. Cami avlusunda dayısına şirinlikler yapıyor...
 edirne
  Gezi grubumuz ile Selimiye'yi gezmiş olmanın zaferi ile ile toplu fotoğrafımız çekerek,gezmelere devam ediyoruz..
edirne

edirne

edirne
edirne

edirne

edirne

   Camiiyi gezdikten sonra,hemen arka tarafında,avluya bitişik bir müze var.Müze kartınız yok ise giriş zaten 5 tl ve mutlaka bir görün. İçerinde Mimar Sinan'ın balmumu heykeli yanında, yöreye ait ve eski savaş eserlerine ait ilgi çekici ürünler sergilenmekte..
edirne


edirne
 Selimiye külliyesinin bahçesinde hafif soluklanıyoruz ve artık meşhur Edirne tava ciğeri yemeğe hazırız.Aslında merkezde çok fazla ciğerci var. Bunlardan en ünlüsü aydın ciğer olarak biliniyor ama kapısında her zaman uzun kuyruk olurmuş. Biz o kadar kuyrukta beklemeyi göze alamadık doğrusu. Ama yediğimiz ciğeri de zaten çok beğendik ve bence kuyruk beklemeye gerek yok. Sonuçta aynı ciğer,pişirilişi aynı,sunumu aynı ve yan yana onlarca ciğerci, karar sizin ...
edirne
  Çiğer faslından sonra biraz da sindirmek için sokaklarda ufak yürüyüş yapıyoruz. Merkez eski bir şehir görüntüsünde ve pek de temiz olduğu söylenemez.Ne de olsa Roman vatandaşların çok olduğu bölgedeyiz,normal karşılıyoruz. Ancak şehrin bakımsızlığı yanında,aslında insanların, özellikle genç kızların temiz,modern giyinenlerinin çokluğu da dikkat çekmiyor değil.
 edirne
edirne

edirne

edirne
   Mutlaka görün diyeceğim başka bir yer ise 2.Bayezid Külliyesi. Şehrin biraz dışına bir bölgede yer alıyor.Bayezıt külliyesi eskiden akıl hastalarını tedavi etmek amacı ile kurulmuş bir yer. İçerisinde tıp medresesi,eczanesi olan, müzik  ve su sesi ile de tedavi yapılan bir külliye. Doktor olarak benim ilgimi fazlası ile çekmiş olabilir ama sağlık dışı olanlar için de fazlası ile ilgi çekici bir yer.
  edirne
edirne
  Hep deriz ki boş kalmak iyi değildir diye. İnsanın meşgul olabileceği bir şeyler olması lazım diye. Eskiden meşguliyetle tedavi uygulanıyor olması ilginç bir durum. Biz yıllardır Melankoliyi başka şeylerle tarif ederdik ama meğerse Kara sevdalı demek yetermiş....
edirne
  Kırkpınar güreşlerinin yapıldığı Sarayiçi'nde Balkan savaşları şehitliği bulunmakta. Güreş alanı olan stadyum ve çevresi,güreş zamanı olmadığından olsa gerek, çok bakımsız ve kötü bir görüntü içerisinde idi.
edirne

edirneedirne
   Bir günlük Edirne gezisinin,Edirne'de son mekanı Meriç nehri kenarında ki çay bahçeleri olması gerekir. Nehir ve köprü manzarası eşliğinde çayınızı içebilirsiniz, midenizdeki ciğer daha duruyordur ama acıktıysanız yemek de yiyebilirsiniz. Benim gibi şansınız varsa gün batımında böyle güzel manzara da yakalayabilirsiniz..


FLORANSA

floransa
  İtalya ve sanat ya da İtalya ve Mimari deyince akla ilk gelen ve en güzel şehir olan Floransa'dayız.Floransa Toskana bölgesinin başkentidir. Armo Nehri etrafına kurulu olan kent, İtalyan Rönesansının da doğum yeri olarak bilinir. Leonardo da Vinci ve Michelangelo gibi dünyaca ünlü sanatçıların yaşadığı şehir, Günümüzde yaklaşık yarım milyonluk nüfusa sahip,başta İtalya olmak üzere Avrupa'nın en turistik şehirlerinden biridir.
floransa












