" Her yer en az bir defa görülmeyi hak ediyor "

25- TULUN - KEMEROVA ARASI / RUSYA

 

3 Haziran günü İrkutsk'tan yola çıkıp 400 km yol gelerek Tulun şehrine geldik. 400 km yi 6 saatte zor geldim. Yollar çok güzel ama sürekli kamera işareti ve kamera var. Hız sınırı 60 ile 90 arasında değişiyor ama en fazla 90. Zaten çok fazla trafik var, daha hız gitmek de pek mümkün değil.



Tulun küçük bir yer. Gezilip, görülecek yeri yok gibi. Günlük alışverişimizi yapıp, karavanda dinlenmeye geçtik. Vakit olunca Karavanın sağına soluna bakayım dedim. Yola çıkalı 14 000 km olmuş. O kadar tozlu yollardan geçtik ki artık karavanın çekişi düştü, siyah dumanlar atmaya başladı. Dün İrkutsk'da hava filtresi bulup değiştirdim. Özellikle Moğolistan'ın mazotu çok kötüydü. Orayı geride bıraktık diye mazot filtresini de değiştireyim dedim. Filtreyi Türkiye'den yedek almıştım. Söktüm ve takarken alttaki sensörü, mazot kaçırmasın diye iyi sıkayım derken, tık diye kırıldı. Al başına belayı. Burada o fotoğraftaki parçayı bulmak mümkün değil. Zaten hafta sonu, dükkanlar kapalı. O panikle dolaşırken aklıma İzmir'den usta arkadaş geldi. Görüntülü aradım, ne yapabilirim dedim. Sağ olsun Hızır gibi geldi. Oraya mazot kaçmasın diye somun tak, yoluna devam et dedi. Motor arıza uyarısı verir ama yolda bırakmaz dedi. Dediğini yaptım ve mazot kaçırmadan araç çalıştı. İlk büyük şehirde parçayı bulacağımı ümit ediyorum..


Sabah Tulun'dan yola çıktık, 4 saatlik bir yolculuktan sonra Kansk diye bir yere geldik. Gecelemeyi burada yaptık.Yanımıza sivil polis olduğunu söyleyen birisi geldi. Babası Türk, annesi Azeri'ymiş. Türkçe konuşan birilerini buldum diye çok sevindi. Sürekli konuşmaya çalıştı. Gece saat 02.30 civarı bizim karavanın fotoğrafını çekip bana gönderdi. Sesli mesaj da göndererek ben sizi bu saate kadar bekledim, artık diğer polis arkadaşlarıma devrediyorum, güvendesiniz rahat olun demiş. 3 ay olacak yola çıkalı, Şükür ki daha konaklarken tedirgin olacak bir durum yaşamadık ama yine de ilk defa polis korumasında uyuduk.
Rusya'da yollarda sürekli kamera, radar tabelası var. Pek çok yerde de sabit kameralar var zaten. 3 gündür yollarda seyyar kameralar da görmeye başladık. Uyduruk bir kamera ve yol kenarında araç içinde oturan birileri oluyor. Polis arkadaşa onu sordum. Rusya'da polis olmayan şahıslarda yola kamera koyabiliyor. Kesilen cezaların bir kısmını kendileri alıyorlar dedi. Bizde de vardı, hâlâ var mı bilmiyorum ama, fahri trafik müfettişliğinin radar müfettişliği gibi. İlginç bir uygulama.
Karavanın mazot filtresi sensörünü henüz bulamadım. Her tarafta ducato minibüs var ama parça yok. Artık ondan umut yok gibi.

Kansk'da Kan nehri kenarında konakladık. Burada daha önceleri Tatarlar yaşarmış. Ruslar ile Tatarlar arasındaki savaşta nehrin rengi akan kanlardan dolayı kırmızı olduğu için Kan nehri adı verilmiş.