floransa
floransa
  Sanat eserleri görmeyi sevenler için,burası tam bir cennet.Floransa'da görülmesi gereken yerlerin başında,Floransa katedrali ( Cattedrale di Santa Maria del Fiore) gelmektedir. Kubbesi şehrin hemen her tarafından görülebilen bu Katedrale girişte ücretsiz.Dış kısmı pembe, beyaz ve yeşil mermerden yapılmıştır. İç kısmı ise oldukça sadedir. Katedralin mozaikleri kesinlikle görülmelidir. Katedralde dikkati çeken başka bir eser girişteki saattir. 15. yüzyılda Paolo Uccello tarafından günün 24 saatinin güneşin batışı ile sona erdiği ora italica’ya göre ayarlandığı saat günümüzde hala çalışmaktadır.
floransa
floransa
floransa










floransa
  Signoria Meydanı Floransa‘daki en önemli meydanlardan biridir. Meydanı zenginleştiren şey bölgedeki heykellerin zenginliğidir.Signoria Meydanında Vecchio Sarayı olarak da bilinen Floransa Belediye Binası da görülmelidir.Kale görünümündeki Palazzo Vecchio, 1302 yılında Arnolfo di Cambio tarafından tamamlanmış ve Orta Çağ görünümünü korumaktadır. 
floransa

floransa





floransa
  Ponte Vecchio ya da diğer adı ile Floransa Eski Köprü, Arno Nehri üstündeki en eski ve en ünlü köprüdür. Floransa’nın sembollerinden biri haline gelen köprü, Floransa’daki altı köprüden biridir. Uffizi ile Medici Sarayını birbirine bağlar.Köprünün üzerindeki dükkanlarda daha çok mücevher satan dükkanlar çoğunlukta. Benim aklımda Floransa deyince ilk gelen yer bu köprü ve etrafı olduğunu söylemem lazım. Zaten bir çoklarına göre Floransa'nın simgesi olarak bu köprü gösterilmektedir.






floransa
  Pitti Sarayı, sanat ve hazinelerin gösterildiği galerileri bünyesinde barındırıyor. Floransa’nın en büyük mimari yapısı olan Saray 1457 yılında Pitti ailesi için inşa edilmiş.Bu sarayı gezmek için en az yarım gün ayırmak gerekiyor. O kadar büyük yapılmış ki gez gez bitmiyor. Biz 2-3 saatimizi buraya ayırarak,hızlıca da olsa bir tur attık.
floransa

floransa

floransa
 Pitti Sarayını içerisindeki eserler kadar,gezip görmeye değer çok güzel bir arka bahçesi de var. Bahçeyi içerini, heykeller ve sanat eserleri ile açık hava müzesi haline getirmişler.
floransa

floransa

    Son olarak Floransa'da çekilmiş iki fotoğrafımı koymak istedim. Birincisi Pitti sarayında gemekten yorulmuş halim..Sarayın büyüklüğünü ve gezmesinin yoruculuğunu anlatmak için. İkincisi Venedik'e gitmek için Tren beklerken ki halim. Ne kadar soğuk olduğunu anlatmak için...
    İtalya'nın bir çok şehrini görmüş birisi olarak fikrimi merak edenlere söylemek isterim ki, Floransa bir tam gün ayırıp gezilebilecek büyüklükte bir şehir. Daha fazla zaman ayırmaya,yada sadece Floransa'yı görmek için Türkiye'den kalkıp gitmeye değmez. oralara gitmişken, bir gününüzü ayırırsanız da pişman olmazsınız...