Moğolistan başkenti Ulanbatur'dan çıkalı 1900 km yol gelmişiz. Bugün Krasnoyarsk şehrine ulaştık. Türkiye ile saat farkımız 4 e indi. Burası inanılmaz büyük bir şehir. Şöyle tarif edeyim, şehre doğu tarafından girdik, park edeceğimiz merkezi yere gelene kadar yarım saatten fazla sürdü. Trafik çok olduğu için değil, mesafe uzun olduğu içan haa))

Adam tarlasının büyüklüğünü anlatmak için "sabah evden traktör ile çıkıyorum, akşama doğru tarlamın sonuna ancak gidebiliyorum " demiş. Arkadaşı lafı yapıştırmış " benim de öyle eski bir traktörüm vardı, hiç gitmiyordu, sattım kurtuldum" demiş. O hesap olmasında!

Krasnoyarsk, "Kızıl Yer" anlamına gelir ve aynı adı taşıyan Krasnoyarsk Kray (eyalet)nin başkentidir. Krasnoyarsk Kray'ın sınırları veya Türkiye'deki herhangi bir idari bölge gibi düşünmemeniz lazım. Bu bölgenin yüzölçümü Türkiye'nin üç katı kadardır. Dünyanın en uzun nehirlerinden biri olan Yenisey Nehri boyunca kurulmuş bir şehir. Sibirya'nan altın madenleri bölgesi burasıymış.








Krasnoyarsk, Rusya'nın en doğusundaki en popüler şehirmiş. Krasnoyarsk Bölgesi'nin toprakları 2 milyondan fazla kilometrekarelik bir alanda, buda birçok Avrupa ülkesinin on katını aşıyor. Örneğin Fransa'dan en az 4 kat büyük bir coğrafyadan bahsediyoruz .
Krasnoyarsk, 1628'de kurulmuş , o zaman soylu Andrey Dubenski, modern metropolün bulunduğu bölgede yerel kabilelerin baskınlarına karşı savunma için bir kale inşa etmeye başlamış. Altın madenleri burada bulunuyor, bu yüzden uzun süredir şehir gelişen bir alışveriş merkeziymiş , bazı tüccarlar kendileri için altın plakalarda kartvizit bile yapmışlar . Ve bugün, Krasnoyarsk bölgesi altın tedarikinde Rusya'nın tüm altınının beşinci büyük çıkaranıymış.
Krasnoyarsk, Rusya'nın büyük bir araştırma ve eğitim merkeziymiş.30 şehir üniversitesinde 150 binden fazla öğrenci okuyor, en büyükleri ise Sibirya Federal Üniversitesiymiş.
Gün içinde hava sıcaklığı bunaltıcı derecede yüksekti. Her taraf nehir olduğu için çok nemli, rahatsız edici bir sıcaklığı var. Şimdi akşam olmak üzere ve önce toz bulutu şeklinde rüzgar çıktı, arkasından aniden şiddetli yağmur başladı ve yağmaya devam ediyor.





Rusya içerisinde bir şehirden başka bir şehire gitmek için çok fazla zaman gerekiyor. Hız sınırlarının düşük olması nedeni de eklenince bazen yorgunluktan, gezip görmelik olmayan yerlerde de mola vermek gerekiyor. 8 haziran günü mola verdiğimiz yer de bunlardan birisi. Burası Marinsky şehrinde bir alış veriş merkezinin önü. Bugünkü molamızı burada verdik.
Rusya'da vahşi batıya doğru yolculuğumuz devam ediyor. Güya haritaya bakınca hâlâ Sibirya bölgesindeyiz. Bugün hava sıcaklığı 38 dereceydi. Çok fena rahatsız edici nemli bir sıcak var. Her taraf yeşillik ve bataklık olunca nen ve inanılmaz sivrisinek var. Bu insanlar buralarda nasıl yaşıyorlar şaşırmamak mümkün değil.
Mariinsk'ye, aslında genel olarak bu bölgeye yabancı insan, karavan, hele ki Karavanlı Türkler hiç gelmediği için insanların çok dikkatini çekiyoruz. Haliyle polislerin de dikkatini çekiyoruz. Az önce önce normal polisler geldi, kimiz neyiz biraz soruşturup, telefonla bir yerleri aradılar. Sonrası sivil bir kadın geldi. Tüm pasaportların ve belgelerin fotoğraflarını çekip gitti. Sorun ne diye sorduk. Sorun yok dedi. Ee, o zaman nedir bu merasim demedik tabiki ))












Rusya'nın şehirlerinin büyüklüğü ve modernliği bizi şaşırtmaya devam ediyor. Bugün geldiğimiz Kemerova şehri de onlardan birisi oldu. Yalnız hava o kadar sıcak ki, Sibirya bölgesinde olduğumuz inanılır gibi değil. Kışın burada sıcaklığın -70 lere düştüğünü, milletin en büyük eğlencesinin bir tasa su doldurup suyu havaya serpip, yere buz olarak düşmesini izlemek olduğunu düşününce bu sıcaklık daha da inanılmaz geliyor. Karavanda dinleniyoruz, bir saat kadar şehir gezisi yapıp, bunalınca gelip tekrar dinleniyoruz. Bugün de böyle..
Kemerova bölgesi Rusya'nın en büyük maden yataklarının bulunduğu bölgesiymiş. Hâlâ daha yer altında milyonlarca metreküp maden varmış.
Ama asıl bir başka bilgi paylaşacağım. Şor Türkleri diye bir Türk halkı duydunuz mu? Duymayanlar için biraz bilgi..
Şorlar Rusya'da yaşayan bir Türk halkı. Türk dillerinden Şorca konuşurlar. Rusya'nın şimdi bulunduğumuz Kemerovo bölgesinde yaşarlarmış. Eskiden Kemerova bölgesinin adı Şor Türklerinin ülkesi anlamında Şorya imiş. Rusların Şor Türklerini yok etmek için uğraşları neticesi Şorya'nın adı değiştirilerek Kemerova yapılmış . Rusların yaptığı baskılar sonucu Şorlardan ana dilini bilenlerin sayısı azalmış. Şorlar Ak Şor, Kızıl Şor, Kara Şor, Sarı Şor olarak ayrılırlar. 1989 sayımında Nüfusları 16 000'i aşmaktadır. Dilleri Şor Türkçesi veya Şorca adı verilen Türkçedir. Daha önceleri Şamanlık inancına bağlı olan Şorların önemli bir kısmı, 19. yüzyılda Ruslar tarafından Hristiyanlaştırılmışlar. Şorlar çok eski zamandan beri demircilik sanatı ile meşhurmuşlar. Bugün için sayılarının azalmasının en büyük nedeni olarak, yaşadıkları alanlarda büyük maden sahaları açılması nedeniyle sağlıksız çevre koşullarına maruz kalmaları gösterilmekteymiş.

Kemerova yakınında Kararana su bulmak için bir köye saptık. Köy içerisinde ilerlerken baktık bir kadın hortum ile bahçesini suluyor. Sıfır dil iletişimi ile anlaştık. Kendileri Müslüman Taciklermiş. Depomuza su doldurduk. Kadın evden kavanozda süt getirip ikram etti. Demem o ki, çoğu zaman aynı dili hiç konuşamadan da beden dili ile çok güzel iletişim sağlanabiliyor.

Burası çok yeşillikli, bol ağaçlı bir bölge. Yalnız hiç meyve ağacı görmedik. Karavanı nehir kenarındaki yürüyüş yolunun yanına park ettik. Yürüyüş yolundaki kızların şıklığı çok güzeldi. Kendileri de zaten çok güzeller ))

Artık Rusya'nın en büyük 3. şehri Novosbirsk'e gitme zamanı...