Pazartesi

SANTİAGO DE COMPOSTELA - İSPANYA

santiago de compostela
  Birçok yeri gezmiş olmama şaşırmayanlar,burada da ne işin vardı diyebilirler. İnanın bende bilmiyorum. Tatil planı yaparken, THY nın üç kişi gidiş dönüş 750 tl ye direkt uçuşunu yakalayınca, zaten ruhumuzda maceraperestlik var, bir bakalım oralarda ne var diyerek,atlayıp gittik işte.
 Baştan söyleyeyim,gezmelere gitmeden önce,orada ne varmış,ne yenilir ne içilirmiş,nerede kalınırmış araştırması yaparım ama burası bana da süpriz bir yer oldu.
  Santiago,İspanya'nın kuzeyinde,Özerk bölge olan Galiçya'nın başkentidir. 2000 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmiştir. Santiago de Compostela'nın orta çağlardan kalmış merkezi UNESCO Dünya Mirasları İspanya listesine 1985'den itibaren dahil edilmiştir. Öyle kültürsüz,sıradan bir yere gittiğimizi düşünmeyin diye,bunları da paylaşıyorum :)
santiago de compostela
santiago de compostela
  Şehrin ana özelliği aslında burada bulunan kiliseden kaynaklanmaktadır.Burası Hristiyanların hacı oldukları kiliselerden birisidir. Ancak buranın ana özelliği buraya öyle araba ile,uçakla falan değil yürüyerek geliyorlar.İnanışlarına göre,Hz. İsa'nın 12 havarisinden biri olan St. James- Aziz Yakup, 44 yılında Kudüs'te vefat ettikten sonra kalıntıları mucizevi bir şekilde bu bölgeye getirilmiş, bu kalıntılar 835 yılında Teodomiro adında bir piskopos tarafından, yıldızlar tarafından yönlendirilmesi sonucu keşfedilmiştir. Bundan dolayı, yıldızlar takımı Samanyolu'na İspanyolca "El Camino de Santiago" denir. Bu kelime de; yüzyıllardır hacıların St. James'i ziyaret için geldikleri haç yolu adına kullanılmaktadır.
  St.James'in küllerinin bulunduğuna inanılan bu yere küçük bir kilise yaptırılmış, daha sonra ise bugünkü hali ile, dünyanın en güzel ve heybetli yapılarından olan Santiago de Compostela Katedrali'ne dönüştürülmüştür. Santiago'nun 921 yılında haç merkezi olması ile birlikte, Kudüs ve Roma gibi Katolikler için en değerli yerlerden biri haline gelmiştir.
  El Camino de Santiago, -kutsal hac yolu - kısaca El Camino yolunun uzunluğu kişiden kişiye değişse de ortalama 760-800 km. Bunun nedeni ise yolun bir başlangıç noktasının olmaması. Kimisi evinin önünden başlaması gerektiğine inanırken, kimisi ise popüler hac yollarından birinden başlamayı uygun buluyor.Bu yolu yürüyerek alıp,Santiago'ya ulaşmanız gerekmekte.Ve her yıl bu şekilde 100.000 bin kişinin Santiago'ya geldiği bilinmektedir

santiago de compostela

santiago de compostela
 Burada, şehir merkezinde, kendinizi Ortaçağda hissediyorsunuz.Tarihi yapılar o kadar güzel korunmuş ki,yüz binlerin buraya gelmesine şaşırmamak gerekir.
santiago de compostela

santiago de compostela

santiago de compostela
  Santiago tren İstasyonu ve trendeki fotoğraflardan özellikle koymak istedim.Çünkü İspanya tarihinin en büyük tren kazası bu istasyonda meydana gelmişti.24 temmuz 2013 de yani bizim Bu tatili yapıp döndükten 1 ay sonra, 79 kişinin yaşamını yitirdiği kaza bu istasyonda meydana gelmişti. Ve bu istasyondan A Coruna'ya defalarca gidip gelmiştik.
santiago de compostela

santiago de compostela
   Neyse hüzünlendirmeden Galiçya muhabbetine geri dönelim.Burada En fazla tüketilen içki tabii ki yerel Galiçya birası. İçimi çok güzel.Bizde fırsat buldukça içtik.
santiago de compostela

   Orada iken kızımın telefonuna gelen güncellemeden sonra,bilgisayara bağlayıp bir şeyler yüklemesi gerekti.Yoksa telefonu çalışmaz oldu. Bunu gittiğimiz telefonculara anlatmak ne kadar oldu. İngilizce bilmiyorlar,( bende bilmiyorum ama olsun :) ) Çareyi google çeviri sayfasına yazıp,ispanyolca'ya çevirerek bulabildik.
santiago de compostela
  Havaalanında ki  hoş atık kutuları dikkatimi çekmişti..
santiago de compostela

  Bir gezmelere'miz daha sona ererken,tüm yorgunluğumuzla,uçağımızın kalkmasını bekleyen bizimkiler...